Hakk'a vuslatı isteyen kul, ne hayrın getirdiği şımarıklığa uğrar, ne de belanın getirdiği ıstırap ile çürür
Şükür, Allahü Teala'yı tanımanın, O'nun nimetlerine teşekkür etmenin ifadesidir. Musibetlere sabır, nimetlere şükürle birleşince kulluk tamam olur.
Resulullah Efendimiz (sav): "Siz zikreden dil, şükreden kalbe sahip olunuz" (Taberani) buyurarak konunun ehemniyetine dikkat çekmiştir.Yine Resulullah (sav), "Zikrin efdali Tevhid, duanın en makbulü hamd etmektir" (Tirmizi) ve "Allah'tan afiyet isteyin. Zira yakîn hariç hiçkimseye afiyetten üstün birşey verilmemiştir" (İbn Mace, Nesai) buyurmuşladır.
"Eğer şükreder, iman ederseniz, Allah sizi niye azaba uğratsın" (Nisa, 147).Bu halin itikadımızdaki yeri, hayrın ve şerrin Allah'tan olduğuna inanılmasıdır. Hakk'a vuslatı isteyen kul, ne hayrın getirdiği şımarıklığa uğrar, ne de belanın getirdiği ıstırap ile çürür. Zira herşey Allah'tandır ve kul her dem imtihan halinde olduğunu bilirse, kazançlı çıkacaktır. Bu cümleden olarak nübüvvet ve risalet, Allah'a kul olmak maksadıyla insana sabrı ve şükrü birarada öğretir. Nitekim, Resuli Ekremin (sav) imanı esas alan fert ve toplum eğitiminde sabrı ve şükrü birarada görmek mümkündür.
Örnek insan tipi, bu iki ahlaki unsurun insandaki dengesiyle yakından ilgilidir. Bu mecradaki çizgidışılık, ifrat ve tefrit, "örnek insan"dan ziyade anormal tipler ortaya çıkarır. Ki, Peygamberimiz, bu itidal ölçüyü pekçok yerde ısrarla vurgulamıştır. Asrı Saadet bu örnek ve itidal nesille oluşturulmuştur.
Şükür, Allahü Teala'yı tanımanın, O'nun nimetlerine teşekkür etmenin ifadesidir. Musibetlere sabır, nimetlere şükürle birleşince kulluk tamam olur.
Resulullah Efendimiz (sav): "Siz zikreden dil, şükreden kalbe sahip olunuz" (Taberani) buyurarak konunun ehemniyetine dikkat çekmiştir.Yine Resulullah (sav), "Zikrin efdali Tevhid, duanın en makbulü hamd etmektir" (Tirmizi) ve "Allah'tan afiyet isteyin. Zira yakîn hariç hiçkimseye afiyetten üstün birşey verilmemiştir" (İbn Mace, Nesai) buyurmuşladır.
"Eğer şükreder, iman ederseniz, Allah sizi niye azaba uğratsın" (Nisa, 147).Bu halin itikadımızdaki yeri, hayrın ve şerrin Allah'tan olduğuna inanılmasıdır. Hakk'a vuslatı isteyen kul, ne hayrın getirdiği şımarıklığa uğrar, ne de belanın getirdiği ıstırap ile çürür. Zira herşey Allah'tandır ve kul her dem imtihan halinde olduğunu bilirse, kazançlı çıkacaktır. Bu cümleden olarak nübüvvet ve risalet, Allah'a kul olmak maksadıyla insana sabrı ve şükrü birarada öğretir. Nitekim, Resuli Ekremin (sav) imanı esas alan fert ve toplum eğitiminde sabrı ve şükrü birarada görmek mümkündür.
Örnek insan tipi, bu iki ahlaki unsurun insandaki dengesiyle yakından ilgilidir. Bu mecradaki çizgidışılık, ifrat ve tefrit, "örnek insan"dan ziyade anormal tipler ortaya çıkarır. Ki, Peygamberimiz, bu itidal ölçüyü pekçok yerde ısrarla vurgulamıştır. Asrı Saadet bu örnek ve itidal nesille oluşturulmuştur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.