Sağ olasıcalar; geliyorlar, telefon ediyorlar, özel ileti yazıyor ve soruyorlar:- Hocam! Neler oluyor?- Hocam! Nereye gidiyoruz?- Hoca! Bunlar, ne yapıyorlar?Benzer içerikli daha nice sorular, sorular...Hepsine genellikle:- Sana ne? Diye bir karşı soruyla cevap verip, sonra sabrımın gücü kadar açıklıyorum. Meselâ:- Sen, bir şey yapmıyorsan, neler olduğundan sana ne?- Sen, oturduğun yerden kalkmazken; kimin, nereye gittiğinden sana ne?- Sen, hayâl bile kurmuyor, rüya bile görmüyorsan; kimin, ne zaman, nerede, ne yaptığından sana ne? Diyor ve devamla: Kozaklı'da, on binden fazla İcmal Gençliği, Ramazan'ın feyzinden de istifade ile memleket ve dünya meselelerini paylaşmak için toplanmıştı, haberin oldu mu?On binden fazla Ehl-i Beyt sevgisiyle çarpan yürek; Önderleri Baştürk Haydar Hoca'nın imamlığında, secdelere vardılar, Allah'a yakarıp birlik-beraberlik duâları ettiler, haberin oldu mu?Kozaklı'da on binden fazla Müslüman-Türk yürek, ailelerinin, sülâlelerinin de vekâletiyle milyonları temsîlen; Resulullah'ın (s.a.a.); "Nûh'un gemisi gibidir" dediği Ehl-i Beyt Gemisi'ni, rüzgâr yelkenleri şişirinceye kadar yürütmeğe and içtiler, haberin oldu mu? Diyorum!Korkaklığı anlayabilirim ve hiç bir korkağı, ayıplamadım!Ürkekliği anlayabilirim ve hiç bir ürkeği ürkütüp gülmek gibi insanlık dışı bir davranış yapmadım! Kaçağı anlayabilirim ve hiç bir kaçağı; korkaklıkla, ürkeklikle ithâm edip kınamadım!İtirafçıyı, muhbiri anlayabilirim; işkenceye dayanamayıp veya korkup itiraf adıyla iftiralar ettirilenleri, bilmeme rağmen hiç utandırmadım, ayıplamadım! Ama ilgisize, mes'elelere duyarsız kalıp, fillerin tepişmesinde ayak altında ezileceğini görünce, filmiş edalarıyla ortaya çıkıp sorgu-suâl edenlere, âkil Kadir İnanır'lara tahammül edemiyorum!Şahsen, ömrümün 45 yılını birlikte yaşadığım, "İkinci 12 Eylül" dediğim Referandum'da; "Yetmez ama EVET"çilerden -A. Karakoç haricinde- kimseye siteme bile tenezzül etmedim! Karakoç'a da; "HAYIR" diyenlere "Münkîr" diyerek Tayyip vuvuzelalığı yaptığı için üslûbunun aynıyla mukabele etmiştim! Ortak bir Dostu, araya o sokmuştu! Yazılarımız arşivlerde... Konu bu değil, neyse...Kenarda gezip ortada görünmeyi ilm-i siyâset edinen bazıları; muhalefet partilerinin ittifakla çıkardıkları ÇATI ADAY'a ve ortak hareket eden Muhalefet İttifakı'na, saldırmaya başladılar! Müslüman Dünyasında olanlara, akıtılan Müslüman ve Türk kanlarına ilgisiz kalıp, yönetimdekilerin bu vahşi kan içicilere destek verdikleri haberlerini görmezden gelmeyi itiraz etmekten kolay bulan bu kurnaz korkaklar; hem de İslâm adıyla yine piyasadalar!Bana da; "Hocam! Neler oluyor?" diye kurnazca soruyorlar! "Sana ne Kardeşim?" diyebiliyorum ancak ben de!Yakın tarihimizden ibretlik bir olayla sıkıntımızı kavramaya çalışalım: Yıl 1937... İngiliz mandasını tercih eden Filistin'e yoğun Yahudi göçleri ve bir Yahudi Devleti kurma hazırlıkları söylentileri var! 26 Temmuz 1937' de Gâzi Atatürk, TBMM'nde bir konuşma yapar. Bu konuşma, Atatürk'ün kurduğu ve düşüncelerini yazdığı Hakimiyeti Milliye Gazetesi'nde yayınlanır. Atatürk'ün bu konuşması; İngiliz sömürgesi Hindistan'da, 'Bombay Chronicle' Gazetesinin 27.8.1937 günlü sayısında; "Filistin'e El Sürülemez, Kemal Paşa Avrupa'yı İhtar Ediyor" başlığı ile manşetten haber edilir!Haber edilen konuşmasında Atatürk;"Araplar'ın Avrupa siyasetine nüfûz edemeyip sözde istiklal kelimesine inandıkları ve bu uğurda Arap memleketlerini Avrupa emperyalizmine esir kıldıkları çok acılı bir durumdur. Araplar'ın arasında mevcud olan karışıklığı ve hoşnutsuzluğu kimse bizim kadar bilemez. Biz bilindiği üzere birkaç sene Araplar'dan uzak kaldık. Fakat şimdi kendimize kâfi derecede güvenip ve kudretimizi bildiğimiz için İslamiyet'in mukaddes yerlerinin Musevilerin ve Hıristiyanların nüfûzunun altına girmesine mani olacağız. Binaenaleyh şunu söylemek istiyoruz ki; buraların Avrupa emperyalizminin oyun sahası olmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz şimdiye kadar dinsiz ve İslamiyet'e lakayt olmakla itham edildik! Fakat bu ithamlara rağmen Peygamber'in son arzusunu yani, mukaddes toprakların daima İslam hakimiyetinde kalmasını temin için hemen bugün kanımızı dökmeye hazırız" demektedir. (Bu belge, o zamanki Dahiliye Vekili Şükrü Kaya imzasıyla; "TC Dahiliye Vekâleti, Matbuat Umum Müdürlüğü" antetli bir evrak ile Başvekâlet Yüksek Makamı'na sevk edilmiştir. Kayıt numarası, 5476/7/1/K7'dir. Kaynağından alıntı. M.A.).NFK'nın deyimi ile "Şerbakan Hoca"larının imzaladığı anlaşmalara; "Devlette devamlılık" diye devam ederken, kameralar önünde; "One minute!/ Van minüt!" müsameresine benzemiyor değil mi?Karakolda doğru söyleyip mahkemede şaşmaya benzemiyor değil mi?Devlet ve Hükümetin bütün imkânlarıyla mitingler, toplu iftarlar, açılışlar yapıp; muhalefete; "Zavallı figür", Muhalefetin Ortak Adayı'na; "Monşer" ve "Statüko bekçisi" diye küçümser edalarla saldıran Yürütmenin Başı'na; "Evet Azîzim! Ben, Atatürk emanetleri ve Cumhuriyetin, Üniter Devletin, bölünmez Vatanın, birliğin-beraberliğin Bekçisiyim!" diyebilen Ekmel Beğ'e; sırf muhalefete muhalefet etmek için karşı çıkan ve de bana utanmadan; "Hocam! Ne oluyor?" diye soran "Stalin tavukları"na; "Sana ne Kardeşim? Sana ne?" demem mi?"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm...Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017