TRT'de bir garip program

Milletin vergileriyle ayakta durduğu halde milletini kuşatamayan, özellikle de dini konularda objektif bir program yapamayan TRT'de önceki gün Ehl-i Beyt ile ilgili bir program vardı. Bu konuda uzman olmadıkları her hallerinden belli olan 2 konukla yapılan, Peygamber (s.a.a.) Efendimizin Veda Haccı'nda "Size iki şeyi emanet bırakıyorum. Allah'ın Kitabı Kur'an ve diğeri Ehl-i Beyt'imdir" dediği iki emanetten biri olan Ehl-i Beyt hakkında gerçekleri tamamen saptıran bir program?
Görünen o ki, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Ehl-i Beyt Külliyatı, Ehl-i Beyt panel ve sempozyumları ile ortaya koyduğu Ehl-i Beyt gerçeğinin üstünü örtemeyenler, bu sefer B planına geçmişler, yani Ehl-i Beyt konusunu saptırarak anlatma yöntemi? Programda, Ehl-i Beyt ile ilgili konular, İmam Ali Efendimizin hilafeti, Gadir-i Hum konusu, 12 imam gibi konular konuşuldu ve bunların sadece Şii iddiaları olduğu ısrarla ifade edildi. 
Yok efendim, Ehl-i Beyt'in elbette ki diğer sahabeler gibi fazileti varmış ama siyasi boyutları yokmuş; yok efendim Arap adetlerine göre soy erkeklerden devam edermiş, bu sebeple haşa Peygamberin soyu devam etmemiş falan?
Bir de ilginçtir sanki İslam gelince cahiliye dönemi hiç bitmemiş gibi Peygamberin hayatını "Arap geleneklerine göre şöyle, böyle" diyerek değerlendirdiler. Cahiliye adetleriyle, bu adetleri gömen İslam'ı değerlendirmek, ne garip değil mi? İşte buna hilafeti saltanata dönüştüren Muaviye'nin gözlüğüyle İslam'a bakmak denir.
Öncelikle Ehl-i Beyt konusu dini bir konudur, dinden nasibi olmayanlarla münazara edilerek, nefsi yorumlar katılarak, bana göre şöyle, bana göre böyle denilerek, belirli bir grubun görüşüymüş gibi gösterilerek, mantık yürütmeye çalışarak, felsefeyi devreye koyarak, yalan yanlış bilgilerle konuşulacak bir konu değildir. Dini konularda Allah'ın ve Peygamberinin emir ve yasakları, yani naslar önemlidir. Hakkında nas olan konular hakkında da asla mantık yürütülemez, bu böyle değildir denilemez.
Öncelikle Ehl-i Beyt asla diğer sahabeyle bir tutulamaz. Çünkü "Ey Ehl-i Beyt! Yüce Allah sizden her türlü günahı, haramı, fenalığı, çirkinliği, basitliği uzaklaştırmak istiyor" (Ahzab Suresi: 33) ve "De ki (Muhammedim): 'Ben peygamberliğimi tebliğime karşılık sizden, Ehl-i Beyt'imi sevmenizden başka hiçbir ücret istemiyorum" (Şura:23) gibi ayetler asla başka bir sahabe için inmemiştir. Tertemiz oldukları ayetle sabit olan, sevilmesinin farz kılındığı kimseler sadece Ehl-i Beyt'tir. Peki Ehl-i Beyt kimlerdir?
"Müslim, Sahih'inde kendi senediyle Hz. Aişe'den şöyle naklediyor:
Resulüllah (SAV), üzerinde siyah kıldan dokunmuş bir aba olduğu halde dışarı çıktı. O sırada Hasan b. Ali yanına geldi. O'nu abanın altına aldı. Hüseyin b. Ali yanına geldi, O'nu da abanın altına aldı. Sonra Fatıma geldi; O'nu da abanın altına aldı. Daha sonra Ali geldi; Resulüllah, O'nu da abanın altına alarak, 'Yüce Allah, ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü çirkinliği defetmek ve sizi tertemiz kılmak ister' ayetini okudu." (Müslim, Sahih, Fezail'us-Sahabe, c.4, s.1883/2224) (Kesa hadisi)
Tirmizi ise Sünen'inde Ümmü Seleme'den (r.anha) şöyle rivayet ediyor:
"Resulüllah, abasını Hasan, Hüseyin, Ali ve Fatıma'nın üzerine örterek buyurdu ki, 'Allah'ım, bunlar Benim Ehl-i Beyt'im ve yakınlarımdır. Onlardan her türlü kötülüğü gider ve onları tertemiz kıl.' Bunun üzerine Ümmü Seleme diyor ki; 'Ben de onlardan mıyım ya Resulüllah?' diye sordum. Resulüllah, 'Sen hayır üzeresin' buyurdu." (Tirmizi, Sünen, c.5, s.351)
Dikkat ederseniz, Ehl-i Beyt'in içinde 5 kişi var ve bunlara Peygamberimizin hanımları Hz. Aişe ve Hz. Ümmü Seleme bile dahil değil.
Ehl-i Beyt'in kimler olduğunu ve de faziletlerinin bütün sahabelerden üstün olduğunu ayetle ve hadislerle ifade ettik. Şimdi gelelim, Ehl-i Beyt'in sadece manevi boyutu mu var yoksa siyasi misyonları da var mı?
İmam Ali Efendimizin ve de diğer 11 Ehl-i Beyt imamının siyasi kimliğini, yani Peygamberden sonra hilafet müessesinin sahipleri olduğunu Gadir-i Hum hadisinden anlıyoruz. Ehl-i Sünnet'in Hüccetü'l-İslam olarak kabul ettiği İmam Gazali "Sırru'l Alemeyn ve Keşfi Ma fi'd-Dareyn" adlı eserinde İmam Ali'nin Hz. Peygamber'den sonra halife olması konusunda tam bir icma hasıl olduğunu, Hz Ebu Bekir'in hilafeti konusunda ise herhangi bir nassın ve de icmanın bulunmadığını belirtiyor.
Yani İmam Ali'nin Hz. Peygamber'den sonra halife olması bir Şii iddiası değil, Ehl-i Sünnet'in de kabul etmesi gereken İslam'ın temel bir kuralıdır.
Veda Haccı'ndan dönerken gerçekleşen Gadir-i Hum hadisesinde Peygamber Efendimiz İmam Ali'nin elini kaldırarak 6 yerde hilafetini ve imametini ilan etmiştir, hem de hiçbir şüpheye mahal vermeyecek şekilde? Yerimiz dar olduğu için birini nakledelim: "Ali b. Ebi Talib, Benim kardeşimdir, vasimdir, halifemdir ve Benden sonraki halifemdir."
Hilafet müessesinin Ehl-i Beyt imamlarına bırakıldığına dair delil ise şu ifadelerdir: "Ey insanlar! Ben hilafet emrini kıyamet gününe kadar imamet veraseti olarak neslime emanet ediyorum."
Gadir-i Hum hadisi 222 Ehl-i Sünnet kaynağında geçmektedir. Yani sadece bir Şii iddiası değil, Şii-Sünni tüm İslam kaynaklarının önemle vurguladığı bir konudur. Ayetle ve hadisle sabit olduğu için de inkar edilmesi, alaya alınması, bir iddiadır denilmesi, yanlış olarak yorumlanması, başka taraflara çekilmesi kişiyi din dairesinden çıkartır.
Gadir-i Hum hadisesi Maide Suresi 67. ayetinin (Tebliğ ayeti) inmesiyle gerçekleşmiş, dinin tamamlandığını ilan eden Maide 3. ayet (İkmal ayeti) de Gadir- Hum olayıyla ilgili inmiştir. Ehl-i Sünnet'in en önemli kaynaklarından olan Suyuti'nin ed-Dürrü'l-Mensur eserinde, İbn Ebi Hatim'in Tefsiru'l-Kur'ani'l-Azim eserinde ve Vahidi'nin Esbab-ı Nüzul eserinde ve daha birçok Ehl-i Sünnet kaynağında Maide 67. ayetin Hz. Ali'nin halife tayini hakkında olduğu yazmaktadır.
Yine Maide 3'ün Hz. Ali'nin hilafet ilanından sonra nazil olduğu da İmam Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde, Taberi'nin Tefsirinde, Suyuti'nin Tefsirinde, İmam Fahri Razi'nin Tefsirinde, İmam Gazali'nin İhya'sında ve daha birçok meşhur Ehl-i Sünnet kaynağında geçmektedir. (Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt, Prof. Dr. Haydar Baş, sayfa 52,53,54)
Gelelim Hz. Peygamberin neslinin Hz. Fatıma ile devamı meselesine? TRT'nin yorumcuları Arap adetlerine göre Peygamberin ?haşa- soyu devam etmemiştir diyorlar. Biz zaten Hz. Peygamber'in hayatını Arap adetlerine göre değerlendirmiyoruz ki, Hz. Peygamber İslam'a uygun olmayan bütün cahiliye Arap adetlerini ayağının altına almıştır.
Peygamberin neslinin devam etmeyeceği iddiasını Mekkeli müşriklerin önde gelenleri ifade etmişler, alay ederek O'na "ebter" demişlerdir. Bunun üzerine Cenab-ı Hak Kevser Suresi'ni indirmiştir. Kevser Hz. Fatıma'dır. Ve Cenab-ı Hak bu surede asıl ebter yani soyu kesik olanların o iftirayı atanlar olduğunu beyan etmiştir.
Peygamber Efendimiz birçok Ehl-i Sünnet kaynağında geçen hadisinde Hz. Hasan ve Hüseyin için "benim oğullarımdır" demiştir. Ehl-i Beyt soyu kıyamete kadar devam edecektir ve Peygamber'in Gadir-i Hum'da ifade ettiği gibi Allah'ın halifesi makamı sadece bu nesle aittir.
TRT, Ehl-i Beyt konusunda gerçekten halka bir şeyler öğretme niyetindeyse, bu konunun asıl üstadı olan, Ehl-i Beyt konusunda en kapsamlı eserleri ortaya koyan Prof. Dr. Haydar Baş'ı konuk etmelidir.
Ama amaç, siyaset adına, ABD'nin yeni planı olan devletler düzeyine çıkartılmaya çalışılan Şii-Sünni çatışmasına milleti ikna etmekse, elbette ki bunu yapmayacaklardır.