Suriye'ye kara harekatı intihardır

Dış politikasını ABD'ye, iç politikasını AB'ye ve ekonomisini IMF'ye endeksleyen AKP'li Türkiye, uyguladığı dışa bağımlı ve gayri milli politikaların ağır faturalarını birçok kez ödedi ve ödemeye de devam ediyor.Şimdi de ABD'nin dayatmasıyla sonu Batılı yazarların dahi "ulusal intihar" olarak nitelendirdiği Suriye'ye kara harekatına hazırlanıyor.Dünkü yazımızda bunun Türkiye'yi Rusya'yla karşı karşıya getirecek büyük bir tehlike olduğunu belirtmiştik. Şimdi dilerseniz biraz daha detaylıca konuyu ele almaya çalışalım.Türkiye'nin Suriye'ye kara harekatı düzenlemesi ne tür sonuçlar doğurur:* Böyle bir harekatın Türkiye'nin milli çıkarlarına en ufak bir faydası yoktur.* Türkiye içindeki terör problemini çözmüş bir ülke değildir. İçeride her gün teröre bir çok asker, polis ve sivil kurbanlar veren Türkiye'nin enerjisini, bize en ufak bir menfaat sağlamayacak bir harekata yönlendirmesi yurt içindeki terörle mücadelede daha büyük zafiyetlere neden olacaktır.* Bugün Suriye'de BM tarafından da kabul edilen meşru bir devlet yapılanması mevcuttur. Beşar Esad halihazırda Suriye'nin devlet başkanıdır. Türkiye olarak kabul etsek de böyledir, kabul etmesek de böyledir. Dolayısıyla Türk askerinin Suriye'ye, Esad yönetiminin izni alınmadan sokulması uluslar arası hukuka göre suçtur. Bu tür hukuksuz adımlar, bugün soykırım iftiraları, Kıbrıs meselesi gibi en haklı davalarını bile savunamayan Türkiye'nin başını çok ağrıtacaktır.* Başta Rusya ve Çin olmak üzere, hatta ABD, İngiltere, Almanya gibi ülkeler de dahil, Esad'sız bir geçiş düşünmemektedir. Batılı ülkeler, her geçen gün biraz daha Rusya'nın tezine doğru gelmektedir. Rusya ise kararın Suriye halkının vermesini talep etmektedir ve seçenekler arasında Esad da olacaktır. Bunun anlamı çok kısa bir zaman sonra Esad'ın yeniden güçlenmesi ve toprak bütünlüğünü sağlamasıdır. Bu şartlar altında Türkiye'nin Esad yönetimine karşı olması değil, anlaşmaya yanaşması doğru olacaktır.* AKP hükümetinin yetkilileri, bu kara harekatının sınırımıza dayanan IŞİD terörünün ötelenmesi, daha ilerilere püskürtülmesi için harekatı planladıklarını söylüyorlar. Bu da tamamen yanlış bir savunmadır. Çünkü terör Suriye'de çıktı da yavaş yavaş sınırımıza dayanıp Türkiye'yi tehdit etmekte değildir. Terör, maalesef Türkiye üzerinden geçerek, sınırlarımızı da yolgeçen hanına çevirerek Suriye'ye girmiştir. Türkiye'nin yapması gereken Suriye'de IŞİD terörünü sınırımızdan ötelemek değil, Türkiye'nin geçiş güzergahı olmasını engellemektir.* Eğer gerçekten gaye IŞİD'le mücadele ise, bunu en iyi yapan 30 Eylül itibarıyla hava operasyonlarını başlatan ve hedefleri on ikiden vuran Rusya, terörü kara taarruzu ile silip süpüren Suriye ordusudur. Türkiye destek verecekse bunlara destek vermelidir. Esad yönetimini devirmek için silaha sarılmış olan Suriye'nin ılımlı ya da radikal fark etmez terör gruplarına destek kesilmelidir.* Rusya, meşru Suriye yönetiminin davetiyle, uluslar arası hukuka uygun olarak Suriye'de operasyon yapmaktadır ve Suriye yönetimine karşı silahlı olan her grubu terör kapsamında değerlendirmektedir. Eğer Türkiye hukuksuz bir şekilde, hem de Rusya'nın terörist kabul ettiği grupları koruma gayesiyle Suriye'ye girerse bu, Rusya ile büyük bir sıcak gerilimin oluşması demektir.* ABD, NATO ve AB ülkeleri Rusya ile bir çatışmadan her zaman kaçınmaktadırlar. Eğer böyle bir cesaretleri olsaydı, imajlarının sıfırla çarpıldığı Ukrayna krizinde bunu yaparlardı. ABD, Türkiye'yi kara harekatı bahanesiyle öyle bir tehlikenin içine atmaktadır ki, böyle bir tehlikeyi kendisi bile göze alamamaktadır.* Rusya ile karşı karşı gelmek ekonomik olarak da Türkiye'nin kaldırabileceği bir sorun değildir. Enerji ve hammadde ihtiyacımızın büyük bir bölümü Rusya'dan ithal edilmektedir. Sadece doğalgazda bile bir sorun yaşanması Türkiye'nin karanlığa gömülmesi için yeterlidir.* Durum buyken dünyanın en güçlü teknolojisine ve ordusuna sahip olan Rusya ile çatışma anlamında karşı karşıya gelmek Türkiye'yi tam anlamıyla savaş alanına çevirir, yerle bir eder. Ve böyle bir durumda ne NATO, ne ABD, ne de AB yanımızda olacaktır. Hatta oluşacak kurtlar sofrasında onlar da Türkiye'den pay kapmanın derdine düşeceklerdir.Bütün bu benzeri neticeleri düşündüğümüzde Suriye'ye kara harekatı Türkiye'nin intiharından başka bir şey değildir.Bu tür yanlış adımlara siyasilerimizin pervasızca, gözü kara bir şekilde meyletmesi, sahip oldukları taşeron zihniyet ve aldıkları okyanus ötesi icazeti sebebiyledir.Onlar bu zihniyetle Türkiye'yi aydınlık bir yarına taşımayı değil, kendilerine verilen Büyük İsrail misyonunu yerine getirme derdindedirler.O halde millet olarak acilen ayıkmalı, bizi bölgemizde ve dünyada güçlü bir ülke haline getirecek milli projeye ve kadroya sahip olan Prof. Dr. Haydar Baş'ı ve Bağımsız Türkiye Partisi'ni iktidara taşımalıyız.Zifiri karanlıktan çıkışın başka bir kapısı da yoktur.