IMF ve Dünya Bankası, Türkiye'ye vaad ettikleri kredileri Telekom'daki tayinler sebebiyle askıya alınca; şu global güçlerin ne menem işler yaptıkları bir bir ortaya çıkıyor. Şair bir politikacı olarak kullandığı kelimeleri hassasiyetle seçmede şöhret sayın Başbakan Bülent Ecevit bile dünkü basın toplantısında "IMF'nin Türkiye'ye dayattığı politikalar"dan bahsetti.
Biz, aylar öncesinden bu gerçeğin altını çizdiğimizde, ayaklarının altından tabanları kayan işbaşındaki kimi siyasetçiler, bunlar komplo teorileri, diyorlardı. Hatta "aman politik bir gürültü kopmasın; IMF yardımı kesilir" korkusuyla ulusal bağımsızlığımızın tehlikeye sokulmasına dahi göz yuman çevreler de "koalisyonun uyumu"ndan yana düştüler. Şimdi ise herkes, bu kadar da dayatma olmaz kardeşim, deyip duruyor.
Ecevit'in dünkü beyanına göre IMF Başkanı Horst Köhler uzun ve ayrıntılı bir mektup daha gönderdi. Mektup sıcakmış. Yani mektup 'sır talimatlar' içeriyor. Ancak bu mektubun değerlendirmesini Kemal Derviş'le birlikte yapacaklarmış. Zira Derviş, IMF'in talimatlarını, hermenötik yolla en anlaşılır biçimde okuyan uzman. Ancak kredi dilimleri askıya alınıp patronlarının bankaları zora girdiği için mi, ne; bu günlerde bazıları kendilerinden hiç beklenmeyecek tarzda Derviş için 'ajan' yakıştırmasında bulunuyorlar. İşin ilginç yanı şu; bunlar daha önce Derviş'e, IMF gibi global güçlere "liberal mersiye" düzen ağızlar.
Ecevit'in ucundan açtığı kadarıyla, IMF Başkanı'nın dargınlık sonrası mektubunda "talimatların uygulanması"ndan duyulan rahatsızlık dile getirilmiş. Faizlerin yüksekliğinden, borç yükünün ağırlığından şikayetçi olunmuş. Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu gözardı edecek nitelikte yine "sıcak dayatmalar" gündeme getirilmiş mektupta. Ecevit, dün Ankara'dan IMF'e, bütün bunlar sizin dayattığınız politikaların sonucudur, diyor. Ama yine de sevdasından vazgeçemiyor; mektup oldukça sıcaktı, şeklinde kendini avutuyor.
Telekom'daki tayinler sebebiyle kredileri askıya alan IMF, Çankaya'nın Tütün vetosu sürprizi ile karşılaştı. Herhalde artık devletteki üst düzey irade de IMF'in kredisinden ümidini kesmiş, dayatmalar karşısında henüz illallah çekmiş olacak ki, böyle sürpriz bir manevra gelişti. Fakat Başbakan Ecevit, tek taraflı da olsa IMF'le sevdalıktan yana. Piyasalar dalgalanmasın diye Cumhurbaşkanı Sezer'i IMF karşısında savunur gibi yapsa da, Tütün yasasının iadesi konusunda Sezer'in hukuki değil siyasi davrandığının altını çiziyor. Ve gerekirse Çankaya'ya aynen iade ederek IMF'nin istediği istikamette yasanın çıkartılmasındaki kararlılığını sergiliyor.
Washington'da bulunan Derviş de ilk defa Tütün vetosu konusunda IMF'ye karşı bir atraksiyonda bulunuyor. "Tütün Yasası'nın TBMM'den geçmesi, niyet mektubunun bir parçasıydı, o kadar. Meclis'ten geçmesiydi, koşul. Onu da yerine getirdi Türkiye" diye konuşuyor. Derviş, niyet mektupları üzerinde "kelime oyunları"na başladı. Bu manevra bile, Derviş'in de artık IMF kredilerinden umudunu kestiğinin işaretlerinden sayılabilir. Zira Cumhurbaşkanı Sezerin veto ettiği Tütün Yasası, IMF'nin 1,3 milyar dolar için önşart olarak koyduğu sekizinci gözden geçirme kriterleri arasındaydı.
Başka çaresi olmadığı için umudunu yitirmemekte direnen Ecevit, Dışişleri Müsteşarı Faruk Loğoğlu'nu ABD Büyükelçisi Robert Pearson'a göndererek IMF konusunda Washington'dan yardım istese de sonuç değişmeyecektir. Çünkü Dünya Bankası'nın veya IMF'in, Washington'dan habersiz bir iş göreceğini düşünmek olsa olsa bize has bir aymazlık olur.
Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, biz, kendi göbeğimizi kendi ellerimizle keseceğiz. Yaban ellerden bize fayda yok. İşte bir sıcak mektup daha geldi, yeni bir "sır talimatname" gönderildi, deyip oyalanmaya, vakit kaybetmeye gerek yok. IMF'e kara sevdalı politikacılarımızı bilmem fakat sıcak talimatnâme, bana ve karakteri bağımsızlık olan şu aziz millete, "altın tasma"yı çağrıştırıyor. Dolayısıyla şu global güçlerle sıkı-fıkı eski ve yeniyetme politikacılar, şöyle bir kenarda dinlensinler Allah aşkına; ülkeye daha fazla kan kaybettirmeye, devlet gemisini maceradan maceraya sürüklemeye çabalamasınlar. Proje sahibi vatanperverlere ayakbağı olmasınlar; en büyük hizmeti yapmış olurlar.
Keşke bu global güçler ve ülkemizdeki piyonları konusunda da zaman bizi haklı çıkartmasaydı.
Biz, aylar öncesinden bu gerçeğin altını çizdiğimizde, ayaklarının altından tabanları kayan işbaşındaki kimi siyasetçiler, bunlar komplo teorileri, diyorlardı. Hatta "aman politik bir gürültü kopmasın; IMF yardımı kesilir" korkusuyla ulusal bağımsızlığımızın tehlikeye sokulmasına dahi göz yuman çevreler de "koalisyonun uyumu"ndan yana düştüler. Şimdi ise herkes, bu kadar da dayatma olmaz kardeşim, deyip duruyor.
Ecevit'in dünkü beyanına göre IMF Başkanı Horst Köhler uzun ve ayrıntılı bir mektup daha gönderdi. Mektup sıcakmış. Yani mektup 'sır talimatlar' içeriyor. Ancak bu mektubun değerlendirmesini Kemal Derviş'le birlikte yapacaklarmış. Zira Derviş, IMF'in talimatlarını, hermenötik yolla en anlaşılır biçimde okuyan uzman. Ancak kredi dilimleri askıya alınıp patronlarının bankaları zora girdiği için mi, ne; bu günlerde bazıları kendilerinden hiç beklenmeyecek tarzda Derviş için 'ajan' yakıştırmasında bulunuyorlar. İşin ilginç yanı şu; bunlar daha önce Derviş'e, IMF gibi global güçlere "liberal mersiye" düzen ağızlar.
Ecevit'in ucundan açtığı kadarıyla, IMF Başkanı'nın dargınlık sonrası mektubunda "talimatların uygulanması"ndan duyulan rahatsızlık dile getirilmiş. Faizlerin yüksekliğinden, borç yükünün ağırlığından şikayetçi olunmuş. Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu gözardı edecek nitelikte yine "sıcak dayatmalar" gündeme getirilmiş mektupta. Ecevit, dün Ankara'dan IMF'e, bütün bunlar sizin dayattığınız politikaların sonucudur, diyor. Ama yine de sevdasından vazgeçemiyor; mektup oldukça sıcaktı, şeklinde kendini avutuyor.
Telekom'daki tayinler sebebiyle kredileri askıya alan IMF, Çankaya'nın Tütün vetosu sürprizi ile karşılaştı. Herhalde artık devletteki üst düzey irade de IMF'in kredisinden ümidini kesmiş, dayatmalar karşısında henüz illallah çekmiş olacak ki, böyle sürpriz bir manevra gelişti. Fakat Başbakan Ecevit, tek taraflı da olsa IMF'le sevdalıktan yana. Piyasalar dalgalanmasın diye Cumhurbaşkanı Sezer'i IMF karşısında savunur gibi yapsa da, Tütün yasasının iadesi konusunda Sezer'in hukuki değil siyasi davrandığının altını çiziyor. Ve gerekirse Çankaya'ya aynen iade ederek IMF'nin istediği istikamette yasanın çıkartılmasındaki kararlılığını sergiliyor.
Washington'da bulunan Derviş de ilk defa Tütün vetosu konusunda IMF'ye karşı bir atraksiyonda bulunuyor. "Tütün Yasası'nın TBMM'den geçmesi, niyet mektubunun bir parçasıydı, o kadar. Meclis'ten geçmesiydi, koşul. Onu da yerine getirdi Türkiye" diye konuşuyor. Derviş, niyet mektupları üzerinde "kelime oyunları"na başladı. Bu manevra bile, Derviş'in de artık IMF kredilerinden umudunu kestiğinin işaretlerinden sayılabilir. Zira Cumhurbaşkanı Sezerin veto ettiği Tütün Yasası, IMF'nin 1,3 milyar dolar için önşart olarak koyduğu sekizinci gözden geçirme kriterleri arasındaydı.
Başka çaresi olmadığı için umudunu yitirmemekte direnen Ecevit, Dışişleri Müsteşarı Faruk Loğoğlu'nu ABD Büyükelçisi Robert Pearson'a göndererek IMF konusunda Washington'dan yardım istese de sonuç değişmeyecektir. Çünkü Dünya Bankası'nın veya IMF'in, Washington'dan habersiz bir iş göreceğini düşünmek olsa olsa bize has bir aymazlık olur.
Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, biz, kendi göbeğimizi kendi ellerimizle keseceğiz. Yaban ellerden bize fayda yok. İşte bir sıcak mektup daha geldi, yeni bir "sır talimatname" gönderildi, deyip oyalanmaya, vakit kaybetmeye gerek yok. IMF'e kara sevdalı politikacılarımızı bilmem fakat sıcak talimatnâme, bana ve karakteri bağımsızlık olan şu aziz millete, "altın tasma"yı çağrıştırıyor. Dolayısıyla şu global güçlerle sıkı-fıkı eski ve yeniyetme politikacılar, şöyle bir kenarda dinlensinler Allah aşkına; ülkeye daha fazla kan kaybettirmeye, devlet gemisini maceradan maceraya sürüklemeye çabalamasınlar. Proje sahibi vatanperverlere ayakbağı olmasınlar; en büyük hizmeti yapmış olurlar.
Keşke bu global güçler ve ülkemizdeki piyonları konusunda da zaman bizi haklı çıkartmasaydı.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019