Trabzon'da vuku bulan olayları objektif bir bakışla değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum. Zira işi, aşı olmayan bir kent durumuna düşmüş olan bu doğu bölgemiz, genel şartlarda ele alınmalı sosyo-psikolojik tahliller yapılmalıdır.
İşin esası nihayet futbol oyunu. Savaş değil, kavga değil, milli maç değil, sadece sıradan bir lig maçı.
İnsanımız son derece gergin bir durumdadır. Ekonomik kriz hat safhaya yükselmiş, bölge halkı sportif ilişkilerle de olsa moral bulmak istiyor.
Durum bu olduğu halde, başarısız olunmuş maç açık farkla kaybedilme durumuna gelmiştir. Bir de maç esnasında vukû bulan terslikler, hakemin yaptığı birkaç ciddi yanlış, ipin ucunun tamamen kaçmasına sebep olmuştur.
Şöyle de sorulabilir; herşeye rağmen milli servete zarar vermek makul olabilir mi? Elbette hayır. Fakat bir atasözümüz var; "Ata vuramayan palana vurur" diye. İşte bunun açık bir örneği.
Yönetim gerekli transferi yapmamıştır, haksızdır. Hakem özellikle taktirlerini rakip takım lehine kullanmıştır. O gün şans rakipten yanadır vs. gibi sebepler zikredilse de, olayın failleri olan genç taraftarların sosyo-psikolojik durumlarını tahlil etmek gerekir.
Yapıcı bir yaklaşımla olay değerlendirilmeli, ceza işini ilgili mercilere bırakmak gerektiği halde, İstanbul basınının çok taraflı bulduk. İnsaf ölçüleri bir tarafa bırakılarak imha planları uygulamaya kalkmışlardır.
Lig şampiyonluğunu kazanan dört takımdan biridir Trabzonspor. Hem de 6 kez şampiyon olmuştur. Diğer 3 büyük takım zaman zaman düşme sınırından son anda kurtuldukları halde, Trabzonspor için böyle bir durum hiç olmamıştır. Şampiyonluklar itibariyle büyüklük sıfatı veriliyorsa, Türkiye Ligi'nde Şampiyon olan takım sayısı 4'tür ve Trabzonspor 4. büyük değil, 4 büyükten birisidir.
1959'da başlayan birinci lige 14 yıl sonra katıldığı halde, rakipleri ile arasındaki fark çok fazla değildir. 1959'dan beri Beşiktaş 9, Fenerbahçe ve Galatasaray 14'er defa şampiyon olurlarken, 1974'ten sonra katılan Trabzonspor 6 kere şampiyon olmuştur. Hangi spor yazarı ayırımcılık yapıyorsa onu şiddetle kınamak gerekir. Zira bu tavır, milli yapıya zarar veren bir anlayıştır.
Bu ülkenin bütün fertleri eşittir. Herkesi ve her kesimi adaletle karşılamak gerekir. Bahane spor da olsa, olayları farklı mecralara çekmemek lazımdır.
Sonuç olarak olay sosyo-psikolojik açıdan ele alınmalı, hakem, basın gibi faktörler tarafsızlığını korumalıdır. Bu olayda hakemin ve basının taraflı olduğunu gördük.
Hiç olsun verilecek cezanın ölçülü olması, Trabzon kentini imha etmemesi gerekir. Sn. Haluk Ulusoy'un hemşehri oluşu işi daha da hassas kılmıştır. Altını çizerek ifade ediyorum ki, Trabzonlu gençler, bu tepkileri ile belki de kendileriyle hesaplaşmışlardır. olayı sağduyuyla değerlendirmek gerekir.
İşin esası nihayet futbol oyunu. Savaş değil, kavga değil, milli maç değil, sadece sıradan bir lig maçı.
İnsanımız son derece gergin bir durumdadır. Ekonomik kriz hat safhaya yükselmiş, bölge halkı sportif ilişkilerle de olsa moral bulmak istiyor.
Durum bu olduğu halde, başarısız olunmuş maç açık farkla kaybedilme durumuna gelmiştir. Bir de maç esnasında vukû bulan terslikler, hakemin yaptığı birkaç ciddi yanlış, ipin ucunun tamamen kaçmasına sebep olmuştur.
Şöyle de sorulabilir; herşeye rağmen milli servete zarar vermek makul olabilir mi? Elbette hayır. Fakat bir atasözümüz var; "Ata vuramayan palana vurur" diye. İşte bunun açık bir örneği.
Yönetim gerekli transferi yapmamıştır, haksızdır. Hakem özellikle taktirlerini rakip takım lehine kullanmıştır. O gün şans rakipten yanadır vs. gibi sebepler zikredilse de, olayın failleri olan genç taraftarların sosyo-psikolojik durumlarını tahlil etmek gerekir.
Yapıcı bir yaklaşımla olay değerlendirilmeli, ceza işini ilgili mercilere bırakmak gerektiği halde, İstanbul basınının çok taraflı bulduk. İnsaf ölçüleri bir tarafa bırakılarak imha planları uygulamaya kalkmışlardır.
Lig şampiyonluğunu kazanan dört takımdan biridir Trabzonspor. Hem de 6 kez şampiyon olmuştur. Diğer 3 büyük takım zaman zaman düşme sınırından son anda kurtuldukları halde, Trabzonspor için böyle bir durum hiç olmamıştır. Şampiyonluklar itibariyle büyüklük sıfatı veriliyorsa, Türkiye Ligi'nde Şampiyon olan takım sayısı 4'tür ve Trabzonspor 4. büyük değil, 4 büyükten birisidir.
1959'da başlayan birinci lige 14 yıl sonra katıldığı halde, rakipleri ile arasındaki fark çok fazla değildir. 1959'dan beri Beşiktaş 9, Fenerbahçe ve Galatasaray 14'er defa şampiyon olurlarken, 1974'ten sonra katılan Trabzonspor 6 kere şampiyon olmuştur. Hangi spor yazarı ayırımcılık yapıyorsa onu şiddetle kınamak gerekir. Zira bu tavır, milli yapıya zarar veren bir anlayıştır.
Bu ülkenin bütün fertleri eşittir. Herkesi ve her kesimi adaletle karşılamak gerekir. Bahane spor da olsa, olayları farklı mecralara çekmemek lazımdır.
Sonuç olarak olay sosyo-psikolojik açıdan ele alınmalı, hakem, basın gibi faktörler tarafsızlığını korumalıdır. Bu olayda hakemin ve basının taraflı olduğunu gördük.
Hiç olsun verilecek cezanın ölçülü olması, Trabzon kentini imha etmemesi gerekir. Sn. Haluk Ulusoy'un hemşehri oluşu işi daha da hassas kılmıştır. Altını çizerek ifade ediyorum ki, Trabzonlu gençler, bu tepkileri ile belki de kendileriyle hesaplaşmışlardır. olayı sağduyuyla değerlendirmek gerekir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002