Fanilik kanunu, sadece insanlar için değil, devletler için de geçerlidir. İbn Haldun, asırlar önce bu gerçeği şöyle dile getirir: "Devletler de insanlar gibi doğar, büyür ve ölürler". Gerçekten tarih, bugüne kadar İbn Haldun'un dediği gibi seyretmiştir. Zayıf devletler güçlenmiş, güçlü devletler zayıflamış, bir zaman sonra yok olup gitmişlerdir. Alnold Tonybee de, dünya tarihini, çeşitli medeniyetlerin yükselişi ve çöküşü olarak tarif ediyor. Paul Kennedy, "Büyük Güçlerin Yükselişi ve Çöküşü" tezinde ABD'nin de kesinlikle tarihsel emsallerini izleyeceğini, diğer hegemonik güçler gibi çökeceğini kaydediyor. ABD'li düşünürler, Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla ABD'nin de bu sürece girdiğini söylemekten çekinmiyorlar.
Böyle bir gerçekle karşı karşıya olan ABD ne yapacaktır? Elbette ömrünü uzatmanın yollarını arayacaktır. İşte ABD, aç-biilaç bulunan Afganistan halkına bunun için saldırıyor. Başka ülkeler savaştan fakirleşirken, kendisi zenginleşen ABD'nin, ömrünü uzatmak için savaşı tercih etmesine şaşmamak gerekir. Atalarının en büyük zevki, Kızılderililer'in kafa tasında şarap içmek olan insanlardan, bundan başkası beklenir mi? Peki, bu hareket ABD'nin ömrünü uzatacak mı? Kesinlikle hayır, tam aksine, çöküşünü hızlandıracaktır. Bizim inancımız budur.
Öyle inanıyorum ki, dünyada ABD'nin Afganistan'a terör sebebiyle saldırdığına inanan insan sayısı çok azdır. ABD halkından inananlar olabilir. Ünlü gazeteci Carl Bernstein'in dediği gibi "Amerikan halkı, ayrıntılar denizinde boğulan, aptal kültürüne sahip 'Talk Show' halkıdır." Onlar, böyle yalanlara çok inandılar, buna da inanırlar. Ama ABD'li düşünürler, artık bu yalanlara inanmıyorlar. İşte strateji uzmanı Noam Chomsky'nin söyledikleri: "Eğer teröristlere yataklık etmek bombardımanı gerektiren bir suç ise, o zaman Afganistan'dan önce Amerika'nın bombalanması gerekir". Gerçekten de öyle. Amerika, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana dünyanın her yerinde, terör örgütleri kurmuş ve onları çıkarları doğrultusunda kullanmıştır.
Öyleyse Amerika, Afganistan'ı niçin bombalıyor? Onu da yine ABD'li stratejit Marshall Smith'ten dinleyelim: "Afgan terörizmiyle savaş aldatmacadır, hiledir. Bu savaşın asıl sebebi Hazar Denizi'nin altında 20 yıl önce bulunmasına rağmen, üzerine şantiye kurulup musluğa bağlanmamış dev petrol yataklarıdır". Sovyetler Birliği 1978'de bu sebeple Afganistan'a saldırdı. Amerika, bu sebeple Usame bin Laden'i destekledi ve Sovyetler Birliği'nin hesabını bozdu. Geçmişte, bu sebeple Britanya İmparatorluğu ile Çarlık Rusya mücadele etti. Demek ki, terör bahane. Bütün oyunlar, 20. yüzyılda olduğu gibi, yine petrol üzerine oynanıyor.
ABD, dünya liderliğine devam ettirmek ve ömrünü uzatmak için, enerji kaynaklarına sahip olmayı tek çıkar yol olarak görüyor. Onun için Ortadoğu, Orta Asya ve Kafkasya petrollerini kontrol altına almak istiyor. Bu strateji, ABD'nin üzerinde çok yönlü çalıştığı bir stratejidir. Türkiye'nin yıllarca başını ağrıtan PKK da, bu stratejinin bir parçasıdır.
Bilindiği gibi, 20. yüzyıl siyasetini, petrol kaynaklarına sahip olma savaşları şekillenmiştir. Bundan dolayı 20. yüzyıla "petrol asrı" denilmiştir. ABD ve Afganistan savaşı, asrın ilk savaşı olarak adlandırılmıştır. Asrın ilk savaşının temelinde de yine petrolün olması, yine Müslüman kanının, petrolün karasına karışması çok manidardır. Ama ne olursa olsun ABD, fanilik kanununu değiştiremeyecek, zulümle abat olanların, kahrıyla berbat olduğuna tarih bir kere daha şahit olacaktır.
Böyle bir gerçekle karşı karşıya olan ABD ne yapacaktır? Elbette ömrünü uzatmanın yollarını arayacaktır. İşte ABD, aç-biilaç bulunan Afganistan halkına bunun için saldırıyor. Başka ülkeler savaştan fakirleşirken, kendisi zenginleşen ABD'nin, ömrünü uzatmak için savaşı tercih etmesine şaşmamak gerekir. Atalarının en büyük zevki, Kızılderililer'in kafa tasında şarap içmek olan insanlardan, bundan başkası beklenir mi? Peki, bu hareket ABD'nin ömrünü uzatacak mı? Kesinlikle hayır, tam aksine, çöküşünü hızlandıracaktır. Bizim inancımız budur.
Öyle inanıyorum ki, dünyada ABD'nin Afganistan'a terör sebebiyle saldırdığına inanan insan sayısı çok azdır. ABD halkından inananlar olabilir. Ünlü gazeteci Carl Bernstein'in dediği gibi "Amerikan halkı, ayrıntılar denizinde boğulan, aptal kültürüne sahip 'Talk Show' halkıdır." Onlar, böyle yalanlara çok inandılar, buna da inanırlar. Ama ABD'li düşünürler, artık bu yalanlara inanmıyorlar. İşte strateji uzmanı Noam Chomsky'nin söyledikleri: "Eğer teröristlere yataklık etmek bombardımanı gerektiren bir suç ise, o zaman Afganistan'dan önce Amerika'nın bombalanması gerekir". Gerçekten de öyle. Amerika, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana dünyanın her yerinde, terör örgütleri kurmuş ve onları çıkarları doğrultusunda kullanmıştır.
Öyleyse Amerika, Afganistan'ı niçin bombalıyor? Onu da yine ABD'li stratejit Marshall Smith'ten dinleyelim: "Afgan terörizmiyle savaş aldatmacadır, hiledir. Bu savaşın asıl sebebi Hazar Denizi'nin altında 20 yıl önce bulunmasına rağmen, üzerine şantiye kurulup musluğa bağlanmamış dev petrol yataklarıdır". Sovyetler Birliği 1978'de bu sebeple Afganistan'a saldırdı. Amerika, bu sebeple Usame bin Laden'i destekledi ve Sovyetler Birliği'nin hesabını bozdu. Geçmişte, bu sebeple Britanya İmparatorluğu ile Çarlık Rusya mücadele etti. Demek ki, terör bahane. Bütün oyunlar, 20. yüzyılda olduğu gibi, yine petrol üzerine oynanıyor.
ABD, dünya liderliğine devam ettirmek ve ömrünü uzatmak için, enerji kaynaklarına sahip olmayı tek çıkar yol olarak görüyor. Onun için Ortadoğu, Orta Asya ve Kafkasya petrollerini kontrol altına almak istiyor. Bu strateji, ABD'nin üzerinde çok yönlü çalıştığı bir stratejidir. Türkiye'nin yıllarca başını ağrıtan PKK da, bu stratejinin bir parçasıdır.
Bilindiği gibi, 20. yüzyıl siyasetini, petrol kaynaklarına sahip olma savaşları şekillenmiştir. Bundan dolayı 20. yüzyıla "petrol asrı" denilmiştir. ABD ve Afganistan savaşı, asrın ilk savaşı olarak adlandırılmıştır. Asrın ilk savaşının temelinde de yine petrolün olması, yine Müslüman kanının, petrolün karasına karışması çok manidardır. Ama ne olursa olsun ABD, fanilik kanununu değiştiremeyecek, zulümle abat olanların, kahrıyla berbat olduğuna tarih bir kere daha şahit olacaktır.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018