Merhaba dostlar,
Kurumlar, erozyona uğratıldı, yargının kararları tartışılır duruma getirildi, eğitim maalesef çocuklarımızı geleceğe hazırlamak yerine geçmişin muhasebesini ve hesaplaşmalarını müfredat haline getirdi ve ısrarla kavga ve ayrışma üzerine bir sistem bina ediliyor.
Aile yapımız güya İslami inanışlara göre yapılandırılma adına adeta Türk aile yapısından Protestan, materyalist, maneviyat düşmanı (vicdani muhakemeden yoksun) vahşi kapitalizmin kucağına terkedildi!
Sokaklar ne yapacağı belli olmayan her sınıftan zengin, fakir, Müslüman ve her dine mensup olduğunu iddia eden ancak insanımıza güven vermeyen ve kimseye güvenmeyen yalnız, çaresiz ve umutsuz insanlarla dolup taşıyor!
Bir gurup insan herhangi bir gelişmeye deliler gibi sevinirken, başka bir gurup adeta savaş kaybetmiş gibi üzülüyor, kahroluyor, keşke onlar kazanmasaydı diyecek noktada duruyor, bu bölücü düşüncelerini açıkça ifade etmekte bir sakınca görmüyor!
Ekonomik perişanlığımız adeta insanımızı açlığa, yokluğa mahkûm etmiş, sefillik adeta kader haline getirilmiş vaziyette.
Öyleyse -ki aynen öyle- milli politikaların terk edilmiş olmasının doğal sonucu maalesef milli devlet yapısını örselemiş, yok olma noktasına getirmiştir!
Bir gurubun veya bir düşüncenin hâkim olduğu sistemlerin milli devlet olmakla hiç bir alakası kalmaz. Bu tip yönetimlere hanedanlık, krallık ya da aşiret yönetimi denir. Bu yönetimlerin en önemli özelliği, başka bir görüşe, fikre ve yaşam tarzına asla müsaade etmezler, edemezler. Eğer müsaade ederlerse kendilerini inkâr etmiş olurlar ve taraftarları idarecilerini ihanetle yargılarlar yani o makamlarda duramazlar.
Son söz, milli politikaların terk edildiği ortam ve devlet idarelerinde her gurup veya siyasi parti diğerini yok etmek ve etkisiz hale getirmek için ölümüne saldırmak zorundadır. Millete vatandaşa ve devlet kurumlarına hâkim olabilmek için diğer görüşü yok etmek zorundadır. Her gurup diğerini inkâr için elinden geleni ölçüsüzce yapmak zorundadır. Makamını korumak ve görüşünü hâkim kılmak için bu şarttır (ya bendensin ya düşman) bu sapkın felsefe bunu gerektirir.
Bu düşünce Türkiye Cumhuriyeti'nin yıkılması ile ancak nihai emeline ulaşabilir.
Sürece iyi bakın lütfen… Türkiye Cumhuriyeti bu gidişle 20 yıl daha ayakta kalabilir mi?
Söz benim, karar sizin.
Milli kimliğimiz yok ediliyor, ya sahip çıkacağız ya da yok olup gideceğiz. Birlik, beraberlik, partizanlıkla asla mümkün değildir.
Müslüman kardeşlerim, demokratik hukuk devletine değer veren kardeşlerim, bu vatan Müslüman Türk'ün son vatanıdır. Bir guruba, bir aileye, bir partiye peşkeş çekmeyelim!
Yıkalım mı bu devleti yoksa sahip mi çıkalım… Sizin elinizde her şey.
- İsrail'i dinleyin! / 05.08.2024
- Kontrol kayboldu mu? / 23.07.2024
- Tasarruf etmek zaruret midir? / 17.05.2024
- 31 Mart ne anlama geliyor? / 03.04.2024
- Beka meselesi / 06.03.2024
- Angara gerçeği! / 14.02.2024
- Beka meselesi! / 10.02.2024
- Bugünler de geçecek! / 07.02.2024
- Nereye gidiyoruz? / 27.01.2024