Dr. Paul Wolfowitz Savunma Bakan Yardımcısı-Washington DC 20301-4 Kasım 2002
“Sevgili Dr. Wolfowitz
Ülkelerimiz arasındaki tarihi ortaklık ve dostluğun gelecekte de devam edeceği ümidimi paylaşan bu mesajımı, ortak dostlarımız aracılığı ile size direkt olarak iletmek istiyorum. Ve şuna eminim ki, şimdiye kadar hiç olmamış bir şekilde birleşerek, ülkemizin en yüksek menfaatleri için birlikte çalışabileceğiz.
Bu amaç için mümkün olan en kısa sürede, General Özkök’le gizli ve özel bir toplantı yapma fırsatı bulacağımı ümit ediyorum. Şahsi cep telefon numaram şudur: 0533.7…
Bu yardımınız ve ülkeme olan geçmiş dostluğunuz için çok teşekkürler. Sizinle şahsen tanışmayı ümit ediyorum. Saygılarımla… Recep Tayip Erdoğan Genel Başkan”
Bu mektup 3 Kasım 2002 seçimlerinden 1 gün sonra yazılıyor. Bu mektubu 17-01-2005 tarihinde Hayrullah Mahmut yayınlamış ve bugüne kadar tekzip edilmemiş.
Yani AKP seçimi kazandığının kesinleştiği gün ABD’ye bir anlamda teşekkür ve sizinleyim mesajı veriliyor.
Kim Dr. Paul Wolfowitz? Kısaca Türk Askerinin başına çuval geçirilip, esir edilme emrini veren isim. Uzunca ise ABD’nin Dışişleri ve Ortadoğu’daki etkin bir ismi.
Yine o yıllarda (1997’de) ABD kurmayları, CIA ajanı Graham Fuller ve Türkiye uzmanı Henri Barkey’e “PKK açılımıyla” ilgili bir raporu hazırlatıyor.
Hazırlanan bu rapor ile AKP’nin başlattığı ve el, etek öpmeye kadar varan “Kürt (!) açılımının” özü aynı. Hatta raporda ilginç bir tabirde kullanılıyor; “Çözüm için cesur siyasetçi aranıyor” diye.
ABD’nin aradığı cesur (!) lider, o yıllarda belediye başkanı idi. Daha hapse de girmemişti. Ve hemen akabinde hapse girdi, çıktı. Durmak yok, dedi, ilerledi.
Muhtar bile olamazsın, dediler, vekil oldu, başbakan oldu. Yahudilerden “üstün cesaret madalyası” bile aldı ve artık ortam hazırdı, cesaret gösterme zamanıydı. “Bu ülkenin PKK sorunu yoktur. Kürt sorunu vardır” diyerek, aranan cesur liderin kendisi olduğunu ispat etti. Tabi bu yolda durmak yoktu! Devam…
“Sen, ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ dersen, öbürü de ne diyecek, ‘ne mutlu Kürdüm diyen’ diyecektir...”
“Türkiye’de otuzu aşkın etnik gurup var. Biz bu etnik guruplardan bir mozaik oluşturacağız…”
“İnşallah BOP hayata geçer, Diyarbakır da BOP’un yıldızı olur…”
Abdullah Gül ise, “Büyük Ortadoğu Projesi Türkiye’nin dış politika ilkelerine uygun. ABD ile hareket ediyoruz. Amacımız İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek” diyordu.
Yaptıkları ve uyguladıkları planların sahibi haliyle kendisi adına sözcülük yapanlardan çok memnundu ve memnuniyetlerini “bulunmaz bir nimet” olarak tarif edip her fırsatta dile getiriyorlardı.
ABD bu memnuniyete rağmen tedbiri de elden bırakmıyorlardı. Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ü siyasetin tepe noktalarına taşıyan kişi olarak anılan ve 1989-1991 dönemleri arasında ABD’nin, Türkiye Büyükelçiliği yapan Morton Abramowitz tarihe şu kaydı düşüyordu; “Kürt sorunu kendi haline bırakılamaz”.
Yani bugün “çözüm, çözüm” diye bağıranlara, “benim istediğim şekilde çözüm” mesajını veya emrini direkt olarak veriyordu. Bu millet hiç elin gâvurundan emir alır mı?
“Sevgili Dr. Wolfowitz
Ülkelerimiz arasındaki tarihi ortaklık ve dostluğun gelecekte de devam edeceği ümidimi paylaşan bu mesajımı, ortak dostlarımız aracılığı ile size direkt olarak iletmek istiyorum. Ve şuna eminim ki, şimdiye kadar hiç olmamış bir şekilde birleşerek, ülkemizin en yüksek menfaatleri için birlikte çalışabileceğiz.
Bu amaç için mümkün olan en kısa sürede, General Özkök’le gizli ve özel bir toplantı yapma fırsatı bulacağımı ümit ediyorum. Şahsi cep telefon numaram şudur: 0533.7…
Bu yardımınız ve ülkeme olan geçmiş dostluğunuz için çok teşekkürler. Sizinle şahsen tanışmayı ümit ediyorum. Saygılarımla… Recep Tayip Erdoğan Genel Başkan”
Bu mektup 3 Kasım 2002 seçimlerinden 1 gün sonra yazılıyor. Bu mektubu 17-01-2005 tarihinde Hayrullah Mahmut yayınlamış ve bugüne kadar tekzip edilmemiş.
Yani AKP seçimi kazandığının kesinleştiği gün ABD’ye bir anlamda teşekkür ve sizinleyim mesajı veriliyor.
Kim Dr. Paul Wolfowitz? Kısaca Türk Askerinin başına çuval geçirilip, esir edilme emrini veren isim. Uzunca ise ABD’nin Dışişleri ve Ortadoğu’daki etkin bir ismi.
Yine o yıllarda (1997’de) ABD kurmayları, CIA ajanı Graham Fuller ve Türkiye uzmanı Henri Barkey’e “PKK açılımıyla” ilgili bir raporu hazırlatıyor.
Hazırlanan bu rapor ile AKP’nin başlattığı ve el, etek öpmeye kadar varan “Kürt (!) açılımının” özü aynı. Hatta raporda ilginç bir tabirde kullanılıyor; “Çözüm için cesur siyasetçi aranıyor” diye.
ABD’nin aradığı cesur (!) lider, o yıllarda belediye başkanı idi. Daha hapse de girmemişti. Ve hemen akabinde hapse girdi, çıktı. Durmak yok, dedi, ilerledi.
Muhtar bile olamazsın, dediler, vekil oldu, başbakan oldu. Yahudilerden “üstün cesaret madalyası” bile aldı ve artık ortam hazırdı, cesaret gösterme zamanıydı. “Bu ülkenin PKK sorunu yoktur. Kürt sorunu vardır” diyerek, aranan cesur liderin kendisi olduğunu ispat etti. Tabi bu yolda durmak yoktu! Devam…
“Sen, ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ dersen, öbürü de ne diyecek, ‘ne mutlu Kürdüm diyen’ diyecektir...”
“Türkiye’de otuzu aşkın etnik gurup var. Biz bu etnik guruplardan bir mozaik oluşturacağız…”
“İnşallah BOP hayata geçer, Diyarbakır da BOP’un yıldızı olur…”
Abdullah Gül ise, “Büyük Ortadoğu Projesi Türkiye’nin dış politika ilkelerine uygun. ABD ile hareket ediyoruz. Amacımız İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek” diyordu.
Yaptıkları ve uyguladıkları planların sahibi haliyle kendisi adına sözcülük yapanlardan çok memnundu ve memnuniyetlerini “bulunmaz bir nimet” olarak tarif edip her fırsatta dile getiriyorlardı.
ABD bu memnuniyete rağmen tedbiri de elden bırakmıyorlardı. Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ü siyasetin tepe noktalarına taşıyan kişi olarak anılan ve 1989-1991 dönemleri arasında ABD’nin, Türkiye Büyükelçiliği yapan Morton Abramowitz tarihe şu kaydı düşüyordu; “Kürt sorunu kendi haline bırakılamaz”.
Yani bugün “çözüm, çözüm” diye bağıranlara, “benim istediğim şekilde çözüm” mesajını veya emrini direkt olarak veriyordu. Bu millet hiç elin gâvurundan emir alır mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025