Son 52 yılın en kurak dönemi
Kuraklık, Türkiye'de iklim değişikliği, düzensiz yağışlar ve artan sıcaklıklarla birlikte son 5 yılda (2021-2025) giderek şiddetlenen bir sorun haline geldi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), Türkiye’nin son 52 yılın en kurak iki dönemini 2021 ve 2025 yıllarında yaşadığını açıkladı
31.10.2025 15:00:00
Eyüp Kabil
Eyüp Kabil





Verilere göre, Türkiye genelinde yıllık yağış miktarı 2021'de 465,5 milimetre, 2025'te ise 422,5 milimetre olarak ölçüldü. Bu rakamlar, uzun yıllar ortalaması olan 573,9 milimetrenin oldukça altında kaldı. Yani Türkiye'ye düşen yağış, 2021'de ortalamanın yüzde 19, 2025'te ise yüzde 26 daha az oldu.
KURAKLIK GİDEREK ARTIYOR
Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM)'nin Standart Yağış İndeksi (SPI) verilerine göre, 2021 yılı ortalama SPI değeri -1,8 ile şiddetli kuraklık, 2025 yılı ortalama SPI değeri ise -2,0 ile olağanüstü kuraklık olarak sınıflandırıldı.
Baraj doluluk oranları da ciddi şekilde azaldı. 2021'de İstanbul barajlarındaki doluluk oranı yüzde 25 ile tarihinin en düşük seviyesine gerilerken, bu yıl Ankara barajları yüzde 9, İstanbul yüzde 28 ve İzmir yüzde 36 seviyelerinde ölçüldü.
TARIMSAL ÜRETİMDE BÜYÜK KAYIP
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), bitkisel üretimin 2025 yılı verilerinde düşüş yaşadığını gözler önüne serdi. Bu düşüşün nedeni üretim sezonunda yaşanan kuraklık ve zirai don yaşanmasından kaynaklanıyor.
2024-2025 üretim sezonunda yaşanan kuraklık; buğday, arpa, ayçiçeği ve mercimek gibi ürünlerde verim kayıplarına neden oldu. Bununla birlikte, 10-13 Nisan 2025 tarihleri arasında gerçekleşen zirai don 65 ilde etkili olmuş ve 4 gün boyunca gerçekleşen don hadisesi meyvelerde yaşanan kaybın miktarını artırmıştı.
2014 yılında yaşanan zirai don ve 2021 yılında yaşanan kuraklığın bitkisel üretim üzerindeki etkileri bu yıl her iki iklimsel olayın birlikte yaşanması nedeniyle daha şiddetli gerçekleşti.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) raporuna göre, 2021'de buğday üretimi yüzde 38, mısır üretimi yüzde 30 oranında azaldı. Bu yıl ise yağlı tohum üretimi bazı bölgelerde neredeyse sıfıra indi, mısır üretimi ise yüzde 50'den fazla geriledi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2025 yılı toplam hububat üretiminin bir önceki yıla göre yüzde 22 azalacağını tahmin ediyor.
KURAKLIK YEDİ BÖLGEYE YAYILDI
2021'de kuraklık en çok Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu bölgelerinde etkili olurken, 2025 yılında kuraklık ülke geneline yayıldı. Bazı bölgelerde durum kritik seviyeye ulaştı. Mardin'de Eylül 2025 boyunca hiç yağış kaydedilmezken, İznik Gölü'nde su seviyesi 350 metre çekildi.
ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Türkiye, artan kuraklık riski altında bulunuyor. Bu duruma karşı hem bireysel hem de ulusal düzeyde kapsamlı ve acil önlemlerin hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor.
Evlerde, sanayide ve tarımda su israfının önlenmesi ve suyun verimli kullanılması. Bireysel olarak kısa duşlar almak, muslukları açık bırakmamak gibi alışkanlıklar edinilmelidir.
Tarımda salma sulama yerine, su verimliliği yüksek olan damla sulama gibi modern ve basınçlı sulama sistemleri yaygınlaştırılmalı.
Yağmur suyunun çatılardan veya diğer yüzeylerden toplanarak depolanması ve sulama, temizlik gibi ikincil ihtiyaçlarda kullanılması sağlanmalıdır. Kirli suların arıtılarak sanayide veya tarımsal sulamada yeniden kullanılması için de geri dönüşüm sistemleri kurulmalıdır.
Bütün bunların yanında havadaki nemi artırmak, erozyonu önlemek ve su tutma kapasitesini yükseltmek amacıyla ormanlık ve yeşil alanların artırılması büyük önem taşıyor.
KURAKLIK GİDEREK ARTIYOR
Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM)'nin Standart Yağış İndeksi (SPI) verilerine göre, 2021 yılı ortalama SPI değeri -1,8 ile şiddetli kuraklık, 2025 yılı ortalama SPI değeri ise -2,0 ile olağanüstü kuraklık olarak sınıflandırıldı.
Baraj doluluk oranları da ciddi şekilde azaldı. 2021'de İstanbul barajlarındaki doluluk oranı yüzde 25 ile tarihinin en düşük seviyesine gerilerken, bu yıl Ankara barajları yüzde 9, İstanbul yüzde 28 ve İzmir yüzde 36 seviyelerinde ölçüldü.
TARIMSAL ÜRETİMDE BÜYÜK KAYIP
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), bitkisel üretimin 2025 yılı verilerinde düşüş yaşadığını gözler önüne serdi. Bu düşüşün nedeni üretim sezonunda yaşanan kuraklık ve zirai don yaşanmasından kaynaklanıyor.
2024-2025 üretim sezonunda yaşanan kuraklık; buğday, arpa, ayçiçeği ve mercimek gibi ürünlerde verim kayıplarına neden oldu. Bununla birlikte, 10-13 Nisan 2025 tarihleri arasında gerçekleşen zirai don 65 ilde etkili olmuş ve 4 gün boyunca gerçekleşen don hadisesi meyvelerde yaşanan kaybın miktarını artırmıştı.
2014 yılında yaşanan zirai don ve 2021 yılında yaşanan kuraklığın bitkisel üretim üzerindeki etkileri bu yıl her iki iklimsel olayın birlikte yaşanması nedeniyle daha şiddetli gerçekleşti.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) raporuna göre, 2021'de buğday üretimi yüzde 38, mısır üretimi yüzde 30 oranında azaldı. Bu yıl ise yağlı tohum üretimi bazı bölgelerde neredeyse sıfıra indi, mısır üretimi ise yüzde 50'den fazla geriledi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2025 yılı toplam hububat üretiminin bir önceki yıla göre yüzde 22 azalacağını tahmin ediyor.
KURAKLIK YEDİ BÖLGEYE YAYILDI
2021'de kuraklık en çok Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu bölgelerinde etkili olurken, 2025 yılında kuraklık ülke geneline yayıldı. Bazı bölgelerde durum kritik seviyeye ulaştı. Mardin'de Eylül 2025 boyunca hiç yağış kaydedilmezken, İznik Gölü'nde su seviyesi 350 metre çekildi.
ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Türkiye, artan kuraklık riski altında bulunuyor. Bu duruma karşı hem bireysel hem de ulusal düzeyde kapsamlı ve acil önlemlerin hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor.
Evlerde, sanayide ve tarımda su israfının önlenmesi ve suyun verimli kullanılması. Bireysel olarak kısa duşlar almak, muslukları açık bırakmamak gibi alışkanlıklar edinilmelidir.
Tarımda salma sulama yerine, su verimliliği yüksek olan damla sulama gibi modern ve basınçlı sulama sistemleri yaygınlaştırılmalı.
Yağmur suyunun çatılardan veya diğer yüzeylerden toplanarak depolanması ve sulama, temizlik gibi ikincil ihtiyaçlarda kullanılması sağlanmalıdır. Kirli suların arıtılarak sanayide veya tarımsal sulamada yeniden kullanılması için de geri dönüşüm sistemleri kurulmalıdır.
Bütün bunların yanında havadaki nemi artırmak, erozyonu önlemek ve su tutma kapasitesini yükseltmek amacıyla ormanlık ve yeşil alanların artırılması büyük önem taşıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.












 
 



































































