Şeytanın insanları avlamak için tuzakları vardır
Cundeb oğlu Abdullah, İmam Sadık’ın ve aynı zamanda İmam Musa Kâzım’ın ve İmam Rıza’nın ashabındandır
22.10.2022 21:03:00





Cundeb oğlu Abdullah, İmam Sadık'ın ve aynı zamanda İmam Musa Kâzım'ın ve İmam Rıza'nın ashabındandır.
Kitaplarda onun hakkında güzel övgüler yer alır. İmam Câfer'in ona yaptığı bu özel nasihatler, Abdullah b. Cundeb'in İmam'ın yanında sahip olduğu makam ve değeri gösterir.
"Ey Abdullah! Şeytan bu aldatıcı dünyada tuzaklarını kurmuş ve sadece bizim dostlarımızı avlamak istiyor ama ahiret dostlarımızın gözünde hiçbir şeyi onunla değiştirmeye razı olamayacakları kadar büyüktür."
Daha sonra şöyle buyurdu: "Nerededir nur ile dolup taşan kalpler? Dünya, onların gözünde zehirli bir yılan ve yabancı bir düşman gibidir. Allah'a yönelerek boş şeylerden uzaklaşmışlardır. Benim gerçek dostlarım onlardır. Onların hürmetine fitneler yatışmakta ve belalar uzaklaşmaktadır.
Ey Cundeb oğlu Abdullah! Bizi tanıyan, bizim İlahî makamımızı bilen her Müslümanın her gece ve her gündüz amellerine bakması ve kendisini hesaba çekmesi gerekir.
Eğer yaptığı işlerin iyi iş olduğunu görürse, o işleri daha da çoğaltmalıdır. Aksi takdirde, kıyamet günü rezil olmamak için kötü işlerden tevbe etmelidir.
Ne mutlu dünya mal ve süsüne imrenmeyen kula! Ne mutlu ahirete tâlip olup onun için çalışan kimseye, ne mutlu yalan arzularla kendisini meşgul etmeyen kimseye!
Ey Abdullah! Mü'minler Allah'tan korkan ve kendilerine bağışlanmış olan hidayetin ellerinden alınmasından endişe eden, Allah'ı ve nimetlerini hatırladıkları zaman korku ve dehşete kapılan, Allah'ın ayetleri kendilerine okunduğunda âşikâr ettiği sonsuz kudretinden dolayı imanları artan ve Rablerine tevekkül eden kimselerdir.
Ey Abdullah! Cehalet eskiden beri var olagelmiş, temeli güçlenmiştir. Bunun böyle oluşu, halkın Allah'ın dinini oyuncak yapmalarından dolayıdır. Hatta ilimleriyle Allah'a daha yakın olduklarını sananlar bile O'ndan başkasını arıyorlar.
Ey Abdullah! Şeytanın insanları avlamak için tuzakları vardır. Öyleyse şeytanın av ve tuzaklarına yaklaşma.
"O tuzaklar nelerdir?" diye sordum.
Buyurdu ki: "Şeytanın tuzakları; insanı kardeşine iyilik etmekten alıkoymak, ağları ise; Allah'ın farz kıldığı namaz vakitlerinde uyumaktır.
Bilin ki, kardeşlerine iyilik yapmak ve onları ziyaret için adım atmak gibi hiçbir ibadet yoktur. Namazdan gaflet edenlere, halvetlerde uyuyanlara, fetret dönemlerinde (dini zayıfladığı dönemlerde) Allah'ın ayetleriyle alay edenlere yazıklar olsun!
İşte bunlar ahirette nasibi olmayan kimselerdir. Kıyamet günü Allah onları konuşturmayacak, onları temizlemeyecektir. Ve onlar için şiddetli bir azap vardır.
Ey Abdullah! Kim kendisini cehennem ateşinden kurtarmaktan başka bir endişeyle sabahlarsa, büyük bir meseleyi hafife almıştır. Ve Rabbinin vereceği az bir paya talip olmuştur.
Kim, Müslüman kardeşine hile yapar, onu tahkir eder ve ona karşı düşmanlık güderse, Allah onu cehenneme atar.
Ey Abdullah! Mü'min bir kardeşinin bir ihtiyacını karşılamak için bir adım atan bir kimse, Safâ ve Merve arasında say eden kimse gibidir. Onun ihtiyacını karşılayan bir kimse de Bedir ve Uhud savaşlarında Allah yolunda kanına boyanan kimse gibidir. Allah hiçbir ümmeti fakir kardeşlerinin haklarını küçümsemedikleri müddetçe helak etmemiştir.
Ey Abdullah! Allah için sev, sağlam ipe (Kur'an'a) sarıl ve hidayetten ayrılma. Böyle oldukça amellerin kabul edilir.
Allah buyuruyor ki: "Şüphe yok ki Ben, tövbe eden, inanan, sâlih amellerde bulunup da doğru yola erişen kimseyi bağışlayacağım."
Kim, Allah'a güvenirse, Allah ona dünya ve ahiret işleri için yeter. Ve gıyabında onun her şeyini korur. Her belaya karşı sabır, her nimete şükür ve her zorluğa çözüm yolu hazırlamayan kimse aciz kalır.
Evladına ve malına gelecek her bela ve musibete karşı sabretmeye çalış. Günah işlemeye cesaretlendirmeyecek şekilde Allah'a ümitli ol ve O'nun rahmetinden de ümit kesmeyecek şekilde ondan kork.
Cahilin övgü ve sözlerine asla aldanma. Zira bu kibirlenip, ululanmana ve amelinle övünmene sebep olur. Gerçekten en iyi amel ibadet ve tevazudur.
Zengin olduğunda azma. Yoksul olduğunda sabırsızlık etme. Katı ve taş yürekli olma.
Çünkü böyle olursan halk sana yaklaşmaktan hoşlanmaz. Kendinden üstün olana düşmanlık yapma, kendinden düşük olanla alay etme, işlerde o işin ehli olanla çekişme, akılsızlara da itaat etme.
Kendi yükünü başkasının üzerine yükleme. Bir işin içine girip de pişman olmaman için, işe girişmeden önce o işin giriş ve çıkış yolunu öğren.
Kalbini, ortak olduğun bir yakın, amelinin peşinden gittiğin baban, nefs-i emmareni, mücadele ettiğin bir düşman ve sahibine geri vereceğin bir emanet kabul et. Sen nefsinin doktoru kılınmışsın. Sağlığının belirtisini tanımış, hastalığını öğrenmiş ve ilacını da bilmişsin. Öyleyse kendine nasıl bakacağına dikkat et.
Bir kimseye yaptığın iyiliği, minnet edip söyleyerek bozma, aksine, o iyiliğini daha iyi bir iyilik izlesin. Şüphesiz bu, ahlakın için daha güzel, ahiretteki sevabın için de gereklidir.
İster cahil ol, ister âlim, yumuşak huylu ve ağırbaşlı sayılmak için susmaya riayet et. Zira bilginlerin yanında susmak senin için süs, cahillerin yanında susmak ise sana bir örtüdür.
Ey Abdullah! Seninle ilişkisini kesenle ilişki kur. Seni mahrum bırakana bağışta bulun. Kötülük yapana iyilik et. Küfredene selam ver. Düşmanlık yapana karşı insaflı davran. Zulmedeni affet, zira sen de affedilmeyi seversin. Allah'ın seni affetmesinden ibret al.
Ey Abdullah! Halkın seni iyi bilmesi için onların gözü önünde fakirlere yardım etme. Böyle yaptığında, mükâfatını almış sayılırsın.
Sağ elinle yaptığın iyilikten sol elinin haberi olmamalıdır. Çünkü Allah'ın rızasına vâkıf olmak için gizlice verdiğin sadakadan dolayı Allah seni kıyamet günü şahitlerin gözü önünde mükafatlandıracaktır.
Oruç tuttuğunda kimsenin gıybetini yapma. Orucunuza zulüm bulaştırmayın. Tüm iyilikler ve kötülükler senin önündedir. Bunları ancak öldükten sonra görebilirsin. Allah, hayrın tümünü cennette, şerrin tümünü de cehennemde karar kılmıştır. Çünkü bunlar (cennet ve cehennem) kalıcıdır.
Zalimlerin amelini yapmakla, iyi iş yapanların makamlarına ulaşmaya heveslenmek kimseye yakışmaz.
Ansızın gelecek olan kıyamet kopunca ve büyük felaket gelip çatınca ve Cebbar olan Allah kesin hüküm vermek için terazileri kurunca ve bütün mahlukat hesap vermek için sahneye gelince, işte o zaman yücelik ve bağışın kimin olduğuna, hasret ve pişmanlığın da kime ulaşacağına yakîn edersin. Öyleyse, bu dünyada öyle bir iş yap ki, ahirette onunla kurtulacağına ümit edesin." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eserinden)
Kitaplarda onun hakkında güzel övgüler yer alır. İmam Câfer'in ona yaptığı bu özel nasihatler, Abdullah b. Cundeb'in İmam'ın yanında sahip olduğu makam ve değeri gösterir.
"Ey Abdullah! Şeytan bu aldatıcı dünyada tuzaklarını kurmuş ve sadece bizim dostlarımızı avlamak istiyor ama ahiret dostlarımızın gözünde hiçbir şeyi onunla değiştirmeye razı olamayacakları kadar büyüktür."
Daha sonra şöyle buyurdu: "Nerededir nur ile dolup taşan kalpler? Dünya, onların gözünde zehirli bir yılan ve yabancı bir düşman gibidir. Allah'a yönelerek boş şeylerden uzaklaşmışlardır. Benim gerçek dostlarım onlardır. Onların hürmetine fitneler yatışmakta ve belalar uzaklaşmaktadır.
Ey Cundeb oğlu Abdullah! Bizi tanıyan, bizim İlahî makamımızı bilen her Müslümanın her gece ve her gündüz amellerine bakması ve kendisini hesaba çekmesi gerekir.
Eğer yaptığı işlerin iyi iş olduğunu görürse, o işleri daha da çoğaltmalıdır. Aksi takdirde, kıyamet günü rezil olmamak için kötü işlerden tevbe etmelidir.
Ne mutlu dünya mal ve süsüne imrenmeyen kula! Ne mutlu ahirete tâlip olup onun için çalışan kimseye, ne mutlu yalan arzularla kendisini meşgul etmeyen kimseye!
Ey Abdullah! Mü'minler Allah'tan korkan ve kendilerine bağışlanmış olan hidayetin ellerinden alınmasından endişe eden, Allah'ı ve nimetlerini hatırladıkları zaman korku ve dehşete kapılan, Allah'ın ayetleri kendilerine okunduğunda âşikâr ettiği sonsuz kudretinden dolayı imanları artan ve Rablerine tevekkül eden kimselerdir.
Ey Abdullah! Cehalet eskiden beri var olagelmiş, temeli güçlenmiştir. Bunun böyle oluşu, halkın Allah'ın dinini oyuncak yapmalarından dolayıdır. Hatta ilimleriyle Allah'a daha yakın olduklarını sananlar bile O'ndan başkasını arıyorlar.
Ey Abdullah! Şeytanın insanları avlamak için tuzakları vardır. Öyleyse şeytanın av ve tuzaklarına yaklaşma.
"O tuzaklar nelerdir?" diye sordum.
Buyurdu ki: "Şeytanın tuzakları; insanı kardeşine iyilik etmekten alıkoymak, ağları ise; Allah'ın farz kıldığı namaz vakitlerinde uyumaktır.
Bilin ki, kardeşlerine iyilik yapmak ve onları ziyaret için adım atmak gibi hiçbir ibadet yoktur. Namazdan gaflet edenlere, halvetlerde uyuyanlara, fetret dönemlerinde (dini zayıfladığı dönemlerde) Allah'ın ayetleriyle alay edenlere yazıklar olsun!
İşte bunlar ahirette nasibi olmayan kimselerdir. Kıyamet günü Allah onları konuşturmayacak, onları temizlemeyecektir. Ve onlar için şiddetli bir azap vardır.
Ey Abdullah! Kim kendisini cehennem ateşinden kurtarmaktan başka bir endişeyle sabahlarsa, büyük bir meseleyi hafife almıştır. Ve Rabbinin vereceği az bir paya talip olmuştur.
Kim, Müslüman kardeşine hile yapar, onu tahkir eder ve ona karşı düşmanlık güderse, Allah onu cehenneme atar.
Ey Abdullah! Mü'min bir kardeşinin bir ihtiyacını karşılamak için bir adım atan bir kimse, Safâ ve Merve arasında say eden kimse gibidir. Onun ihtiyacını karşılayan bir kimse de Bedir ve Uhud savaşlarında Allah yolunda kanına boyanan kimse gibidir. Allah hiçbir ümmeti fakir kardeşlerinin haklarını küçümsemedikleri müddetçe helak etmemiştir.
Ey Abdullah! Allah için sev, sağlam ipe (Kur'an'a) sarıl ve hidayetten ayrılma. Böyle oldukça amellerin kabul edilir.
Allah buyuruyor ki: "Şüphe yok ki Ben, tövbe eden, inanan, sâlih amellerde bulunup da doğru yola erişen kimseyi bağışlayacağım."
Kim, Allah'a güvenirse, Allah ona dünya ve ahiret işleri için yeter. Ve gıyabında onun her şeyini korur. Her belaya karşı sabır, her nimete şükür ve her zorluğa çözüm yolu hazırlamayan kimse aciz kalır.
Evladına ve malına gelecek her bela ve musibete karşı sabretmeye çalış. Günah işlemeye cesaretlendirmeyecek şekilde Allah'a ümitli ol ve O'nun rahmetinden de ümit kesmeyecek şekilde ondan kork.
Cahilin övgü ve sözlerine asla aldanma. Zira bu kibirlenip, ululanmana ve amelinle övünmene sebep olur. Gerçekten en iyi amel ibadet ve tevazudur.
Zengin olduğunda azma. Yoksul olduğunda sabırsızlık etme. Katı ve taş yürekli olma.
Çünkü böyle olursan halk sana yaklaşmaktan hoşlanmaz. Kendinden üstün olana düşmanlık yapma, kendinden düşük olanla alay etme, işlerde o işin ehli olanla çekişme, akılsızlara da itaat etme.
Kendi yükünü başkasının üzerine yükleme. Bir işin içine girip de pişman olmaman için, işe girişmeden önce o işin giriş ve çıkış yolunu öğren.
Kalbini, ortak olduğun bir yakın, amelinin peşinden gittiğin baban, nefs-i emmareni, mücadele ettiğin bir düşman ve sahibine geri vereceğin bir emanet kabul et. Sen nefsinin doktoru kılınmışsın. Sağlığının belirtisini tanımış, hastalığını öğrenmiş ve ilacını da bilmişsin. Öyleyse kendine nasıl bakacağına dikkat et.
Bir kimseye yaptığın iyiliği, minnet edip söyleyerek bozma, aksine, o iyiliğini daha iyi bir iyilik izlesin. Şüphesiz bu, ahlakın için daha güzel, ahiretteki sevabın için de gereklidir.
İster cahil ol, ister âlim, yumuşak huylu ve ağırbaşlı sayılmak için susmaya riayet et. Zira bilginlerin yanında susmak senin için süs, cahillerin yanında susmak ise sana bir örtüdür.
Ey Abdullah! Seninle ilişkisini kesenle ilişki kur. Seni mahrum bırakana bağışta bulun. Kötülük yapana iyilik et. Küfredene selam ver. Düşmanlık yapana karşı insaflı davran. Zulmedeni affet, zira sen de affedilmeyi seversin. Allah'ın seni affetmesinden ibret al.
Ey Abdullah! Halkın seni iyi bilmesi için onların gözü önünde fakirlere yardım etme. Böyle yaptığında, mükâfatını almış sayılırsın.
Sağ elinle yaptığın iyilikten sol elinin haberi olmamalıdır. Çünkü Allah'ın rızasına vâkıf olmak için gizlice verdiğin sadakadan dolayı Allah seni kıyamet günü şahitlerin gözü önünde mükafatlandıracaktır.
Oruç tuttuğunda kimsenin gıybetini yapma. Orucunuza zulüm bulaştırmayın. Tüm iyilikler ve kötülükler senin önündedir. Bunları ancak öldükten sonra görebilirsin. Allah, hayrın tümünü cennette, şerrin tümünü de cehennemde karar kılmıştır. Çünkü bunlar (cennet ve cehennem) kalıcıdır.
Zalimlerin amelini yapmakla, iyi iş yapanların makamlarına ulaşmaya heveslenmek kimseye yakışmaz.
Ansızın gelecek olan kıyamet kopunca ve büyük felaket gelip çatınca ve Cebbar olan Allah kesin hüküm vermek için terazileri kurunca ve bütün mahlukat hesap vermek için sahneye gelince, işte o zaman yücelik ve bağışın kimin olduğuna, hasret ve pişmanlığın da kime ulaşacağına yakîn edersin. Öyleyse, bu dünyada öyle bir iş yap ki, ahirette onunla kurtulacağına ümit edesin." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Cafer eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.