Yıllarca popülist politikalarla ve faydasız polemiklerle siyasete çöreklenip milletin sırtından rant devşirenlerin ülkeyi getirdikleri noktayı artık görmezlikten gelmek basit bir körlük sayılamaz. İster ekonomik, ister sosyal, ister siyasal, ister kültürel, ister ahlaki, ister hukuki... hangi açıdan bakılırsa bakılsın ülke, her alanda iflasla cebelleşmekte, millet "kum torbalarını yumruklayarak" stres atmaktadır.
Asıl mesele adam kıtlığı
Bu bağlamda maalesef Türkiye'mizin asıl meselesi "adam kıtlığı"dır. Elinizi vicdanınıza koyun ve kendi kendinize samimiyetle cevap verin; Prof. Dr. Haydar Baş Bey'den gayri Türk milletinin yükselmesi ve yeniden şahlanması için somut projeleri, milli ideali, milli duruşu, bağımsızlık karakteri, geleceğe dönük umut ve ufku olan olan bir adam görebiliyor musunuz? Kuvay-ı Milliye kadrosu olarak ülkeyi adım adım geziyoruz, aynı soruyu soruyoruz. Herkesin cevabı sizinkinin aynı; Hayır, Haydar Baş Beyden başka bu ülke için milli bir ideali, milli duruşu ve yerli kalkınma projeleri olan hiç kimse yok.
Hepsi aynı tavanın balığı
İster eskici, ister yenilikçi fark etmez; politikacılarımızın kimisi boynundan, kimisi göbeğinden, kimisi de gönlünden Batı'ya tasmalı. Hepsi aynı tavanın balıkları bunlar. Bazısı AB'yle, bazısı ABD'yle, bazıları bir başka global lobiyle bağlantılı. Demokrasi adına, siyaset adına önce bu "global kalbur"dan geçip milletin önüne düşüveriyorlar. Toplum da güya bunları kendisinin seçtiğini zannediyor. Halbuki asıl eleme ve seçim bu "global kalbur"la yapılıyor.
Ancak Türkiye'nin yaşadığı iflas, hortum ve bağırsak temizliği süreci, önümüzdeki günlerin siyasetini çok daha farklı noktalara taşımaya gebe bırakmıştır. Dolayısıyla önce global kalburdan geçenlerin, önce global lobilerin icazetini alarak şerefli olduklarını zannedenlerin işleri eskisi kadar kolay olmayacaktır. Zira milletin canı boğazına dayanmıştır. Herşeyden önemlisi millet, ne çektiyse bu global lobilerin oyunlarından ve onların kalburundan geçtikten sonra sandıktan çıkan kimi yerli piyonlarından çektiğini çok iyi bilmektedir. Yani ülkede yaşanan kıtlığın hem adam kıtlığı, hem de milli politikaların kıtlığından kaynaklandığı somutlaşmıştır. Bu bakımdan günümüzde dışarıdan şişirilen kimi "plastik politikacılar"ın da ülkeye bir fayda getirmeyecekleri, bilakis "son vuruş" için kulanılan "son piyonlar" oldukları kanaatı toplumda dalga dalga yayılmaktadır.
Uçurumda konuşlananlar
Plastik politikacıların daha çok nerelerde konuşlandığını biliyor musunuz?
Devlet ve millet arasında açılan uçuruma konuşlananlar, yıllardan beri ne devletin ne de milletin hayrına maalesef bir hizmet ortaya koymamışlar. Yoksa her bakımdan kaynakları zengin olan bu ülke, bu derece iflas ve dağılmışlığın eşiğine gelir miydi? Haydar Baş Bey, faydasız ve suni polemiklerle ülkede uzun zamandan beri devlet ve milletin arasının açılmasının nelere mal olduğunu anlattı Kuvay- Milliye turlarında. Şunun altını çizdi; Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş yıllarında "Saltanat'tan Cumhuriyet'e geçiş"teki "rejim intibakından doğan doğal sıkıntı"nın yıllarca din-cumhuriyet, dindar-devlet çatışması şeklinde temcit pilavına çevrildi. Yıllarca mütedeyyin halkın en demokratik hakları bile bu polemikler ve karşı ataklarla kısıtlanarak, sadece milletin devletinden soğutulması değil, aynı zamanda devletin dayandığı asıl güçten kopartılarak zayıflatılması projesi uygulandı.
Zaafiyet ve zavallılar
Bugün Batı'nın veya AB'nin insan hakları mavallarına can simidi gibi sarılan, çoğulculuk kandırmacalarıyla dinsel ve etnik ayrışmaya teşne olan yerli ve yabancı zavallılar, cüretlerini işte bu içteki zaafiyetten almaktadırlar.
Karnı tok vatanperverler
Ama dünün suni çekişmelerine karnı tok olanların bugün de AB ve diğer lobilerin hak ve hürriyet mavallarına karnı toktur. Zira onların imanları da, idealleri de, sevdaları da, umutları da, projeleri de yerlidir, millidir. İthal mavallara karşı karnın tok olması için "Ben devletim, ben milletim, ben işçiyim, ben çiftçiyim, askerim, ben polisim" şuurunda bir şahsiyet lazım gelir. İşte bu karakter Haşdar Baş Beyin taşıdığı, yaşadığı, anlattığı karakterdir.
Bu karakter, Kuvay-ı Milliye ruhunun kendisidir. Mandacılığın önündeki tek engel de bu karakterdir. Bu ruh, hem ekonomik, hem siyasal, hem sosyal, hem kültürel... vs tüm alanlarımıza hala sızmak isteyen yerli/yabancı tüm ayrılıkçı piyonlar için tam bir turnusoldur.
Bu karakterde vatan, millet, devlet, din, bayrak, sancak... vs tüm değerler bir bütündür. Bunların birbirinden ayrı düşünülmesi, parçalanması milletin parçalanmasıdır. Bunların dağılması devletin dağılmasıdır.
Asıl ihanet, hangi konumda olursak olalım bu bütünlüğün parçalanmasındaki tehlikeyi görmeden ister devlet, ister millet, ister bir başka hesap adına iş görmektir. Tüm global güçlerin üzerimize çullanmak için "an" bekledikleri bir süreçte böyle bir yanlışa düşmemek veya alet olmamak en öncelikli vatan borcu olsa gerektir.
Asıl mesele adam kıtlığı
Bu bağlamda maalesef Türkiye'mizin asıl meselesi "adam kıtlığı"dır. Elinizi vicdanınıza koyun ve kendi kendinize samimiyetle cevap verin; Prof. Dr. Haydar Baş Bey'den gayri Türk milletinin yükselmesi ve yeniden şahlanması için somut projeleri, milli ideali, milli duruşu, bağımsızlık karakteri, geleceğe dönük umut ve ufku olan olan bir adam görebiliyor musunuz? Kuvay-ı Milliye kadrosu olarak ülkeyi adım adım geziyoruz, aynı soruyu soruyoruz. Herkesin cevabı sizinkinin aynı; Hayır, Haydar Baş Beyden başka bu ülke için milli bir ideali, milli duruşu ve yerli kalkınma projeleri olan hiç kimse yok.
Hepsi aynı tavanın balığı
İster eskici, ister yenilikçi fark etmez; politikacılarımızın kimisi boynundan, kimisi göbeğinden, kimisi de gönlünden Batı'ya tasmalı. Hepsi aynı tavanın balıkları bunlar. Bazısı AB'yle, bazısı ABD'yle, bazıları bir başka global lobiyle bağlantılı. Demokrasi adına, siyaset adına önce bu "global kalbur"dan geçip milletin önüne düşüveriyorlar. Toplum da güya bunları kendisinin seçtiğini zannediyor. Halbuki asıl eleme ve seçim bu "global kalbur"la yapılıyor.
Ancak Türkiye'nin yaşadığı iflas, hortum ve bağırsak temizliği süreci, önümüzdeki günlerin siyasetini çok daha farklı noktalara taşımaya gebe bırakmıştır. Dolayısıyla önce global kalburdan geçenlerin, önce global lobilerin icazetini alarak şerefli olduklarını zannedenlerin işleri eskisi kadar kolay olmayacaktır. Zira milletin canı boğazına dayanmıştır. Herşeyden önemlisi millet, ne çektiyse bu global lobilerin oyunlarından ve onların kalburundan geçtikten sonra sandıktan çıkan kimi yerli piyonlarından çektiğini çok iyi bilmektedir. Yani ülkede yaşanan kıtlığın hem adam kıtlığı, hem de milli politikaların kıtlığından kaynaklandığı somutlaşmıştır. Bu bakımdan günümüzde dışarıdan şişirilen kimi "plastik politikacılar"ın da ülkeye bir fayda getirmeyecekleri, bilakis "son vuruş" için kulanılan "son piyonlar" oldukları kanaatı toplumda dalga dalga yayılmaktadır.
Uçurumda konuşlananlar
Plastik politikacıların daha çok nerelerde konuşlandığını biliyor musunuz?
Devlet ve millet arasında açılan uçuruma konuşlananlar, yıllardan beri ne devletin ne de milletin hayrına maalesef bir hizmet ortaya koymamışlar. Yoksa her bakımdan kaynakları zengin olan bu ülke, bu derece iflas ve dağılmışlığın eşiğine gelir miydi? Haydar Baş Bey, faydasız ve suni polemiklerle ülkede uzun zamandan beri devlet ve milletin arasının açılmasının nelere mal olduğunu anlattı Kuvay- Milliye turlarında. Şunun altını çizdi; Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş yıllarında "Saltanat'tan Cumhuriyet'e geçiş"teki "rejim intibakından doğan doğal sıkıntı"nın yıllarca din-cumhuriyet, dindar-devlet çatışması şeklinde temcit pilavına çevrildi. Yıllarca mütedeyyin halkın en demokratik hakları bile bu polemikler ve karşı ataklarla kısıtlanarak, sadece milletin devletinden soğutulması değil, aynı zamanda devletin dayandığı asıl güçten kopartılarak zayıflatılması projesi uygulandı.
Zaafiyet ve zavallılar
Bugün Batı'nın veya AB'nin insan hakları mavallarına can simidi gibi sarılan, çoğulculuk kandırmacalarıyla dinsel ve etnik ayrışmaya teşne olan yerli ve yabancı zavallılar, cüretlerini işte bu içteki zaafiyetten almaktadırlar.
Karnı tok vatanperverler
Ama dünün suni çekişmelerine karnı tok olanların bugün de AB ve diğer lobilerin hak ve hürriyet mavallarına karnı toktur. Zira onların imanları da, idealleri de, sevdaları da, umutları da, projeleri de yerlidir, millidir. İthal mavallara karşı karnın tok olması için "Ben devletim, ben milletim, ben işçiyim, ben çiftçiyim, askerim, ben polisim" şuurunda bir şahsiyet lazım gelir. İşte bu karakter Haşdar Baş Beyin taşıdığı, yaşadığı, anlattığı karakterdir.
Bu karakter, Kuvay-ı Milliye ruhunun kendisidir. Mandacılığın önündeki tek engel de bu karakterdir. Bu ruh, hem ekonomik, hem siyasal, hem sosyal, hem kültürel... vs tüm alanlarımıza hala sızmak isteyen yerli/yabancı tüm ayrılıkçı piyonlar için tam bir turnusoldur.
Bu karakterde vatan, millet, devlet, din, bayrak, sancak... vs tüm değerler bir bütündür. Bunların birbirinden ayrı düşünülmesi, parçalanması milletin parçalanmasıdır. Bunların dağılması devletin dağılmasıdır.
Asıl ihanet, hangi konumda olursak olalım bu bütünlüğün parçalanmasındaki tehlikeyi görmeden ister devlet, ister millet, ister bir başka hesap adına iş görmektir. Tüm global güçlerin üzerimize çullanmak için "an" bekledikleri bir süreçte böyle bir yanlışa düşmemek veya alet olmamak en öncelikli vatan borcu olsa gerektir.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019