Başbakan R. T. Erdoğan'ın ve Abdullah Gül'ün, "Kıbrıs'ın tek sahibinin Rum Kesimi olduğunu fiilen ilan etmek" ve buna paralel olarak "KKTC'yi fiilen ilga etmek" anlamına gelen taahhütleri ve "liman açma manevraları" basit manevralar değildir.AKP hükümeti tarafından, Türk devlet geleneğinin ve yönetim teamüllerinin "ecnebilere yaranma pahasına" yok edilişinin göstergesidir.Limanların açılması sözü veriliyor? Devletten "hiç kimse"nin haberi yok. Genelkurmay Başkanı, benim haberim yok diyor. Bu iş, devlet politikasından sapmadır, diyor. Cumhurbaşkanı, benim de haberim yok, diyor.Erdoğan ev sahibini bastırıyorErdoğan'ın bunlara dahi tahammülü yok? Hatta Erdoğan, Genelkurmay Başkanı'nın beyanatı üzerine, "ev sahibini bastırmaya kalkışan yavuz hırsız"ın yaptığı gibi kükrüyor, efeleniyor? Kasımpaşalı edasına bürünüyor.Bakın neler söylüyor: "Sözlü görüşmeler için de Çankaya'ya mı soracağız veyahut da ilgili bazı kurumlarına mı soracağız?!.. Birbirimizi yormayalım! Aksi takdirde piyasaları rahatsız ederiz. Çünkü bu piyasalar rahatsız olduğu zaman benim vatandaşımın cebine girecek olan para azalıyor, alım gücü azalıyor; bu haksızlığı yapmayalım?"Erdoğan, sırtını ve koltuğunu dayadığı borsacılarını ve ensesi kalın para babalarının rantlarını korurken dahi, güya vatandaşı koruyormuş numarası sergileyecek kadar profesyonelleşmiştir. Bu profesyonellikle, batırdığı ekonominin faturasını dahi askere ve Çankaya'ya kesecek kadar pişkin davranıyor.Dahası, Türkiye'de herhangi bir mahalle muhtarı dahi, "sözlü taahhütler" ile iş görmüyor; ne var ki, Erdoğan "sözlü taahhütler" ile ve "sözlü peşkeşler" ile devleti idare etmeye kalkışıyor.Devlete piyasa sopası...Erdoğan, bir yandan KKTC'yi Ruma peşkeş çekme taahhütlerini sunarken, buna paralel olarak "devletin elini-kolunu ve dilini" borsa ile bağlıyor, piyasalarla tehdit ediyor.Bu tablo, "ecnebilerin aklı ve talimatları" ekseninde iş görmek dışında icraatı olmayan AKP hükümeti ile, Türk devlet geleneği ve yönetim teamüllerinin hangi "vahim nokta"lara sürüklendiğinin ifadesidir.Erdoğan, vatan topraklarının ecnebilere satılmasını kime sordu ki, KKTC'nin fiilen ilga edilmesi demek olan "limanların Rumlara açılması" taahhüdünü Çankaya'ya veya Genelkurmay'a sorsun? Erdoğan, Türkiye'yi Lozan'dan Sevr'e savuran AB talimatlarını veya Amerikan'ın BOP taleplerini icraata koyarken kime sordu ki, Rumların Kıbrıs'ın tek sahibi olduğunu fiilen kabul etmek demek olan liman taahhütlerini Çankaya'ya veya Genelkurmay'a sorsun? Demem o ki, Genelkurmay Başkanı veya Cumhurbaşkanı, Erdoğan'dan bu bağlamda böyle bir beklenti içine girmesinler. Erdoğan, bize bilgi verir ve istişare ederiz, hükümet öyle adım atar, türünden bir beklenti içine girmesinler.Washington'a bağlanıyorErdoğan, ülkemiz ve coğrafyamıza dair gelişmeleri Bush ile konuşuyor. Washington'a bağlanıyor. Brüksel ile görüşüyor. Bu işler, Türk devletini ilgilendirdiği kadar, BOP'u ilgilendiren işler, AB'yi alakadar eden işler? Erdoğan, Bush'un eş başkanı, Avrupa Birliği hayalinin kara sevdalısı. Onlara danışıyor, onlarla konuşuyor.Kısacası, bu işin çivisi çıkmıştır. Erdoğan, "borsa sopası" gösteriyor, "piyasa sopası" gösteriyor. Kime? Devlet erkanına.Şu hale bakın Allah aşkına?Vatan satacağız, ses çıkartmayın; ses çıkartırsanız, borsa çöker. KKTC'yi peşkeş çekeceğiz, ses çıkartmayın; piyasa dağılır. Kürdistan karton devletini BOP kapsamında kabul edeceğiz, sese çıkartmayın; istikrar bozulur. Başınıza çuval geçirseler de ses çıkartmayın, dolar fırlar.Ortada ne vatan kaldı, ne devlet? Ne milli birlik kaldı, ne milli kimlik? Hükümet, borsa ile korkutuyor, kimse ses çıkartmasın istiyor.Atatürkçü geçinenler de şaşkın ördek gibiBütün bu işlerde güya Atatürkçü veya Cumhuriyetçi geçinenler suskun; kendilerinin hiçbir milli çözümleri yok çünkü? Piyasalar sarsılırsa ne yapacağız fobisine kapılmışlar. Maalesef onlar da, vatan satılsın ama piyasalar bozulmasın edasındalar? Bu Atatürkçü ve Cumhuriyetçi geçinenlerin kafaları öyle karışık ki, vatanına-devletine ve dinine sahip Müslüman Türk evladı ile vatanını-devletini ve hatta dinini ecnebiye peşkeş çeken Müslüman kılıklı "gizli haçlı"ları ve dincileri ayırt edemiyorlar. Hatta bu "gizli haçlı"ların ekmeğine yağ sürecek çıkışlar yapıyorlar? Yazık. Güya milliyetçi, muhafazakar hatta dinci geçinenler de konjonktüre göre "AKP karşıtı" gibi duruş sergileseler de, hakikatte onların da AKP'den farkları yok? Çünkü çözümleri yok, milli bir reçeteleri yok. Hepsi, Kemal Derviş'e intisap etmişler... Onlar da milletimizin anasını ağlatmışlar? Yazık.Tek çıkar yol BTPBütün bu oyunları bozacak tek lider vardır, tek lider kalmıştır; o da, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır. O'nun dünyaca kabul görmüş ve Rusya başta olmak üzere birçok ülkede uygulanmaya başlanmış Milli Ekonomi Modeli'dir.Borsanın da, piyasanın da, istikrarın da, üretimin de çözümü Mili Ekonomi Modeli'ndedir? Devletin ve Millettin bekası da.Milli Ekonomi Modeli'nde ve bu modelin uygulaması olan Milli Devlet-Sosyal Devlet tezinde, vatanın satılmasına, KKTC'nin peşkeş çekilmesine, Türk askerinin başına çuval geçirilmesine geçit yoktur. Milli Ekonomi Modeli'nde ve Milli Devlet-Sosyal Devlet projesinde, vatan, millet, din ü devlet mukaddestir, muazzezdir; satılamaz, peşkeş çekilemez, pazarlık konusu yapılamaz. Milli Ekonomi Modeli'nde ve Milli Devlet-Sosyal Devlet projesinde, Türk milleti ecnebiye el açtırılamayacak kadar mübarek bir millettir; bu sebeple ben Türk'üm diyen herkes "vatandaşlık maaşı" bağlanacaktır.Milli Ekonomi Modeli'nde ve Milli Devlet-Sosyal Devlet projesinde, sivil-asker tek yürek tek bilek olmak durumundadır; etrafımızı kuşatan ateş çemberini, ancak bu birliktelik ile yarabiliriz. Milli Ekonomi Modeli'nde ve Milli Devlet-Sosyal Devlet projesinde asker ocağı, "peygamber ocağı"dır; Türk askeri ise, "Mehmetçik" adını son peygamber Hz. Muhammed'den alarak insanlığın can emniyetinin, mal emniyetinin, namus emniyetinin teminatıdır. Bu bağlamda hiçbir Türk neferi, Haçlı çömezleriyle ve Amerikan conileriyle mukayese dahi edilemeyecek bir rütbeye ve mübarek bir konuma sahiptir. Bu sebeple BTP iktidarında devlet ve millet meselelerinde, millet de konuşacak, asker de konuşacaktır; konuşamayacak olan birileri varsa o da ecnebilerdir, ecnebilerin içerideki taşeronlarıdır? BTP Genel Başkanı, bu gerçeği tüm dünyaya böyle ilan etti birkaç ay önce.Türkiye'nin tek çıkış yolu budur; gerisi, vakit kaybetmedir, oyalanmadır, ecnebilerin ekmeğine yağ sürmedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019