Devletlerarası ilişkilerde, dış politikada, Müslüman ülkelerle aramızdaki meselelerde Atatürk'ün "yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesini şiar edinmek doğru uluslararası ilişkiler politikasının temeli olmalıdır. Hoca Atatürk Prof. Dr. Haydar Baş'ın her biri bir hazine değerindeki tavsiyelerini hayata geçirmek Türkiye Cumhuriyeti devletinin dış ilişkilerdeki sorunlarının da, Ortadoğu coğrafyasındaki bölgesel sorunların da, dünya barışının tesis edilmesinin de tek yoludur. Ne demişti Hoca Atatürk? Bizim dış politikada birlikte hareket edeceğimiz ülkeler, bizim üzerimizde hesabı olmayan ülkeler olmalıdır. Komşularımızla ilişkilerimiz mutlak surette barış esasına dayanmalıdır. Komşuları ile barışık olmayan bir devletin barış içinde varlığını devam ettirmesi mümkün olamaz. Komşular arasındaki sorunlar ise ikili görüşmelerle halledilmelidir. Üçüncü taraf olarak dâhil olacak devletler de ara bulucu, barışı ve istikrarı destekler bir tutum ile ancak süreçte yer alabilmeliler. Bu açıdan bakıldığında Ortadoğu coğrafyasında tarihsel birikimi, medeni vasıfları, öncü ve örnek lider ülke olması özellikleri ile bu barıştırıcı, birleştirici rol sadece Türkiye Cumhuriyetinin yerine getirebileceği bir misyondur.
Yaşadığımız gerçekler ise ne yazık ki bu düşüncelerle örtüşmemektedir. Bugün Müslümanlar açısından Bizans'ın yerini ABD almaktadır, NATO almaktadır, AB almaktadır, Rusya almaktadır, Almanya almaktadır, İngiltere, Fransa, İtalya, Çin hatta İsrail almaktadır. Müslüman ülkeler onları dinlemekte, halkı Müslüman olan ülkelerin Müslüman olduğunu iddia eden yöneticileri bu gibi devletlerin yönlendirmeleriyle iş başına gelip onların emirleriyle dış politikalarına şekil vermektedirler. Dost ve düşman tanımı da bu ülkelerin direktiflerine göre yapılmaktadır.
Hiçbir İslâm ülkesi yok ki bir başka İslâm ülkesi ile kavgalı olmasın. Bir Müslüman komşu ülke ile aralarında bir husumet, bitmeyen bir sürtüşme olmasın. Savaş halinde veya en ufak bir kıvılcımla savaşa girişecek durumda bir Müslüman ülke olmasın. İç savaş veya iç çekişmelerle uğraşmayan bir İslâm ülkesi görebiliyor musunuz? Müslüman olmayan bir ülkeyle savaş halinde olan bir Müslüman devlet var mı? Fitneyi yok etmek adına birbirine saldırmakla meşguller. Bunu da din adına yapmakla cihat ettiklerini zannediyorlar. Yaşamakta oldukları sıkıntıların esas sorumluları hakkında bir kelime edebilen var mı? Kendi aralarında organize olup vatan müdafaası yapan, haklarına sahip çıkmaya çalışan, gerçek manada cihat edenleri de düşmanlarının ağzı ile terörist ilan ediyorlar. Neden mi?
Bu ülkelerin yöneticilerine bakın anlarsınız. İş başına gelir gelmez hangi ülkeleri ziyaret edip teşekkür ediyorlar, bağlılıklarını bildiriyorlar? Hangi ülke liderlerinin ziyaretlerini bayram ilan ediyorlar? Hangi ülkelerin menfaatleri için üretilen projelerde olmayı görev addedip bu projelerde ortak olmayı meziyet kabul ediyorlar? Hangi uluslararası projede eş başkan olmaktan gurur duyuyor, hangi kuruluşların verdiği madalyaları, nişanları taşımaktan onur duyuyorlar? Sadece memleketlerinin uluslararası ticaretini o ülkelerle kurmakla kalmayıp, kişisel ticaretlerinde de hangi ülke veya uluslararası sermeye sahipleri ile ortaklıklar kuruyor, birlikte kâr amaçlı yatırımlar yapıyor, sermayelerini hangi ülkelerde muhafaza ediyorlar?
Kimliklerini inkâr eden, kendi tarihlerinden ve medeniyetlerinden kopan, inançlarıyla ters düşen, kurtuluşu düşmanlarıyla işbirliği yapmakta arayan, başı dara düştüğünde kendini koşa koşa düşmanın kucağına atan daha türlü türlü zilleti izzet sayan sözde Müslüman idareciler… Bütün bu olup bitenlere şahit olduğu halde, her türlü acı faturayı defalarca ödemeyi kuzu kuzu kabul eden gaflet içerisindeki Müslüman halklar… Aynı delikten iki defa değil yüzlerce defa aynı yılan tarafından sokulan sözde Müslümanlar… Düşmanlarının kulaklarına fısıldadığı sihirli sözlerle kardeşlerine namlu doğrultanlar.
Layık olduğumuz şekilde yönetilme kaderini yaşamaktayız elbette. Ne Gazi Mustafa Kemal'in ne de Haydar Hoca'nın kadrini bilemediğimiz sürece bu kaderi yaşamaya devam edeceğiz. Biz değişmedikçe, hakkımızdaki ilâhi takdir de değişmeyecek. Tez zamanda ayıkmamız ümidiyle…
- Kul, âşık, asker... / 18.04.2022
- ABD’nin ipiyle Çin kuyusuna inilmez - 2 / 03.11.2021
- ABD’nin ipiyle Çin kuyusuna inilmez - 1 / 02.11.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 5 / 08.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 4 / 07.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - 3 / 06.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi (2) / 05.08.2021
- Türklerin Müslüman oluşunda Ehl-i Beyt’in rolü ve önemi - I / 04.08.2021
- Dini ve milli duygularla dolu bir haftanın ardından - II / 28.07.2021