Soğuk savaş döneminde kapitalizmin, komünizme karşı en büyük silahı iktisadi ve sosyal hayata dair özgürlük söylemleriydi. 80'li yıllarla birlikte hayatımıza hızlı bir giriş yapan serbest piyasa kavramı ülkemizde gerçek anlamda hiç tartışılmadı. Acaba serbest piyasa gerçekten serbest miydi? Bu tohumdan ürün elde etmek için bu süre zarfında iktidar olan her hükümet gücü nispetinde kendini serbest piyasa denen muammaya teslim ederek rüştünü ispat gayretinde oldu. Yıl 2006 ve bugün, serbest piyasa rüzgarlarının estirildiği 20 küsur yılda dışarıya aktardığımız yüz milyarlarca doların grafiklerine bakarak iç geçiriyoruz.Sık sık duyduğumuz, ekonomiye müdahale edilmemesi gerektiği, piyasanın kendi kendine dengeye geleceği ve bunun müreffeh topluma ulaşma yolunda bir olmazsa olmaz olduğu gibi cümleler yüzyılın masalları arasındaki hak ettiği yeri aldı. Geçtiğimiz günlerde Merkez Bankası yine piyasaya müdahale etti. Piyasadan dolar toplayıp gıcır gıcır YTL'ler sürdü. Hemen sevinmeyin, onları da açık piyasa işlemleriyle toplayacaklar. Yani emisyonda değişme olmayacak. Sadece üzerinde uyuyup faiz ödeyeceğimiz dolar yatağımızı şişirdik.2001 krizinden sonra dalgalı kura geçtiğimiz söylendiğinde, bizim için yeni bir hortum yolu olan düşük kurda soygun tecrübesinden mahrum olduğumuz için kimse kuru etkilemeye veya yerinde tutmaya yönelik müdahalelere bu kadar gerek olacağını öngöremedi. Halbuki ekonomideki bütün gelişmeler suyun başını gönüllü olarak insafına terk ettiğimiz kurdun, suyu bir bırakıp bir tutmasından ibaret. Bu sistemde her şeyi tersyüz edebilirler. Lakin değişmeyen tek şey servetimizin dışarı akışıdır.Toplumun her kesiminden iktidar karşıtı homurtuların Başbakan'a sözlü saldırılara kadar varmaya başladığı bu günlerde aslında bu tür teknik meseleler vatandaşın pek umurunda değil ama biz yinede işimize bakalım.Liberal iktisadi yapı kendine göre çeşitli kavramlar üretmiş fakat içlerini doldurma konusunda oldukça başarısız. Eksik, bozuk, yanlış bile olsa bir tezde aranılacak ilk nitelik kendi içinde tutarlı olmasıdır. Diyebiliriz ki kapitalizmin koyduğu her iktisadi kuralı yalanlayan başka bir kuralı vardır. Dalgalı kur örneğinde olduğu gibi.Eğer ekonomi kendiliğinden dengededir diyorsan, bunu da geçtik, sen kur sistemine Fadime değil de Dalgalı ismini takmışsan yapman gereken, kur aşağı da inse yukarı da çıksa duruma kayıtsız kalmaktır. Küreselleşme, serbest piyasa diyerek dünyanın altını üstüne getirmek yetmez. Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için tek taraflı kotalar ve diğer engeller kalkmadıkça, para piyasaları reel bir tabana oturtulup karşılıksız doların karşılığı sahibinden istenmedikçe serbestlik iddiası iddia olarak kalacaktır.Her sistemin kuralları vardır ve bu tabiidir. Sistemin vazifesi aktörlerin hareket alanlarını belirlemek ve o alanda serbestlik tanımaktır. Ancak serbestlik derecesi bütün oyuncular için aynı olmalıdır. Kapitalizm'deki gibi kendine sınırsız diğerleri için % 1 değil. Halen, uygulanmakta olan programı anlamsızca savunan bedelli ve bedava avukatlara duyurulur!
Serdar Peker / diğer yazıları
- Domuz jeltini / 09.07.2012
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007
- Dış ticaret ve futbol endüstrisi / 20.06.2012
- Tüketim kabiliyeti / 03.06.2012
- 21. yüzyıl ve paranın hürriyeti / 25.04.2012
- 21. yüzyıl ve paranın işlevi / 12.04.2012
- Belirleyici olan kabullerdir / 06.03.2012
- MEM presi altında kapitalizm / 18.02.2012
- Ekonomide belirlilik / 23.04.2010
- Reel faiz gerçekten reel mi? / 19.10.2007
- Dolardan Kaçışın Akıbeti / 04.10.2007