Son günlerde en çok tartışılan konulardan biri Cumhuriyet gazetesinin ortaya attığı seçim yaklaştığı için Diyanet'in müftülerle düzenlediği toplantıda, "Sahaya inin, çalışın" mesajı verildiği iddiası oldu.
Diyanet bu iddiayı yalanlama telaşına düştü.
Ortaya atılan bu iddialar doğru mudur, bilmem. Ancak kesin olarak bildiğim bir Türkiye gerçeği var, seçimler yaklaştıkça din üzerinden, İslam üzerinden tartışmalar artarak devam edecek.
Bunun ilk örnekleri görülmeye başlandı bile.
Bir şarkıcının imam hatip liselerine yönelik söylediği sözlerden tutun, din adına ahkâm kesen bazı medyatik tiplerin şarkı sözleri üzerinden insanları küfürle itham etmesine, bazılarının da namaz kılmayanların önce dövülüp sonra öldürülebileceğini ifade etmesine kadar son günlerde öyle açıklamalar duyuldu ki seçime daha da yaklaştığımızda ister istemez hangi tartışmaların şahidi olacağımızı düşünerek endişelenmeye başladım.
Bu tartışmaların seçimle ne alakası mı var, hemen izah edeyim.
Efendim 20 yıldır Türkiye'yi yöneten AKP iktidarının ülkeyi getirdiği vahim durum hepimizin malumu.
Sorun çok, çözüm ise yok.
Ama hepsinden daha kötüsü ise Franz Kafka'nın "Olmamasına razıyım. Oluyormuş gibi olmasın yeter" dediği gibi ülkeyi yönetenlerin var olan sorunlar sanki yokmuş gibi, varlığını inkâr edemedikleri sorunları ise çözecekmiş gibi yapmaları…
Türkiye'de genellikle tutan bu ucuz numaraların, artık bıçağın kemiğine dayandığı ve tepesinin tasının da atmak için geri saydığı seçmen nezdinde etkili olamama ihtimaline karşı iktidardaki 'muhafaza-KÂR' politikacılar için B formülü din üzerinden çıkarılan tartışmalar olmuştur hep.
İşte seçim sathı mailinde düğmesine basılan imam hatipler, küfürle itham etmeler ve namaz tartışmaları, iktidar partisinin eksiklerinin, yaptığı yanlışların unutturulmasına, gündemden düşmesine ve çözümsüz bıraktığı sorunların üzerini örtmeye hizmet ediyor.
Bundan dolayıdır ki böyle tartışmalar baş gösterdiğinde iktidar cenahından üst düzey isimler pehlivan kesilip, olayın üzerine gidiyorlar ve tartışmaları daha da büyütmek için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.
Ancak din üzerinden çıkarılan bu tartışmaların iktidardaki 'muhafaza-KÂR' politikacılara faydası bununla da sınırlı kalmıyor.
Maalesef her zaman aynı tuzağa düşmekten bıkmayan sol görüşlü cephe yine bu tuzağa düşüyor ve yanlışı yapanı eleştirirken, dozu fazla kaçırıp, dinle kavgaya tutuşarak iktidarın ekmeğine yağ sürüyor.
Bu bağlamda muhalefet partileri seçimler yaklaştıkça daha da artacak bu suni tartışmaların yönlendirmesine kapılmadan, milletin inancıyla kavgaya tutuşmadan doğru ve etkin siyaset yapmaları gerekiyor.
Yoksa bir daha asla ele geçmeyecek uygun şartlar iktidardaki 'muhafaza-KÂR' politikacıların hanesine kâr olarak yazılacak.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024