Türkiye yanlış finans, üretim ve dış ticaret politikalarıyla yüksek meblağlarda cari işlemler açığı verirken, bu cari açığın finansmanında da büyük yanlışlar yapmaya devam ediyor.
Anlayacağınız, nereden tutsanız fiyasko?
2010 yılının Kasım ayı sonu itibarıyla cari açık 41,6 milyar dolara ulaştı. Tahminlere göre 2010 yılının sonu itibarıyla yapılan hesaplamalarda bu açık 45 milyar doları aşacak.
Hükümet bu açığı kapatmak için yabancı sermayeye büyük karlar karşılığı ülkemize çekmeye çalışıyor. Cazip faiz, yüksek getirili portföy yatırımları vs ile cari açığın kapatılması için ihtiyaç duyulan finansman sağlanmaya çalışılıyor.
Peki, sonuç ne oluyor? 20032010 yıllarını kapsayan 8 yılda bu şekilde ülkemize giren sıcak paradan yurtdışına aktarılan kar transferi 54 milyar dolar oldu.
Yanlış anlamayın, bu astronomik karları cebimizden hortumlayan sıcak paranın ülkemizin ve milletimizin menfaatine yaptığı en ufak bir yatırım da yok. Üstelik "aman kaçmasın" diye en ufak vergi bile alınmıyor.
Şu işe bakın, sadece AKP iktidarı döneminde, devlete ciddi para kazandıran kamu kuruluşlarımız sadece 42 milyar dolara elden çıkartılıyor, ama bir hiç uğruna ülkemize giren ve bize hiçbir faydası olmayan sıcak para 8 yıllık dönemde 54 milyar dolar para götürüyor.
Ne anladım ben bu satışlardan?
Karlı şirketlerimizin satışından elde edilen parayı, ülkemizde "sıcak para" adı altında kumar oynayan yabancı sermaye sahiplerine altın kasede sunmuşuz.
Yazık ki ne yazık?
Bu tür bağımlı ve milletimize ait olan değerlerin sömürülmesine yol açan politikalara derhal son verilmelidir.
Hükümetin bu sıcak paraya olan ihtiyacı, ekonomik bir ihtiyaçtan ziyade siyasi bir ihtiyaçtır. Bugün eğer bu sıcak para gelmemiş olsa Türk ekonomisinin çoktan iflas ettiği gerçeği ortaya çıkacak. Bu durum ne hükümetin, ne de onu iktidara taşıyan küresel güçlerin işine geliyor.
Küresel sermaye sahipleri Türkiye'nin sahip olduğu katrilyonlarca dolarlık yeraltı zenginliklerini hiçbir problem yaşamadan, tereyağından kıl çeker gibi elde etmek için, mevcut hükümeti de iş başında tutmaya yarayacak bu tür sıcak para politikalarını devreye koyduruyorlar.
Bugün Türkiye'nin borç tablosu Yunanistan'dan, İspanya'dan ya da Portekiz'den daha iyi değil. Bu ülkeler iflas noktasına geldiği halde Türkiye'de hala ekonomik tablo tozpembeymiş gibi gösteriliyorsa bu belirli küresel hesapların devamı içindir.
Ülkemiz üzerinde oynanan iç destekli küresel oyunlara karşı dikkatli olmalıyız.
2002 yılından bu yana sıcak para politikalarıyla ülkenin bütün gelirlerini dışarıya transfer eden siyasilerin emin olun ki bundan daha başka uygulayacakları bir politika yoktur.
Çözüm milli ekonomidir. Ülkemizin böyle sömürü amaçlı dış finanslara asla ihtiyacı yoktur. Türkiye emeğinin ve üretiminin karşılığı kendi parasını devreye koymalıdır.
Cari açığa yol açacak dış ticaret anlayışından derhal uzaklaşmalı, yerli üretime ağırlık vermeli, milli parayla ihracatın önünü açmalıdır.
Bütün bunlar ancak tek bir Model ile hayata geçirilebilir, o da Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli'dir.
Milli Ekonomi Modeli'nin para politikasıyla, sıcak para gibi paralara artık hiçbir ihtiyaç kalmayacaktır. Ülkemizin kamu şirketleri de, madenleri de ülkemize ve milletimize ait olacaktır. Yabancı sermayenin sömürüsü tamamen sona erecektir.
Anlayacağınız, nereden tutsanız fiyasko?
2010 yılının Kasım ayı sonu itibarıyla cari açık 41,6 milyar dolara ulaştı. Tahminlere göre 2010 yılının sonu itibarıyla yapılan hesaplamalarda bu açık 45 milyar doları aşacak.
Hükümet bu açığı kapatmak için yabancı sermayeye büyük karlar karşılığı ülkemize çekmeye çalışıyor. Cazip faiz, yüksek getirili portföy yatırımları vs ile cari açığın kapatılması için ihtiyaç duyulan finansman sağlanmaya çalışılıyor.
Peki, sonuç ne oluyor? 20032010 yıllarını kapsayan 8 yılda bu şekilde ülkemize giren sıcak paradan yurtdışına aktarılan kar transferi 54 milyar dolar oldu.
Yanlış anlamayın, bu astronomik karları cebimizden hortumlayan sıcak paranın ülkemizin ve milletimizin menfaatine yaptığı en ufak bir yatırım da yok. Üstelik "aman kaçmasın" diye en ufak vergi bile alınmıyor.
Şu işe bakın, sadece AKP iktidarı döneminde, devlete ciddi para kazandıran kamu kuruluşlarımız sadece 42 milyar dolara elden çıkartılıyor, ama bir hiç uğruna ülkemize giren ve bize hiçbir faydası olmayan sıcak para 8 yıllık dönemde 54 milyar dolar para götürüyor.
Ne anladım ben bu satışlardan?
Karlı şirketlerimizin satışından elde edilen parayı, ülkemizde "sıcak para" adı altında kumar oynayan yabancı sermaye sahiplerine altın kasede sunmuşuz.
Yazık ki ne yazık?
Bu tür bağımlı ve milletimize ait olan değerlerin sömürülmesine yol açan politikalara derhal son verilmelidir.
Hükümetin bu sıcak paraya olan ihtiyacı, ekonomik bir ihtiyaçtan ziyade siyasi bir ihtiyaçtır. Bugün eğer bu sıcak para gelmemiş olsa Türk ekonomisinin çoktan iflas ettiği gerçeği ortaya çıkacak. Bu durum ne hükümetin, ne de onu iktidara taşıyan küresel güçlerin işine geliyor.
Küresel sermaye sahipleri Türkiye'nin sahip olduğu katrilyonlarca dolarlık yeraltı zenginliklerini hiçbir problem yaşamadan, tereyağından kıl çeker gibi elde etmek için, mevcut hükümeti de iş başında tutmaya yarayacak bu tür sıcak para politikalarını devreye koyduruyorlar.
Bugün Türkiye'nin borç tablosu Yunanistan'dan, İspanya'dan ya da Portekiz'den daha iyi değil. Bu ülkeler iflas noktasına geldiği halde Türkiye'de hala ekonomik tablo tozpembeymiş gibi gösteriliyorsa bu belirli küresel hesapların devamı içindir.
Ülkemiz üzerinde oynanan iç destekli küresel oyunlara karşı dikkatli olmalıyız.
2002 yılından bu yana sıcak para politikalarıyla ülkenin bütün gelirlerini dışarıya transfer eden siyasilerin emin olun ki bundan daha başka uygulayacakları bir politika yoktur.
Çözüm milli ekonomidir. Ülkemizin böyle sömürü amaçlı dış finanslara asla ihtiyacı yoktur. Türkiye emeğinin ve üretiminin karşılığı kendi parasını devreye koymalıdır.
Cari açığa yol açacak dış ticaret anlayışından derhal uzaklaşmalı, yerli üretime ağırlık vermeli, milli parayla ihracatın önünü açmalıdır.
Bütün bunlar ancak tek bir Model ile hayata geçirilebilir, o da Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli'dir.
Milli Ekonomi Modeli'nin para politikasıyla, sıcak para gibi paralara artık hiçbir ihtiyaç kalmayacaktır. Ülkemizin kamu şirketleri de, madenleri de ülkemize ve milletimize ait olacaktır. Yabancı sermayenin sömürüsü tamamen sona erecektir.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024