Türkiye ve Suriye maruz kaldığı terör konusunda ortak bir kaderi paylaşmasına rağmen terörle mücadeleye farklı bir bakış açısına sahipler. Suriye yönetimi çıkan terör olaylarının arkasındaki batı iradesine karşı dik bir duruş sergilerken, bizim siyasilerimiz terörün batı destekçilerinden akıl almaya devam ediyor. Sadece akıl da almıyoruz tabii ki…
Kendi paramızı bir kenara koyduk elimizi açtık onlardan para dileniyoruz. Onlar da her para verişlerinde taviz isteklerini sıralayıp duruyorlar.
Kendi milli silah sanayimizi devre dışı bıraktık ya da geliştirmedik onların taka tukalarını alıyoruz. Doğal olarak onlar da bizi hep yarı yolda bırakıyor. Heronlar patır patır dökülüyor, F-16’lar ise düşmanı dost algılıyor.
Kendi milli istihbaratımızı devre dışı bıraktık, onlardan gelen istihbaratla hareket ediyoruz. Tabi, bunun neticesi olarak onlar da bize teröristi masum, masumu da terörist gösterir oldular. Dün bizler terörist avlarken, bugün bütün bu yanlışların neticesinde teröristler bizimkileri avlar pozisyona geldi.
Suriye yönetimi ise, her türlü dış desteği alarak Suriye’ye sızan teröristlere göz açtırmamaktadır, hala direnmektedir. Rusya ve Çin’in de desteğini almayı başaran Suriye, ABD ve yandaşlarının BOP kapsamındaki parçalama ve işgal senaryolarına fırsat vermemektedir. Bundan sonra da aynı mücadeleyi verebilir mi bilemeyiz ama Saddam’ın ve Kaddafi’nin yanlışlarından ders alır ve de ABD’nin karşısında blok olan küresel iradelerle ilişkilerini iyi tutarsa devam edebilir.
Türkiye’nin durumu ise çok daha vahimdir. Türkiye özellikle son zamanlarda ABD müttefikliği ve AB müzakereleri çerçevesinde büyük bir güvenlik zafiyetine uğramıştır.
Terörle mücadele terörle müzakereye dönüşmüş ve bu konudaki yol haritamız teröristlere yol gösteren Batılı iradelerin aklıyla şekillenmiştir. Son zamanlarda artan terör olayları Türkiye’nin durumunu ve gidişattaki yanlışlığı gözler önüne sermektedir.
Diyarbakır’ın Lice ilçesi kırsalında önce bir Uzman Çavuşumuz mayına basarak şehit olmuş, ardından da Lice İlçe Jandarma Komutanı bir Binbaşımız yine mayına basarak şehit olmuştur.
Hemen hemen her gün askerlerimiz, polislerimiz çatışmalarla şehit olmaktadır. Güneydoğuda sivil vatandaşlarımızın evlerine baskın düzenlenmekte ve kaçırılmaktadır.
İstihbarat birimlerince yapılan çalışmalarda teröristler gruplar halinde ülkemize sızdığı ortaya çıkmış ve rapor edilmiştir. Son olarak Hakkari kırsalına 5 grup terörist sızmış ve bunların büyük saldırılar planladıkları tespit edilmiştir. Gruplar az kişi de değil, 20-30 kişilik gruplar… Soru şu: Sütten ağzımız yandı da yoğurdu üfleyerek mi yiyoruz?
Yani Uludere’de kaçakçılık yapan vatandaşlarımızı ABD istihbaratıyla öldürdük de şimdi gerçekten terörist olanlara istihbaratımız olmasına rağmen dokunamıyor muyuz?
Terörle mücadeleden fazla anlamam ama şu kadarını bilmek hepimizin hakkı:
İstihbarat birimleri bu 20-30 kişilik terör gruplarının Hakkari’nin Uluyol mevkiinde, Kırıkdağ ve Kazan bölgesinde bulunduklarını bunların şehir merkezlerine yakın yerlerde mayınlı saldırılar yapacaklarını belirtiyorlar. Ayrıca Kuzey Irak’tan sızan teröristlerin Siirt, Şırnak, Bingöl, Van ve Bitlis kırsalına patlayıcı ve mühimmat taşıdıkları da biliniyor.
Bunların hepsi tamam da, bunları bildiğimiz halde neden müdahale etmiyoruz? Güvenlik güçlerine neden tam yetki vermiyoruz? Hatta durum bu kadar vahimken neden bazı bölgelerde olağanüstü hal ilan etmiyoruz? Çok ağır bir soru olacak ama yoksa evlatlarımızı komutanlarımızı göz göre göre şehit vermeye artık alıştık mı?
Esad yönetiminin dış kaynaklı terörle yaptığı mücadeleye “zulüm” diyeceğimize, bizi de sürekli vuran terörle ve de arkasındaki destekleyenlerle yani asıl zalimlerle gerçekten ciddi bir mücadele ortaya koymalıyız.
Kendi paramızı bir kenara koyduk elimizi açtık onlardan para dileniyoruz. Onlar da her para verişlerinde taviz isteklerini sıralayıp duruyorlar.
Kendi milli silah sanayimizi devre dışı bıraktık ya da geliştirmedik onların taka tukalarını alıyoruz. Doğal olarak onlar da bizi hep yarı yolda bırakıyor. Heronlar patır patır dökülüyor, F-16’lar ise düşmanı dost algılıyor.
Kendi milli istihbaratımızı devre dışı bıraktık, onlardan gelen istihbaratla hareket ediyoruz. Tabi, bunun neticesi olarak onlar da bize teröristi masum, masumu da terörist gösterir oldular. Dün bizler terörist avlarken, bugün bütün bu yanlışların neticesinde teröristler bizimkileri avlar pozisyona geldi.
Suriye yönetimi ise, her türlü dış desteği alarak Suriye’ye sızan teröristlere göz açtırmamaktadır, hala direnmektedir. Rusya ve Çin’in de desteğini almayı başaran Suriye, ABD ve yandaşlarının BOP kapsamındaki parçalama ve işgal senaryolarına fırsat vermemektedir. Bundan sonra da aynı mücadeleyi verebilir mi bilemeyiz ama Saddam’ın ve Kaddafi’nin yanlışlarından ders alır ve de ABD’nin karşısında blok olan küresel iradelerle ilişkilerini iyi tutarsa devam edebilir.
Türkiye’nin durumu ise çok daha vahimdir. Türkiye özellikle son zamanlarda ABD müttefikliği ve AB müzakereleri çerçevesinde büyük bir güvenlik zafiyetine uğramıştır.
Terörle mücadele terörle müzakereye dönüşmüş ve bu konudaki yol haritamız teröristlere yol gösteren Batılı iradelerin aklıyla şekillenmiştir. Son zamanlarda artan terör olayları Türkiye’nin durumunu ve gidişattaki yanlışlığı gözler önüne sermektedir.
Diyarbakır’ın Lice ilçesi kırsalında önce bir Uzman Çavuşumuz mayına basarak şehit olmuş, ardından da Lice İlçe Jandarma Komutanı bir Binbaşımız yine mayına basarak şehit olmuştur.
Hemen hemen her gün askerlerimiz, polislerimiz çatışmalarla şehit olmaktadır. Güneydoğuda sivil vatandaşlarımızın evlerine baskın düzenlenmekte ve kaçırılmaktadır.
İstihbarat birimlerince yapılan çalışmalarda teröristler gruplar halinde ülkemize sızdığı ortaya çıkmış ve rapor edilmiştir. Son olarak Hakkari kırsalına 5 grup terörist sızmış ve bunların büyük saldırılar planladıkları tespit edilmiştir. Gruplar az kişi de değil, 20-30 kişilik gruplar… Soru şu: Sütten ağzımız yandı da yoğurdu üfleyerek mi yiyoruz?
Yani Uludere’de kaçakçılık yapan vatandaşlarımızı ABD istihbaratıyla öldürdük de şimdi gerçekten terörist olanlara istihbaratımız olmasına rağmen dokunamıyor muyuz?
Terörle mücadeleden fazla anlamam ama şu kadarını bilmek hepimizin hakkı:
İstihbarat birimleri bu 20-30 kişilik terör gruplarının Hakkari’nin Uluyol mevkiinde, Kırıkdağ ve Kazan bölgesinde bulunduklarını bunların şehir merkezlerine yakın yerlerde mayınlı saldırılar yapacaklarını belirtiyorlar. Ayrıca Kuzey Irak’tan sızan teröristlerin Siirt, Şırnak, Bingöl, Van ve Bitlis kırsalına patlayıcı ve mühimmat taşıdıkları da biliniyor.
Bunların hepsi tamam da, bunları bildiğimiz halde neden müdahale etmiyoruz? Güvenlik güçlerine neden tam yetki vermiyoruz? Hatta durum bu kadar vahimken neden bazı bölgelerde olağanüstü hal ilan etmiyoruz? Çok ağır bir soru olacak ama yoksa evlatlarımızı komutanlarımızı göz göre göre şehit vermeye artık alıştık mı?
Esad yönetiminin dış kaynaklı terörle yaptığı mücadeleye “zulüm” diyeceğimize, bizi de sürekli vuran terörle ve de arkasındaki destekleyenlerle yani asıl zalimlerle gerçekten ciddi bir mücadele ortaya koymalıyız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025