Türkiye içinde bulunduğu gerçekliklerle aslında birçok raporda yüzleşiyor: Türkiye Uyuşturucu Raporu 2024 ve Yeşilay'ın Türkiye Kumar Raporu 2025. İkisi de farklı alanları inceliyor gibi görünse de ortak bir noktada buluşuyor: Gençlik ve aileler üzerinde yükselen sessiz bir tehdit.
Uyuşturucu raporuna göre Türkiye'de son on yılda metamfetamin kullanımı rekor seviyelere ulaştı. Ele geçirilen miktar 2019'dan bu yana yaklaşık on kat arttı. Esrar hâlâ en yaygın madde olsa da metamfetamin ve sentetik uyuşturucular (özellikle sentetik kannabinoidler) gençler arasında hızla yayılıyor. Yalnızca 2023 yılında, 230 binden fazla uyuşturucu olayı kolluk kuvvetlerine yansıdı. Bu, meselenin sadece sokak aralarında değil, ülkenin her köşesinde karşımıza çıktığını gösteriyor.
Dahası, raporlar yalnızca maddenin kendisine değil, sonuçlarına da işaret ediyor: Uyuşturucuya bağlı ölümler 2011'de 105 iken, 2017'de 941'e çıktı. Bu ölümlerin büyük bölümü genç erkekler arasında gerçekleşti. Ortalama ölüm yaşı 32. Yani tam da ülkenin geleceğini omuzlaması gereken kuşak, uyuşturucunun hedefi haline geliyor.
Kumar raporu ise başka bir cephede aynı tabloyu resmediyor. Türkiye'de 15 yaş üstü nüfusun %10,1'i hayatında en az bir kez kumar oynamış. Yani yaklaşık 6,8 milyon insan. Erkeklerde oran %13,4, kadınlarda %6,8. Daha da çarpıcı olan, kumar oynayanların yüzde 71'inin 15–24 yaş arasında bu alışkanlığa başlamış olması.
Online bahis ise raporun en dikkat çekici bölümü. Gençlerin %6,6'sı son 30 gün içinde online yasa dışı bahis oynadığını ifade etmiş. Akıllı telefonlarla cebimize kadar giren bu siteler, yalnızca gençlerin parasını değil, umutlarını da çalıyor. YEDAM verilerine göre 2024'te kumar bağımlılığı nedeniyle yapılan başvurular, ilk kez alkol ve madde başvurularının önüne geçti. Bu, sorunun büyüklüğünü net bir biçimde ortaya koyuyor.
Uyuşturucu da kumar da sadece bireyi vurmuyor; aileleri de yıkıyor. Kumar kayıplarını kapatmak için kredi kartları patlatan, bankadan borçlanan ya da tefeciye kadar giden gençler… Uyuşturucu nedeniyle sokakta sürüklenen, işini kaybeden, umudunu yitiren aileler… Raporların anlattığı tabloyu, aslında her gün çevremizde küçük hikâyeler halinde görüyoruz.
Peki çözüm ne? Öncelikle şunu kabul etmeliyiz: Bu mesele sadece polisiye operasyonlarla çözülemez. Sokaklarda yapılan baskınlar elbette gerekli ama yetmez. Sorunun kökü ailede, eğitimde ve ekonomik koşullarda yatıyor. Türkiye'nin genç işsizlik oranı hâlâ %15 seviyelerinde. 15–24 yaş grubunun yalnızca %39,5'i istihdamda. Geriye kalan milyonlarca genç ne çalışıyor ne okuyor. Bu boşluk, uyuşturucuya ve kumara zemin hazırlıyor.
Çözümün yolu belli:
Son sözü Prof. Dr. Haydar Baş'ın gençlik üzerine söylediği cümleyle bitirelim:
"Ahlak, aklın şoförüdür. Ahlaklı, milli ve manevi değerlerine sahip gençler yetiştirmek zorundayız."
Türkiye'nin yolu da tam burada başlıyor: Gençleri kaybetmemek. Çünkü gençliği kaybetmek, geleceği kaybetmektir.
Gençliği Koru, Geleceği Kurtar! #GeleceğiSavunmak
Uyuşturucu raporuna göre Türkiye'de son on yılda metamfetamin kullanımı rekor seviyelere ulaştı. Ele geçirilen miktar 2019'dan bu yana yaklaşık on kat arttı. Esrar hâlâ en yaygın madde olsa da metamfetamin ve sentetik uyuşturucular (özellikle sentetik kannabinoidler) gençler arasında hızla yayılıyor. Yalnızca 2023 yılında, 230 binden fazla uyuşturucu olayı kolluk kuvvetlerine yansıdı. Bu, meselenin sadece sokak aralarında değil, ülkenin her köşesinde karşımıza çıktığını gösteriyor.
Dahası, raporlar yalnızca maddenin kendisine değil, sonuçlarına da işaret ediyor: Uyuşturucuya bağlı ölümler 2011'de 105 iken, 2017'de 941'e çıktı. Bu ölümlerin büyük bölümü genç erkekler arasında gerçekleşti. Ortalama ölüm yaşı 32. Yani tam da ülkenin geleceğini omuzlaması gereken kuşak, uyuşturucunun hedefi haline geliyor.
Kumar raporu ise başka bir cephede aynı tabloyu resmediyor. Türkiye'de 15 yaş üstü nüfusun %10,1'i hayatında en az bir kez kumar oynamış. Yani yaklaşık 6,8 milyon insan. Erkeklerde oran %13,4, kadınlarda %6,8. Daha da çarpıcı olan, kumar oynayanların yüzde 71'inin 15–24 yaş arasında bu alışkanlığa başlamış olması.
Online bahis ise raporun en dikkat çekici bölümü. Gençlerin %6,6'sı son 30 gün içinde online yasa dışı bahis oynadığını ifade etmiş. Akıllı telefonlarla cebimize kadar giren bu siteler, yalnızca gençlerin parasını değil, umutlarını da çalıyor. YEDAM verilerine göre 2024'te kumar bağımlılığı nedeniyle yapılan başvurular, ilk kez alkol ve madde başvurularının önüne geçti. Bu, sorunun büyüklüğünü net bir biçimde ortaya koyuyor.
Uyuşturucu da kumar da sadece bireyi vurmuyor; aileleri de yıkıyor. Kumar kayıplarını kapatmak için kredi kartları patlatan, bankadan borçlanan ya da tefeciye kadar giden gençler… Uyuşturucu nedeniyle sokakta sürüklenen, işini kaybeden, umudunu yitiren aileler… Raporların anlattığı tabloyu, aslında her gün çevremizde küçük hikâyeler halinde görüyoruz.
Peki çözüm ne? Öncelikle şunu kabul etmeliyiz: Bu mesele sadece polisiye operasyonlarla çözülemez. Sokaklarda yapılan baskınlar elbette gerekli ama yetmez. Sorunun kökü ailede, eğitimde ve ekonomik koşullarda yatıyor. Türkiye'nin genç işsizlik oranı hâlâ %15 seviyelerinde. 15–24 yaş grubunun yalnızca %39,5'i istihdamda. Geriye kalan milyonlarca genç ne çalışıyor ne okuyor. Bu boşluk, uyuşturucuya ve kumara zemin hazırlıyor.
Çözümün yolu belli:
- Aile temelli programlar yaygınlaştırılmalı; ebeveynlere eğitim ve destek sağlanmalı.
- Gençlere iş ve gelecek umudu sunulmalı. Asgari ücretle geçinemeyen ya da iş bulamayan genç, kolay kazanç vaatlerine daha kolay kanıyor.
- Okullarda bağımlılık farkındalığı dersleri ve alternatif sosyal-kültürel etkinlikler artırılmalı.
- Rehabilitasyon kapasitesi genişletilmeli. Türkiye'deki AMATEM ve ÇEMATEM merkezlerinin süresi ve imkânları yetersiz. Nüks oranı %60 iken, gelişmiş ülkelerde %30. Bu farkın kapatılması şart.
- Yasal ya da yasa dışı bahis sitelerine karşı sınırlama getirilmeli, teknolojik alt yapı buna göre düzenlenmeli.
Son sözü Prof. Dr. Haydar Baş'ın gençlik üzerine söylediği cümleyle bitirelim:
"Ahlak, aklın şoförüdür. Ahlaklı, milli ve manevi değerlerine sahip gençler yetiştirmek zorundayız."
Türkiye'nin yolu da tam burada başlıyor: Gençleri kaybetmemek. Çünkü gençliği kaybetmek, geleceği kaybetmektir.
Gençliği Koru, Geleceği Kurtar! #GeleceğiSavunmak
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi / diğer yazıları
- Sessiz çığlık: Uyuşturucu ve kumar raporlarının anlattığı gerçek / 04.10.2025
- Ev genci gerçeği ve sessiz tehlike / 28.09.2025
- Çıraklıktan açık liseye: Nerede yanlış yaptık? / 27.09.2025
- Türkiye’de spor bahisleri: Ekonomik dev sektör mü, toplumsal tuzak mı? / 26.09.2025
- Aile yılı mı, kayıp nesil mi? / 23.09.2025
- Sessiz tehlike: Sanal bahis kıskacındaki gençlik / 22.09.2025
- Bağımlılıkta acı gerçekler / 21.09.2025
- Uyuşturucudan sanal kumara: Sessiz tehlike / 19.09.2025
- Atık suların sessiz çığlığı: Türkiye’nin görmezden geldiği gerçek / 15.09.2025
- 1999’da APO teslim edildi, asıl oyun o gün başladı / 14.09.2025
- Ev genci gerçeği ve sessiz tehlike / 28.09.2025
- Çıraklıktan açık liseye: Nerede yanlış yaptık? / 27.09.2025
- Türkiye’de spor bahisleri: Ekonomik dev sektör mü, toplumsal tuzak mı? / 26.09.2025
- Aile yılı mı, kayıp nesil mi? / 23.09.2025
- Sessiz tehlike: Sanal bahis kıskacındaki gençlik / 22.09.2025
- Bağımlılıkta acı gerçekler / 21.09.2025
- Uyuşturucudan sanal kumara: Sessiz tehlike / 19.09.2025
- Atık suların sessiz çığlığı: Türkiye’nin görmezden geldiği gerçek / 15.09.2025
- 1999’da APO teslim edildi, asıl oyun o gün başladı / 14.09.2025