Siyasilerimizin ‘öncelik’ sorunu var

Bir ülkenin siyasilerinin iktidarıyla muhalefetiyle birinci önceliği "millet" olmalıdır.

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın vurguladığı gibi, "Siyaset rant odaklı değil, millete hizmet odaklı olmalıdır."

Ama maalesef Türkiye'de durum tam tersidir.

Maden konusunda yabancılar önceliklidir.

Finans konusunda dışarıdan faizli ve bol tavizli borç almak önceliklidir.

İcraat konusunda millete hizmet değil, rant önceliklidir.

Özgürlükler ve haklar konusunda azınlıklar önceliklidir.

Öncelikler hiçbir konuda milletin menfaatinden yana olmayınca doğal olarak sıkıntılarla, problemlerle karşılaşıldığında en çok zarar gören de millet olmaktadır.

Bugünlerde ormanlarımız cayır cayır yanıyor.

Hava sıcaklığı normalin üstünde, nem oranı normalin altında, rüzgar ise şiddetli; yangın için son derece elverişli bir ortam var. Bir kıvılcım birçok orman alanını küle çeviriyor.

Zaten sabotaj iddiaları da ciddi manada gündemde.

Yanan orman alanlarına bundan sonra yapılacaklar, eğer sabotaj iddiaları doğruysa, yangınların perde arkası asıl failleri konusunda bizlere daha net fikir verecek.

Son orman yangınlarında çok can yandığı için, bu sefer bu alanlardan rant elde etmek isteyenlerin işi pek kolay olmayacak. Milletin bunun takipçisi olacağından eminim.

Biz işin bu şaibeli taraflarını zamana bırakalım ve bundan sonra daha büyük felaketler yaşanmaması için neler yapılması gerektiği üzerinde duralım.

Başta da altını çizdiğimiz gibi siyasilerimizin önceliği millete hizmet olursa, birçok sorun kendiliğinden çözüme kavuşacaktır.

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın yaşanan orman yangınlarıyla alakalı çok önemli bir mesajı oldu. Yangınlardan büyük üzüntü duyduğunu ifade eden BTP Lideri Baş, geçen yıl Hatay'da çıkan büyük yangından sonra yaptığı çağrıyı yineleyerek şunları söyledi:

"Keşke geçen sene yaptığımız çağrıya kulak verilseydi. Hem canlarımızı hem itibarımızı korurduk. Ama olsun biz millet olarak bu badireyi de aşacak cennet vatanımızı koruyacak güçteyiz."

BTP Lideri Baş, 9 Ekim 2020 tarihinde Hatay'da çıkan ve büyük kayba neden olan yangının ardından, "Makam araçları yerine yangın söndürme araçlarına yatırım yapma fikrini artık tartışmalıyız" demişti.

Öncelik, itibardan tasarruf yapılmaz denilerek külliyeler, makam araçları olunca doğal olarak yangınla, depremle mücadele etmeye pek imkan kalmıyor.

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın Kanal İstanbul konusunda da benzer bir çağrısı olmuştu. BTP Lideri Baş yaptığı açıklamada, "Türkiye'de önceliğimiz depreme hazırlıklar olmalıdır, çünkü vatandaşlarımızın hayatı söz konusudur. On binlerce kilometre yol yapsanız, yüzlerce havalimanı yapsanız, onlarca kanallar da açsanız, depremde yitirdiğimiz bir canı dahi geri getiremezsiniz. Bu yüzden biz deprem konusunda milletimizi koruyabilmek için alınması gereken tedbirleri erteleyemeyiz" demişti.

Kanal İstanbul gibi projelere harcanacak milyarlarca doların öncelikle olası depremlere karşı vatandaşların can güvenliğinin sağlanması için harcanmasının çok daha doğru olacağının altını çizen BTP Lideri Baş, "O yüzden biz buralara milyarlarca dolar harcayacağımıza, öncelikle vatandaşımızı depreme karşı güven altına almamız lazım. Bu bizim birinci sorunumuzdur" ifadelerini kullanmıştı.

Evet, öncelik orman yangınları değil de makam araçları olunca, ormanlarımızın yanışına mani olmada oldukça geç kalırız. Eğer yangınlar ilk çıktığında 3 adet değil de yeterli sayıda yangın söndürme uçağımız olsaydı, daha az ormanlık alan yanardı ve yangınlar yerleşim birimlerini tehdit etmeden, can kayıpları olmadan halledilebilirdi.

İtibar için makam araçlarına yatırım yapılıyor ama orman yangınlarına müdahaledeki gecikmeler sebebiyle oluşan tablo ve yaşanan büyük kayıplarla beraber itibar da kayboluyor.

Kanal İstanbul konusu da böyle. İstanbul'da her 30 yılda bir büyük bir deprem yaşanıyor, bu bilimsel bir gerçek. En son büyük deprem 1999'da yaşandı. Yani 8 yıl içinde, bu bugün de olabilir, 8 yıl sonra da olabilir büyük bir deprem bekleniyor.

İşin dikkat çekici tarafı deprem uzmanı Prof. Dr. Naci Görür Kanal İstanbul projesinin büyük depremi tetikleyebileceğini de söylüyor.

BTP Lideri Hüseyin Baş'ın vurguladığı gibi öncelik depreme hazırlık olması gerekirken, milyarlarca doların bu hazırlık için kullanılması gerekirken, aksine depremi tetikleyecek bir proje hayata geçirilmeye çalışılıyor. Üstelik bu projeye İstanbulluların çoğunluğu da karşı.

Yeri geldiğinde "seçilmişliğe" vurgu yapanlar, işlerine gelmediği zaman milletin sesine kulaklarını tıkıyorlar. 

Atatürk'ün Türkiye'sinde "millete hizmet odaklı" bir siyaset anlayışının ne büyük inkılaplara vesile olduğunu gördük, bugün ise "rant odaklı" siyaset anlayışının karanlık tablosuna şahit oluyoruz.

Millet olarak "millete hizmet odaklı" bir siyaset anlayışını artık tercih etmeliyiz.

Milli Ekonomi Modeli gibi dünya çapında bir çözümü, Sosyal Devlet Milli Devlet gibi güçlü ve baba bir devlet duruşu olan bir anlayışı artık baş tacı etmeliyiz.