Yerel seçimler yaklaşırken iktidar partisine müracaat eden aday adaylarının sayısında bir patlama yaşanıyormuş, doğrudur. Aynı durumu Erzurum'da da müşahede ediyoruz; yerel tv, radyo ve gazetelerde reklamlarını yaptırabilmek için sıra bekleyen aday adayları oldukça fazla.
Her gün hemşehrilerimizin arasındayız ve nereye gitsek gündemin tek maddesi aday adayları... AKP'ye başvurunun bu kadar çok oluşuna ilginç yorumlar getiren, ciddi tahliller yapan irfan ehli insanlara rastlıyoruz. İşin bu tarafı şimdilik kalsın, yeri ve günü gelince elbette yazacağız.
Bana böyle bir teklif gelseydi, mesela en popüler il kabul edilen İstanbul'un belediye başkan adaylığı -aday adaylığı değil- teklif edilseydi hiç düşünmeden reddederdim, neden?
Çünkü AKP; ondört aylık icraatıyla, çıkardığı ve sümenaltı ettiği yasalarla çok net göstermiştir ki, bu milletin menfaati, yükselmesi ve yücelmesi için değil küresel ve global güçlerin menfaatleri için kurulmuştur.
"Irak saldısında, Türkiye bize yeterince destek olmadı" şeklinde sitem eden Amerikalı yetkililere cevap olarak; "Bizi konuşturmasınlar, gizli belgeleri açıklarsak kıyamet kopar" diyerek güya kahramanlığını arzeden Abdullah Gül, bu partide ikinci adamdır ve maalesef bu ülkenin dışişleri bu itirafına rağmen hala ona emanettir.
AKP'den İstanbul belediye başkan adaylığını kesinlikle kabul etmezdim çünkü; bu parti köylünün, çiftçinin, alınteriyle, helalinden kazanmak isteyen namuslu vatandaşın değil, bir avuç mutlu azınlığın, rantiyecilerin, medya patronlarının partisi olduğunu ispat etmiştir.
Çünkü bu partinin başında; "İktidar için gerekirse papaz cübbesi bile giyerim" diyen ve katıldığı bir mitingde "Dört hak dininin mensuplarını selamlıyorum" diyerek literatüre dört hak din kavramını sokan ve bir yıllık iktidarları süresince 21. bin kilise açmış olmakla övünen bir genel başkan vardır.
Müslüman Türk milletinin bu partiye kilitlenme sebebi olan, inanç hürriyeti, başörtüsü serbestiyeti, meslek lisesi mezunlarının puan mağduriyeti noktasında hiç bir adım atmamıştır, tıpkı çiftçinin elini, kolunu bağlayan kota problemine bir çözüm getiremediği gibi.
Çünkü bu parti; "Başlangıçta sayın başkan bize takiyye yapıyor zannetmiştik, bir yıllık icraatiyle gördük ki bize değil kendi tabanına takiyye yapıyormuş" diyen ve attığı her adımını alkışlayan boyalı basınının köşe yazarlarını, başyazarlarını haklı çıkarmıştır.
İktidar koltuğuna oturduğu günden itibaren yüzünü ABD'ye sırtını millete, yüzünü AB'ye sırtını millete, yüzünü IMF'ye sırtını millete dönmüş, küresel güçlerin çıkarlarını ve küstahça talimatlarını emir telakki etmiş, onların menfaatiyle milletin, ülkenin menfaati çakıştığı zaman ve zeminlerde milleti değil hep onları tercih etmiş, cami yapımına sınırlamalar, özel şartlar vazederken kilise ve havra için bütün yolları serbest kılmış, nüfus cüzdanlarından "Dini: İslam" hanesine bir kalem çekmiş bir partiden aday olmak için çok çok cesaretli(!), epeyce de vurdumduymaz olmak lazım diye düşünüyorum.
Reddediş gerekçelerimizin hepsi bu kadar değil elbette.
Not: Değerli kardeşlerim, Yüksel Durak ve İzzet Yaşar Beylerin acılarını paylaşıyor, sabr-ı cemil niyaz ediyor. A.K
Her gün hemşehrilerimizin arasındayız ve nereye gitsek gündemin tek maddesi aday adayları... AKP'ye başvurunun bu kadar çok oluşuna ilginç yorumlar getiren, ciddi tahliller yapan irfan ehli insanlara rastlıyoruz. İşin bu tarafı şimdilik kalsın, yeri ve günü gelince elbette yazacağız.
Bana böyle bir teklif gelseydi, mesela en popüler il kabul edilen İstanbul'un belediye başkan adaylığı -aday adaylığı değil- teklif edilseydi hiç düşünmeden reddederdim, neden?
Çünkü AKP; ondört aylık icraatıyla, çıkardığı ve sümenaltı ettiği yasalarla çok net göstermiştir ki, bu milletin menfaati, yükselmesi ve yücelmesi için değil küresel ve global güçlerin menfaatleri için kurulmuştur.
"Irak saldısında, Türkiye bize yeterince destek olmadı" şeklinde sitem eden Amerikalı yetkililere cevap olarak; "Bizi konuşturmasınlar, gizli belgeleri açıklarsak kıyamet kopar" diyerek güya kahramanlığını arzeden Abdullah Gül, bu partide ikinci adamdır ve maalesef bu ülkenin dışişleri bu itirafına rağmen hala ona emanettir.
AKP'den İstanbul belediye başkan adaylığını kesinlikle kabul etmezdim çünkü; bu parti köylünün, çiftçinin, alınteriyle, helalinden kazanmak isteyen namuslu vatandaşın değil, bir avuç mutlu azınlığın, rantiyecilerin, medya patronlarının partisi olduğunu ispat etmiştir.
Çünkü bu partinin başında; "İktidar için gerekirse papaz cübbesi bile giyerim" diyen ve katıldığı bir mitingde "Dört hak dininin mensuplarını selamlıyorum" diyerek literatüre dört hak din kavramını sokan ve bir yıllık iktidarları süresince 21. bin kilise açmış olmakla övünen bir genel başkan vardır.
Müslüman Türk milletinin bu partiye kilitlenme sebebi olan, inanç hürriyeti, başörtüsü serbestiyeti, meslek lisesi mezunlarının puan mağduriyeti noktasında hiç bir adım atmamıştır, tıpkı çiftçinin elini, kolunu bağlayan kota problemine bir çözüm getiremediği gibi.
Çünkü bu parti; "Başlangıçta sayın başkan bize takiyye yapıyor zannetmiştik, bir yıllık icraatiyle gördük ki bize değil kendi tabanına takiyye yapıyormuş" diyen ve attığı her adımını alkışlayan boyalı basınının köşe yazarlarını, başyazarlarını haklı çıkarmıştır.
İktidar koltuğuna oturduğu günden itibaren yüzünü ABD'ye sırtını millete, yüzünü AB'ye sırtını millete, yüzünü IMF'ye sırtını millete dönmüş, küresel güçlerin çıkarlarını ve küstahça talimatlarını emir telakki etmiş, onların menfaatiyle milletin, ülkenin menfaati çakıştığı zaman ve zeminlerde milleti değil hep onları tercih etmiş, cami yapımına sınırlamalar, özel şartlar vazederken kilise ve havra için bütün yolları serbest kılmış, nüfus cüzdanlarından "Dini: İslam" hanesine bir kalem çekmiş bir partiden aday olmak için çok çok cesaretli(!), epeyce de vurdumduymaz olmak lazım diye düşünüyorum.
Reddediş gerekçelerimizin hepsi bu kadar değil elbette.
Not: Değerli kardeşlerim, Yüksel Durak ve İzzet Yaşar Beylerin acılarını paylaşıyor, sabr-ı cemil niyaz ediyor. A.K
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024