Zannederim Türkiye'de; "Asla demokrat değilim ve demokrasiden Türk Milletine bir çözüm çıkacağına inanmıyorum" diyen tek kalemim.
Savunmam değil de iddiamda da, çok kolay bir yol takip ediyorum: Müktesebatına ve tarih bilgilerine güvenen herkese; "Bana, dünyanın her hangi bir yerinde ve tarihin herhangi bir çağında, demokrasi ile kurulmuş bir devlet söyleyebilir misiniz?" diye soruyor ve "Ama ben bir çırpıda Balkanlar'da, Kafkasya'da, Asya'da ve Kuzey Afrika'da demokrasi söylemleriyle etnik parçalara ayrıştırılıp yutulan sayısız 'Ulus Devlet?Milli Devlet' sayabilirim" diyorum.
Aklına hürriyetini vermiş, dolayısıyla vicdanı hep teyakkuzda olan Türk bir okur?yazar olarak, "Devlet?i Ebed?Müddet" inancımla sistem diye dayatılan mevcut sistemsizliğe, meşrû zemin içerisinde muhalefet yaparım yani beğendiğime oy verir, beğenmediğime oy vermediğim gibi oy verilmesini de gücüm kadar engellemeye çalışırım!
Kerhen demokratlığım da ancak bu kadar!
ABD ve AB dikteleriyle, gece?yarıları "Torba Yasalar"la tanzim olunan İleri demokrat Yeni Türkiye 'deki Yeniden Osmanlıcılar'a, Osmanlı Devleti'nin kurucusu ve ad vereni Osman Gazi'nin oğlu Orhan Gazi'ye Vasiyeti vasıtasıyla sesleneceğim!
Ben; Türk'çe düşünüp Türkçe konuşuyorum. Bu yüzden Türk olmayanın beni anlayamamış olmasını anlarım.
Osman Gazi ise tamamen Osman'ca konuşuyor. Yeniden Osmanlıcı'ların, Osman Gazi'yi anlayamayacaklarına, ihtimal bile vermiyorum.
Aslında Osman Gazi'nin adının Ataman olduğunu, bazı kaynaklarda Otman diye geçtiğini, Haçlı kendi diliyle "Ottoman" dediği için Osman Gazi'den daha Osmancı olanlar tarafından, "Osman"a te'vil edildiğini de bilirim ama işitileceğini ama duyulmayacağını bildiğim için haykırmadan fısıldamış olayım!
Kaç?AK Saray'daki Meşrû Cumhurbaşkanı'm Uzun Adam'a, Çankaya Köşkü'ndeki Meşrû Başbakan'ım Kısa Adam'a; her bir maddesinin ayrı?ayrı altını kalın çizgilerle çizerek Ottoman/Otman/Osman Beğ Gâzi Rahmetli'nin dilinden sesleneceğim.
Çok incinecekler biliyorum!
İncinsinler!
Milleti ve kendilerine oy vermeyen milyonlarca, "Sistemsizlik Mağdurları"nı ve tabi beni incittiklerinin binde biri kadar da olsa incitmeyi istiyorum!
Onlar; biber gazıyla, tomalarla, panzerlerle, tazyikli foseptik sularıyla, coplarla fiziken incitirler, biz ise sözle ve İnşallah kalıcı olarak uyarırız, incinen olursa da incitmeyi deneriz!
Biliriz ki; kılıç yarası, kurşun yarası iyileşir ama dil yarası iflâh etmez!
Şer'en, "Kısas Hakkım"ı kullanıyorum ve ne bu dünyada, ne de ahirette hakkımı helal etmeyeceğimi haykırıyorum!
Buyurun!
Bakalım Ataman/Ottoman/Otman/Osman Gâzi Beğ; oğlu Orhan Gazi ve onun şahsında torunlarına, Osmanlılara ne vasiyetler etmiş:
"Ey oğul!
Her işten önce din işlerine dikkat et.
Zira farizaya (farzlara) dikkat, din ve devletin güçlenmesine sebeptir.
Din işlerini; dikkatli olmayan, itikadı bozuk ve doğru yoldan ayrılmaya yönelen, büyük günahlardan kaçınmayan, helâle?harâma dikkat etmeyen sefîhlere ve ayrıca tecrübesiz kişilere bırakma, devlet idaresinde bu gibi kişilere iş verme. Zira Yaratan'dan korkmayan, yaratılandan hiç korkmaz. Büyük günah işleyen ve bunu devam ettiren kimsede sadakat olmaz. Böyle kişilerin sadakati olsa ümmeti olduğu Peygamber?i Zişan'ın sadık tebligatı üzere hareket eder de şer'i şerifin dışına çıkmazdı.
Zulümden, bid'atten sakın.
Zulme ve bid'ate teşvik edenleri devletinden uzaklaştır. Çünkü böyleleri seni zevale uğratmış olurlar.
Daima cihad ile devletini genişletmeye çalış.
Çünkü uzun zaman sefer olunmazsa askerin secaâtine; reislerin ve kumandanların bilgi, tedbir ve malumatına ağırlık ve noksanlık gelir. Böyle sefer işlerini bilenler ölür gider de yerine tecrübesiz kimseler gelir, bu yüzden de birçok hatalar meydana gelir ki, bundan da devlet büyük zararlar görür.
Beytü'l?mali koru!
Devletin servetini çoğaltmaya çalış! Şer'i şerifin ölçüsüne göre sana ait olana kanaatle, ihtiyaçlarından ve gerekli olanlardan başka lüzumsuz yere telef etme, israftan kaçın. Askerinle, malınla gururlanma.
Zira onlar Allah yolunda cihad için milletin işlerinin yerli yerinde görülmesi ve cihana adalet ve fazileti yayman için vasıtadırlar.
Sadakatle Allah rızası için çalışan devlet erkanını koru.
Vefatlarından sonra böyle kimselerin çoluk?çocuğuna bak, ihtiyaçlarını karşıla...
Halkından hiç kimsenin malına tecavüz etme.
Hak edenlere yardım ile iltifat elini uzat, böylelerinin yakınlarını sıkıntıdan kurtar.
Askeri erkânı iyi koru...
Alimler, fazıllar, sanatkarlar, edipler; devletin bedeninin gücüdür.
Bunlara iltifat ve ikramda bulun. Bir kemal sahibi işitince onunla yakınlık kur, dirlikler ver ve ihsan eyle...
Hükümetinde ulema, fazıl kimseler, erbab?ı maarif çoğalsın, siyaset ve din işleri nizam bulsun...
Benden ibret al ki, bu diyarlara zayıf bir bey olarak gelip hak etmediğim halde bunca inayet?i celile?i Rabbaniye'ye mazhar oldum. Sen de benim yolumdan git ve bu Din?i Muhammedi'yi ve ashabını, başka sana tabi olanları koru.
Allah'ın (c.c) hakkını ve kulların hukukunu gözet...
Ve senden sonrakilere böyle nasihat etmekten geri durma.
Ve adalet ve insafa riayet ile zulmü kaldırmaya devam ile her bir işe teşebbüste Allah'ın yardımına güven.
Halkını düşman istilasından ve zulme uğratılmaktan koru...
Haksız yere hiç bir ferde layık olmayan muamelede bulunma...
Halkı taltif et, hepsinin rızasını kazan."
İşittiniz biliyorum, Allah aşkına duydunuz mu? Vallahi ben söylemiyorum; Otman/Osman Gâzi, tarihe böyle şerh düşmüş!
Elbette Osman Gâzi'nin sözü de ortanın, kim alınırsa onun üstüne kalır...
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm..
Selâm, sevgi, duâ...
Savunmam değil de iddiamda da, çok kolay bir yol takip ediyorum: Müktesebatına ve tarih bilgilerine güvenen herkese; "Bana, dünyanın her hangi bir yerinde ve tarihin herhangi bir çağında, demokrasi ile kurulmuş bir devlet söyleyebilir misiniz?" diye soruyor ve "Ama ben bir çırpıda Balkanlar'da, Kafkasya'da, Asya'da ve Kuzey Afrika'da demokrasi söylemleriyle etnik parçalara ayrıştırılıp yutulan sayısız 'Ulus Devlet?Milli Devlet' sayabilirim" diyorum.
Aklına hürriyetini vermiş, dolayısıyla vicdanı hep teyakkuzda olan Türk bir okur?yazar olarak, "Devlet?i Ebed?Müddet" inancımla sistem diye dayatılan mevcut sistemsizliğe, meşrû zemin içerisinde muhalefet yaparım yani beğendiğime oy verir, beğenmediğime oy vermediğim gibi oy verilmesini de gücüm kadar engellemeye çalışırım!
Kerhen demokratlığım da ancak bu kadar!
ABD ve AB dikteleriyle, gece?yarıları "Torba Yasalar"la tanzim olunan İleri demokrat Yeni Türkiye 'deki Yeniden Osmanlıcılar'a, Osmanlı Devleti'nin kurucusu ve ad vereni Osman Gazi'nin oğlu Orhan Gazi'ye Vasiyeti vasıtasıyla sesleneceğim!
Ben; Türk'çe düşünüp Türkçe konuşuyorum. Bu yüzden Türk olmayanın beni anlayamamış olmasını anlarım.
Osman Gazi ise tamamen Osman'ca konuşuyor. Yeniden Osmanlıcı'ların, Osman Gazi'yi anlayamayacaklarına, ihtimal bile vermiyorum.
Aslında Osman Gazi'nin adının Ataman olduğunu, bazı kaynaklarda Otman diye geçtiğini, Haçlı kendi diliyle "Ottoman" dediği için Osman Gazi'den daha Osmancı olanlar tarafından, "Osman"a te'vil edildiğini de bilirim ama işitileceğini ama duyulmayacağını bildiğim için haykırmadan fısıldamış olayım!
Kaç?AK Saray'daki Meşrû Cumhurbaşkanı'm Uzun Adam'a, Çankaya Köşkü'ndeki Meşrû Başbakan'ım Kısa Adam'a; her bir maddesinin ayrı?ayrı altını kalın çizgilerle çizerek Ottoman/Otman/Osman Beğ Gâzi Rahmetli'nin dilinden sesleneceğim.
Çok incinecekler biliyorum!
İncinsinler!
Milleti ve kendilerine oy vermeyen milyonlarca, "Sistemsizlik Mağdurları"nı ve tabi beni incittiklerinin binde biri kadar da olsa incitmeyi istiyorum!
Onlar; biber gazıyla, tomalarla, panzerlerle, tazyikli foseptik sularıyla, coplarla fiziken incitirler, biz ise sözle ve İnşallah kalıcı olarak uyarırız, incinen olursa da incitmeyi deneriz!
Biliriz ki; kılıç yarası, kurşun yarası iyileşir ama dil yarası iflâh etmez!
Şer'en, "Kısas Hakkım"ı kullanıyorum ve ne bu dünyada, ne de ahirette hakkımı helal etmeyeceğimi haykırıyorum!
Buyurun!
Bakalım Ataman/Ottoman/Otman/Osman Gâzi Beğ; oğlu Orhan Gazi ve onun şahsında torunlarına, Osmanlılara ne vasiyetler etmiş:
"Ey oğul!
Her işten önce din işlerine dikkat et.
Zira farizaya (farzlara) dikkat, din ve devletin güçlenmesine sebeptir.
Din işlerini; dikkatli olmayan, itikadı bozuk ve doğru yoldan ayrılmaya yönelen, büyük günahlardan kaçınmayan, helâle?harâma dikkat etmeyen sefîhlere ve ayrıca tecrübesiz kişilere bırakma, devlet idaresinde bu gibi kişilere iş verme. Zira Yaratan'dan korkmayan, yaratılandan hiç korkmaz. Büyük günah işleyen ve bunu devam ettiren kimsede sadakat olmaz. Böyle kişilerin sadakati olsa ümmeti olduğu Peygamber?i Zişan'ın sadık tebligatı üzere hareket eder de şer'i şerifin dışına çıkmazdı.
Zulümden, bid'atten sakın.
Zulme ve bid'ate teşvik edenleri devletinden uzaklaştır. Çünkü böyleleri seni zevale uğratmış olurlar.
Daima cihad ile devletini genişletmeye çalış.
Çünkü uzun zaman sefer olunmazsa askerin secaâtine; reislerin ve kumandanların bilgi, tedbir ve malumatına ağırlık ve noksanlık gelir. Böyle sefer işlerini bilenler ölür gider de yerine tecrübesiz kimseler gelir, bu yüzden de birçok hatalar meydana gelir ki, bundan da devlet büyük zararlar görür.
Beytü'l?mali koru!
Devletin servetini çoğaltmaya çalış! Şer'i şerifin ölçüsüne göre sana ait olana kanaatle, ihtiyaçlarından ve gerekli olanlardan başka lüzumsuz yere telef etme, israftan kaçın. Askerinle, malınla gururlanma.
Zira onlar Allah yolunda cihad için milletin işlerinin yerli yerinde görülmesi ve cihana adalet ve fazileti yayman için vasıtadırlar.
Sadakatle Allah rızası için çalışan devlet erkanını koru.
Vefatlarından sonra böyle kimselerin çoluk?çocuğuna bak, ihtiyaçlarını karşıla...
Halkından hiç kimsenin malına tecavüz etme.
Hak edenlere yardım ile iltifat elini uzat, böylelerinin yakınlarını sıkıntıdan kurtar.
Askeri erkânı iyi koru...
Alimler, fazıllar, sanatkarlar, edipler; devletin bedeninin gücüdür.
Bunlara iltifat ve ikramda bulun. Bir kemal sahibi işitince onunla yakınlık kur, dirlikler ver ve ihsan eyle...
Hükümetinde ulema, fazıl kimseler, erbab?ı maarif çoğalsın, siyaset ve din işleri nizam bulsun...
Benden ibret al ki, bu diyarlara zayıf bir bey olarak gelip hak etmediğim halde bunca inayet?i celile?i Rabbaniye'ye mazhar oldum. Sen de benim yolumdan git ve bu Din?i Muhammedi'yi ve ashabını, başka sana tabi olanları koru.
Allah'ın (c.c) hakkını ve kulların hukukunu gözet...
Ve senden sonrakilere böyle nasihat etmekten geri durma.
Ve adalet ve insafa riayet ile zulmü kaldırmaya devam ile her bir işe teşebbüste Allah'ın yardımına güven.
Halkını düşman istilasından ve zulme uğratılmaktan koru...
Haksız yere hiç bir ferde layık olmayan muamelede bulunma...
Halkı taltif et, hepsinin rızasını kazan."
İşittiniz biliyorum, Allah aşkına duydunuz mu? Vallahi ben söylemiyorum; Otman/Osman Gâzi, tarihe böyle şerh düşmüş!
Elbette Osman Gâzi'nin sözü de ortanın, kim alınırsa onun üstüne kalır...
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm..
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017