Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan hükümeti, Eylül ve Ekim aylarında Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği ile daha yakın temasa girerek iki koldan Türkler'e karşı siyasal savaş verecekler.
Türkiye, açılacak yeni Rum-Yunan cephelerine hazırlıklı olmak durumunda.
Avrupa Birliği'nin Türkler'e yönelik direkt finansmanlarının ve ticari ilişkilerinin yeniden gözden geçirilmesi ve engellenmesi için diplomatik ataklar şimdiden başlatıldı.
Öte yandan da Birleşmiş Milletler'deki daimi komisyonlarda Rum-Yunan tezleri Türk tezleriyle karşılaştırılarak lehte kararlar aldırılmaya çalışılacak.
Hatırlanacağı üzere KKTC'nin yüzde yetmişe yakınının evet dediği Ada referandumu, AB'de Türk tarafına karşı sempati uyanmasına neden olmuştu.
Aralanan kapıdan girmek için yoğun bir trafik başlatan Talat Hükümeti,o kapının kendilerine tamamen kapanabileceği sinyallerini de almış ve buna büyük tepki vermişti.
Denktaş ise durumu ta başından beri biliyor ve o kapının sağlam olmadığı tezleriyle uyarılarını sürdürüyordu.
Aralanan kapıyı kapatmak için şimdi Rum-Yunan düeti harekete geçti.
Türkiye'yi AB'de görmek istediklerini ve bunun da kendi menfaatlerine olacağını söyleyen Yunan hükümeti, biranda nasıl oldu da tavır değiştirdi anlayamadık bile.
Komisyon ve Konsey'den yükselen sözde Türk sempatisinin bastırılması için Rum-Yunan diplomatları seferber edildiler.
Yunanistan, ortak sorunlarda kendi tezlerini hakim kılmak için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yolunu işaret etmeye başladı.
Türk tezleri ile AİHM yargısının örtüşmediğini bilen Atina bunu kasten yapıyor.
KKTC'ye geçtiğimiz aylarda verilmesi planlanan 259 Milyon Euro'luk yardımın ortak karar ile olması gerektiği de dillendirilmeye başlandı.
Rumlar olmaz deyince yardımlar da olmayacak.
Dönem Başkanı Hollanda'nın da bu zemine çekilmesi sözkonusu.
Rum yönetimi Kıbrıs'la ilgili ticari ve finansal hareketlerden kendisinin by-pass edileceğinden ürküyor. Yapılan baskılarla bunun önüne geçilecek. Rumlar istemeden yardımlar da akıtılamayacak.
Magusa limanı ve Maraş bölgesi ile ilgili yeni teklif ve öneriler de sunulma aşamasında.
Türk tarafının reform paketlerine paketle cevap veren Rumlar, siyasal ve ekonomik misillemelerini sürdürmekteler.
Yeni misillemeler ve ayak oyunları da devreye sokulacak.
Rum basını yayınlarında Avrupa Birliği'ne psikolojik savaş başlattı.
Rumlar'ın işgal(!) bölgesindeki mülkleri ve kayıp insanlar gerekçe gösterilerek Türkler'in üzerine gelinecek.
Avrupa Konseyi'ndeki Türk gözlemcilerden bile rahatsız olan Rumlar, Avrupa Parlamentosu'nda Türk vekillere nasıl tahammül edecekler?
Türkler'le Birlik'te olmak istenmiyor.
Türk askerinin varlığını Ada'daki UNFICYP ile ikame etmek isteyen zihniyet, BM'yi ve AB'yi devreye sokmuş vaziyette.
Aralık ayında AB üyelik takvimi için yapraklar bir bir koparılmaya başlanırken; Eylül ve Ekim ayında yaprak döken Sonbahar'da Türkiye büyük zorluklarla karşı karşıya kalacak.
Türkiye, açılacak yeni Rum-Yunan cephelerine hazırlıklı olmak durumunda.
Avrupa Birliği'nin Türkler'e yönelik direkt finansmanlarının ve ticari ilişkilerinin yeniden gözden geçirilmesi ve engellenmesi için diplomatik ataklar şimdiden başlatıldı.
Öte yandan da Birleşmiş Milletler'deki daimi komisyonlarda Rum-Yunan tezleri Türk tezleriyle karşılaştırılarak lehte kararlar aldırılmaya çalışılacak.
Hatırlanacağı üzere KKTC'nin yüzde yetmişe yakınının evet dediği Ada referandumu, AB'de Türk tarafına karşı sempati uyanmasına neden olmuştu.
Aralanan kapıdan girmek için yoğun bir trafik başlatan Talat Hükümeti,o kapının kendilerine tamamen kapanabileceği sinyallerini de almış ve buna büyük tepki vermişti.
Denktaş ise durumu ta başından beri biliyor ve o kapının sağlam olmadığı tezleriyle uyarılarını sürdürüyordu.
Aralanan kapıyı kapatmak için şimdi Rum-Yunan düeti harekete geçti.
Türkiye'yi AB'de görmek istediklerini ve bunun da kendi menfaatlerine olacağını söyleyen Yunan hükümeti, biranda nasıl oldu da tavır değiştirdi anlayamadık bile.
Komisyon ve Konsey'den yükselen sözde Türk sempatisinin bastırılması için Rum-Yunan diplomatları seferber edildiler.
Yunanistan, ortak sorunlarda kendi tezlerini hakim kılmak için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yolunu işaret etmeye başladı.
Türk tezleri ile AİHM yargısının örtüşmediğini bilen Atina bunu kasten yapıyor.
KKTC'ye geçtiğimiz aylarda verilmesi planlanan 259 Milyon Euro'luk yardımın ortak karar ile olması gerektiği de dillendirilmeye başlandı.
Rumlar olmaz deyince yardımlar da olmayacak.
Dönem Başkanı Hollanda'nın da bu zemine çekilmesi sözkonusu.
Rum yönetimi Kıbrıs'la ilgili ticari ve finansal hareketlerden kendisinin by-pass edileceğinden ürküyor. Yapılan baskılarla bunun önüne geçilecek. Rumlar istemeden yardımlar da akıtılamayacak.
Magusa limanı ve Maraş bölgesi ile ilgili yeni teklif ve öneriler de sunulma aşamasında.
Türk tarafının reform paketlerine paketle cevap veren Rumlar, siyasal ve ekonomik misillemelerini sürdürmekteler.
Yeni misillemeler ve ayak oyunları da devreye sokulacak.
Rum basını yayınlarında Avrupa Birliği'ne psikolojik savaş başlattı.
Rumlar'ın işgal(!) bölgesindeki mülkleri ve kayıp insanlar gerekçe gösterilerek Türkler'in üzerine gelinecek.
Avrupa Konseyi'ndeki Türk gözlemcilerden bile rahatsız olan Rumlar, Avrupa Parlamentosu'nda Türk vekillere nasıl tahammül edecekler?
Türkler'le Birlik'te olmak istenmiyor.
Türk askerinin varlığını Ada'daki UNFICYP ile ikame etmek isteyen zihniyet, BM'yi ve AB'yi devreye sokmuş vaziyette.
Aralık ayında AB üyelik takvimi için yapraklar bir bir koparılmaya başlanırken; Eylül ve Ekim ayında yaprak döken Sonbahar'da Türkiye büyük zorluklarla karşı karşıya kalacak.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005