TÜİK mi doğru, İŞKUR mu?

Ekonomide istatistik rakamları; ekonomik gidişatı görebilmek, sorunları teşhis edebilmek ve sorunlar daha fazla büyümeden, kangren olmadan çözebilmek için hayati önemdedir. Bugün ciddi boyutlarda yaşadığımız işsizlik, yüksek enflasyon, açlık, yoksulluk gibi sorunlar, doğru istatistik rakamlarıyla matematiksel olarak ortaya konulabilirse, bunları doğuran büyüten sebeplere odaklanılır ve doğru bir mücadele ortaya konulur.

Siyasi irade çözümü bilmiyorsa bile, en azından çözümün arayışında olur.

Ama bugün ekonomik istatistikler, ülkemizdeki sorunların maalesef üstünü örtmek için kullanılıyor. "Verilere göre her şey normal, herhangi bir sıkıntı yok" denilerek büyüyen sorunlar gözden kaçırılıyor, halının altına süpürülüyor.

Siyasi menfaatler uğruna yapılan bu gözden kaçırma hamleleri, bir erken uyarı sistemi olan istatistik çalışmalarını tamamen etkisizleştiriyor ve nihayetinde bu siyaset anlayışını da hariçte tutmayarak herkesi büyük bir girdabın içine sürüklüyor.

Buzdağına doğru hızla ilerleyen Titanik'in en izbe kamarasında olmakla, kaptan köşkünde olmak ya da her köşesi altından yapılmış lüks bir kamarada olmak arasında bir fark yok. Titanik batınca herkes batmış oluyor, denizin içinde eşitleniyor.

Gerçeklerin istatistiklere yansımasından asla korkmayalım; bu, önce arayışı, sonra da çözümü beraberinde getirir. Bakın, Rusya, önce Batı'nın tozpembe tablosuna aldandı ve Kapitalizme kapılarını sonuna kadar açtı. Sonuç; dünyanın en güçlü ordularından birine sahip olan Rusya'nın halkı namuslarını satarak para kazanma zelilliğine düştüler. Nükleer güç olması Rusya'yı bu durumdan kurtarmadı. 

Ne zamanki Kapitalizmin, sorunların temel nedeni olduğunu gördüler, yeni bir sistem arayışına girdiler; taa ki, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ile 2005 yılında tanışıncaya kadar. Arayışları, onları çözümle buluşturdu. Gerçeklerle uyanmasalardı arayışa girmeyeceklerdi; aramasalardı Milli Ekonomi Modeli'ni bulamayacaklardı.

Çin de Rusya gibi benzer bir kaderi yaşadı. O da sorunlardan kurtuluş adresi olarak Milli Ekonomi Modeli'ne sarıldı ve kurtuldu.

Ülkemiz bir türlü arayış moduna giremiyor. 

Siyasetin, dini duyguları kullanarak oluşturduğu tozpembe tablo, ayrıca bu tabloyu destekleyen planlı ve programlı istatistik verileri, milletimizi arayıştan uzaklaştırıyor; dolayısıyla aramayan, çözüm yanıbaşında da olsa bulamıyor.

Şimdi bu ifade ettiklerimizi işsizlik örneğiyle rakamsal olarak ortaya koyalım.

Malum, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ağustos 2021 dönemine ait işsizlik verilerini açıkladı. TÜİK'e göre, Ağustos'ta bir önceki aya göre 11 bin kişi artarak 3 milyon 965 bin kişiye çıktı. İşsizlik oranı ise yüzde 0.1 oranında artarak yüzde 12.1 oldu.

DİSK-AR, TÜİK'in bu açıklamasından sonra, İŞKUR'un Ağustos rakamlarıyla bunu mukayese etti. İŞKUR'a göre, Ağustos 2021'de kayıtlı işsiz sayısı bir önceki aya göre 199 bin 385 kişi arttı. TÜİK diyor ki işsiz sayısı bir ayda 11 bin kişi arttı; başka bir devlet kurumu olan İŞKUR diyor ki aynı ayda 199 bin 385 kişi arttı. Şimdi biz hangisine inanacağız? İkisi de resmi kurum ve aynı Türkiye'nin işsizliğinden bahsediyorlar.

Devlet kurumları dahi birbirini yalanlarsa biz kimden sağlıklı bilgi alacağız?

DİSK-AR'ın bu tezatlık karşısında yaptığı değerlendirme önemli:

"İŞKUR kanalını kullanan 200 bin işsizin 189 bini TÜİK verilerine yansımamıştır. İki kurumun işsiz sayıları arasında uçurum var."

"İŞKUR verileri kayıtlara, TÜİK verileri ise ankete dayalı."

"İki veri arasında bu kadar büyük fark olması ciddi bir güvenilirlik sorunu yaratıyor."

İşte başta da belirttiğimiz gibi, ülkemizin gerçeklerini istatistiklerle gizleme çabası, böyle büyük bir tezatın oluşmasını sağlıyor. Anketlerle gizlenmeye çalışılan gerçekler kayıtlarla açığa çıkıyor.

DİSK-AR, TÜİK'in verilerindeki başka bir karışıklığa da dikkat çekiyor: Verilerde aydan aya, gerçekte olması mümkün olmayacak şekilde büyük dalgalanmalar var.

DİSK-AR'ın raporunda şu noktalara dikkat çekiliyor: "Temmuz 2021'de 506 bin artan işsiz sayısının Ağustos 2021'de sadece 11 bin artması; Temmuz'da 287 bin azalan sanayi istihdamının Ağustos'ta 217 bin artması; yine Temmuz'da 454 bin artan hizmet sektörü istihdamının Ağustos'ta 341 bin azalması izahı zor bir dalgalanmadır. Bir ayda işgücü piyasalarında bu kadar zıt gelişmeler yaşanması olağan değil. TÜİK'in aylık hanehalkı işgücü verilerinden işgücü piyasasındaki gelişmelerin izlenmesi gitgide zorlaşıyor."

Ülkemizde işsizlik, pahalılık, açlık, yoksulluk gibi bütün sorunları yaşayan, biz Türk milletiyiz. İstatistiklerle örtülmeye çalışılan da yine biz Türk milletinin sorunları. Biz; işçisiyle, işsiziyle, çiftçisiyle, memuruyla, emeklisiyle, esnafıyla, kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, genciyle bu sorunları iliklerimize kadar yaşıyoruz ama çözümü olmayan siyasiler, "Hayır siz sorun yaşamıyorsunuz, iyisiniz" diyorlar.

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın Trabzon Kongresi'nde dediği gibi, yaşadığımız kader, kendi tercihimizin bir neticesidir ve yine Sayın Baş'ın dediği gibi, "Bağımsız Türkiye Partisi'ni seçseydik bu kaderi yaşamazdık." Çünkü onun elinde, uygulayan ülkeleri dünyanın zirvesine çıkaran Milli Ekonomi Modeli var.