"Stratejik ortaklık"tan Türk askerine karşı "zihniyet benzeşmesi"ne?

Amerika'nın BOP ekseninde Irak'ı işgal ederken sergilediği ve hala sergilemeye devam ettiği "vahşeti ve insanlık suçu"nu gördükten ve yaşadıktan sonra; bırakınız, her hangi bir Müslüman'ın, hiçbir Allah kulunun, Amerika'nın ortakçısı veya stratejik müttefiki olmakla övünmesi mümkün değildir, övünemez. "Ne olursa olsun, biz Amerika'nın stratejik ortakçısıyız" diyemez. Vebalinin ağırlığından veya utancından yerin dibine batar. Girmek için yerin yarılmasını ister. Irak'taki günah galerisi karşısında sığınıp tövbe edecek bir mağara arar.Ancak AKP ve kurmayları öyle değil?İşgalciyle ortaklık fazilet değil?AKP kurmayları, sanki bir faziletmiş gibi, hala göğüslerini gere gere "Amerika'nın stratejik müttefiki" olduklarını temcid pilacı gibi önümüze koyuyorlar. Başbakan R. T. Erdoğan, BOP'un eş başkanlığını sürdürüyor.Önceki hafta Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, hakkında verilen gensoru önergesine ilişkin yaptığı konuşmada da benzer bir profil çiziyor.İftiharla diyor ki Gül: "ABD'yle ilişkilerimiz önemlidir. Dış politikamızın önemli ayaklarından birisidir. Aramızdaki ilişkinin stratejik boyutta olması ortak hedeflerin örtüşmesidir. Metod konusunda zaman zaman farklılıklarımız olabilir. Bu bağlamda zaman zaman sıkıntılarımız olduysa da bu giderilmiştir..." İşte bu kadar?AKP, Amerika'nın stratejik ortağıdır. Aralarında zaman zaman metod farklılıkları zuhur etse de onlar pek mühim değildir? Bitti.Böyle bir AKP zihniyetinin bayramlarda "Türk askerine bir karavana daha fazla yemeği çok görmesi" kadar doğal bir vaziyet olamaz.Türk milleti hayret ediyor; ya AKP?Amerika Süleymaniye'de Türk askerinin başına çuval geçiriyor. Amerika'nın stratejik ortağı AKP zihniyeti, bayramlarda Türk askerine "bir karavana daha fazla yemek" verilmesine tahammül edemiyor.Siz, belki de "bu karavana hesabı"na inanamıyorsunuz? AKP, canını vatan ve millet uğrunda feda eden Türk askerine, "bayramda bir karavana fazla yemeği" gerçekten çok mu görüyor, diye hayret de ediyorsunuzdur?Siz hayret edersiniz? Topyekün Türk milleti hayret ediyor. Çünkü siz, Amerika'nın stratejik ortağı değilsiniz, olamazsınız. Sizin mensup olduğunuz yüce medeniyet, bir başka milletin vatanını yalandan yere işgal etmeye, "değil 650 bin insanı, bir tek insanı dahi nâhak yere öldürme"ye izin vermez, böylesi bir vahşi işgalcinin ortakçısı olmaya müsaade etmez. Sizin medeniyetiniz, bayramlarda, değil kendi askerinize, otuz göbek uzak yabancıya dahi ikram ve ihsanda bulunmayı salık verir. Bu medeniyet, Türk milletinin medeniyetidir. Bu asil karakterlere, "işgalci Amerika"nın veya onun ortakçısı olmayı içlerine sindirenlerin medeniyet anlayışlarında rastlanmaz?Vahşi Batı'nın medeniyet telakkisinde, bayramda da seyranda da katletmek vardır, idam vardır, sömürmek vardır; af yoktur, ikram yoktur, ihsan yoktur, diğergamlık yoktur. TBMM Milli Savunma Komisyonu'nda öyle bir "karavana tartışması" yaşandı ki; insan, şunları hatırlamadan edemiyor:Demek ki, AKP zihniyeti, Amerika ile stratejik ortaklık pozisyonuyla öyle bir kimlik ve medeniyet erozyonu yaşıyor ki; milletimizin hayret ettiği karavana hesabına onlar hayret etmiyor. Demek ki, AKP zihniyeti, Amerika ile stratejik ortaklık pozisyonuyla öyle bir kimlik, medeniyet ve milletimize aidiyet erozyonu yaşıyor ki; milletimizin dehşete kapıldığı "işgalcinin stratejik ortakçılığı"na, onlar bile hayret etmiyor. "Kanıksamış" vaziyetteler.Bakınız, AKP'nin şu karavana hesabına?AKP zihniyeti, şayet milletimizin medeniyetinden yeterince nasiptar olsa, işgalci Amerika'nın stratejik ortakçılığıyla şişinemez; vatanı ve milleti uğruna canını feda eden Türk askerine "bayramlarda bir karavana daha fazla yemek önerisini" çok görmezdi.Şaka değil; gerçeğin ta kendisi? Bu tartışma, "Avrupa'da başka, Türkiye'de başka, İsrail ile ilişkilerde ise bambaşka yüzlerle zuhur eden Milli Görüş"ün Amerikancı yeniyetme versiyonu şeklindeki AKP zihniyetinin "kapalı kapılar ardındaki asıl yüzü"nü gösteren vahim gerçektir. Yaşanan şu olayı tahlil edin; AKP ile ABD arasındaki stratejik ortaklığı ve Türk askerine karşı konuşlanmış "zihniyet benzeşmesi"ni bir kez daha keşfedin.Geçen hafta, TBMM Milli Savunma Komisyonu'nda "TSK Besleme Kanunu Tasarısı" görüşülürken; "dini bayramların ilk gününde askere 'günlük yemeğin yüzde 50 fazlası' verilmesi uygulamasının, bayramın kalan diğer günleri için de önerilmesi" tartışmaya sebep oluyor.Öneriye, Komisyon Başkanı AKP İstanbul Milletvekili Cengiz Kaptanoğlu ile AKP Karaman Milletvekili Yüksel Çavuşoğlu karşı çıkıyor. Kaptanoğlu, "400 milyar dolarlık borç 800 milyar dolar olur" gerekçesiyle karşı çıkarken; AKP'li Çavuşoğlu "Onlar, zaten yiyeceklerini yiyorlar, götüreceklerini götürüyorlar" sözleriyle içindekini dışa vuruyor. Komisyondaki bazı milletvekillerinin tepkisi ve Başkan Kaptanoğlu'nun "basın burada" uyarısı üzerine Çavuşoğlu, lafı evirip-çeviriyor, salonda olmadıklarını zannettiği basın mensuplarından "söylediklerinin yazılmaması"nı istiyor.Kaptanoğlu ve Çavuşoğlu'nun ret oyu kullandığı önerge, diğer vekillerin oylarıyla kabul edilince Çavuşoğlu toplantıyı terk ediyor. Hatırlarsanız, AKP Tokat Milletvekili Resul Tosun da, 7 Aralık 2005'te, güya AB'ye şirin görünmek adına "askerin Ankara'dan çıkartılması" gerektiğini dile getirmişti. Bu olaylar, "münferit hezeyan"lar filan değil, bir zihniyet meselesidir.Türk askerine karşı ABD-AKP zihniyet benzeşmesine dikkat?Türk milletinin ve Türk devletinin geleceğini düşünen her vatan evladı, Süleymaniye'de "Türk askerinin başına çuval geçiren" işgalci Amerika veya AB zihniyeti ile, onun stratejik ortakçısı AKP'nin "Türk askerine bayramlık bir karavana daha fazla yemeği çok gören" zihniyeti arasındaki ilişkiyi, bağlantıyı, uyumu, benzeşmesi ve ortaklığı keşfetmek zorundadır. Böylesi ma'lul bir siyasi zihniyetin insafındaki Türk askerinin, Ortadoğu'da, KKTC'de, Kuzey Irak'ta, Musul'da-Kerkük'te Türk milletinin haklarının teminat altına alınmasında zorlanacağı aşikardır? AKP'nin bu vahim siyasi atraksiyonlarına şahit olunca; BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Geleceğimizin teminatı için devlet-millet sivil-asker bütünlüğünü sağlamamız şarttır. Güçlü aile, güçlü devlet ve güçlü ordudan mahrum olan bir millet, asla 'millet' olamaz; olsa olsa sürü olur, sürü olmaya mahkum olur" tespitleri ve bu bağlamdaki milli projelerinin kıymetini çok iyi anlamamız gerektiği kanaatindeyim? Görene? Köre ne?!