İran, Amerika ve İsrail için kilit ülkelerden en önemlisi.İsrail ve Amerika'nın Ortadoğu'da rahat bir nefes alabilmeleri için İran'ın frenlenmesi kaçınılmaz. Bölgede ipleri İran'ın eline almaması için İran yönetiminin hem içten hem de dışarıdan zapturapt altına alınması önemli.İsrail ve Amerika'nın elinde de kitlesel imha silahları ve nükleer güç donanımı var ama İran'ın elinde bu imkanın olması bölgenin kaosa sürükleneceği imajı verilmeye çalışılıyor.Bölgedeki Sünni Araplar ile Şii İran'ın karşıya getirilmesinde İsrail'in ve Amerika'nın parmağı var.1980'lerin ortasında İran İstihbarat Örgütü SAVAK ile MOSSAD arasındaki güç savaşlarında bölgesel psikolojiler çok iyi kullanıldı.İsrailliler İran'ı bölgede radikal(!) islamı yayarak güç elde etmeye çalışmakla suçlarken, İran da İsrail'i Yahudi topraklarını Arap topraklarında yaymak adına siyonist oyunlar oynamakla suçladı.Aynı bakış açıbı bugün için de devam ediyor.Peki Amerika ve İsrail ittifak halinde İran'a saldırırlarsa Türkiye hangi cephede yaralacak? Ya İran İsrail'e füze fırlatırsa Türk idarecileri nasıl bir politika kurgulayacaklar?Bu politikaların hangi durumda hangi ülkeye ve hangi gerekçelerle yaklaşılacağı ortaya konmak durumunda.Bunun altyapısı düşünsel zeminde oturtulmazsa ileride karşılaşılacak ani hareketlenmeler bizi zamansız yakalayacaktır.Mesela; 2005 Şubat ayının ortasında İran'daki nükleler silah fabrikasının yakınlarında meydana gelen ve ne olduğu tam olarak açıklanmayan olayda tüm bölge ülkeleri ne yapacaklarını ve nasıl tavır ortaya koyacaklarını şaşırdılar.Tüm bunları da askeri harekata bir basamak olarak gördüğü için değil, İran'daki rejimi zayıflatıp içeriden çökertilmesine zemin hazırlamak için yapıyor. Kaçınılmaz ve uygun görüldüğünde cerrahi müdahale göze alınabilir, ama ötesi Bush'u bile aşar.İran'a karşı müdahale düşünülürken Amerika diğer ülkelerde verdiği kayıpları ve müdahale sonrası ortaya çıkacak bilançonun da hesabını iyi yapmak durumunda.Türkiye İran ve İsrail karşısında takınacağı tavırı düşünürken şuan Gazze'den ve Batı Şeria'nın bir bölümünden çekiliyorum diyen İsrail'e kalıcı bir iyimserlik havasında yaklaşmamalı. Çünkü ortada sorunlar hallolmuş değil. Aynı durum İran'a karşı da böyle. İran ne kadar ılımlı sürece girse de ülkeiçi dengeler oturtulmuş değil.Karşı karşıya bulunduğumuz seçeneklerden bir ya da birkaçını seçme durumunda çok rasyonel davranmamız gerekiyor.Türkiye'nin seçimi alacağı kararlara da etki edecek.Sunular seçeneklerde seçimde bulunamamak ise iç ve dış politik belirsizliklere kapı aralayacak.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005