Günlerdir ciddi sıkıntılardayım!
Öfkeyle soluyorum! Ağzımdan, burnumdan ateş fışkırıyor!
Telafer'de, Kerkük'te Türkmen Kandaşım sahipsiz!
Karabağ'da, Odlar Yurdulu Azerbaycanlı Kandaşlarım kimsesiz!
Türkistan'da kadim ceddimizin torunları kandaşlarımız desteksiz!
Afganistan'da, Myanmar'da, Filistin'de, Lübnan'da, Arap Baharı'nın uygulandığı bütün Arap coğrafyasında dindaşlarım sahipsiz!
Balkanlar'da; soydaşlarımız, kandaşlarımız, dindaşlarımız sahipsiz!
Tarih tekerrürden ibaret ya!
Başımızda 388 yıl sonra yeniden bir IV. Murat var ve 388 yıl sonra Sadrazam Hüsrev Paşa modelli biri; Abaza Mehmet tekrarı asileri hizaya sokmaya uğraşıyor gibi yapıyor!
Dört yanımız yangın yeri!
Yeni IV. Murat; "Anam bana kör dedi, gelene geçene vur dedi!" mantığıyla kameralar önünde yettiğine yetip, yetemediğine bir taş atıyor; "One minute!- Van minüt!" kükremesini, kameralardan çıkar çıkmaz; "Tepkim moderatöreydi!" diye değiştiriyor, sonra İsrail 'le yakın dirsek temasına geçerek ABD'nin bölge devriyeliğine hevesleniyor!
50 milyon seçmenden; ikisinden birinin ölesiye sevdiği, diğerininse ölesiye nefret ettiği ve ülkeyi birbiriyle; sevgi ve nefreti ustaca çatıştıran, bir FİFA kokartlı yabancı siyasi hakemle muhatabız!
3 vilayetimizde, 12 ilçemizde; üç ayı geçen sokağa çıkma yasağı adı altında savaş var!
Vatandaşımız kendi ülkesinde sokağa beyaz bayrakla çıkıyor!
Devletin kadrolu doktorları, çatışmalarda yaralanan Gâzilerimize PKK taraftarı sloganlar atarak hakaret ediyorlar!
Devlet bütçesinden pay alan belediyelerin resmi iş makineleriyle hendekler kazılıp, barikatlar kuruluyor!
Atan da biziz, tutan da!
Vuran da bizi, vurulan da!
Büyük müttefikimiz, ABD'nin Başkan Yardımcısı Joe Biden geliyor ve Obamaların Hüseyin Barak'ın talimatıyla suflörlük yapıyor ve senaryo gereği; tavşan olup kaçıyoruz, tazı olup kovalıyoruz!
Ve hâlâ, en azından ülke nüfusunun yarısının aklıyla alay edercesine; bu kan, barut, tank, top, canlı-cansız bomba; her gün bir kaç Şehit Cenaze Töreninin yaşandığı yönetimsizliğin adına; "İstikrar ve Huzur" diyorlar, dedirtiyorlar!
"Stratejik Derinlik" uygulamasıyla "Komşularla Sıfır Sorun" iddiasıyla çıktığımız yolda; Komşularımızla Sırf Sorun'uz, komşusuz, "DEĞERLİ YALNIZLIK"a mecbûren mahkûm olduk!
Bu herc ü merc içinde bile; "Böylesi bağ-bozumu sürecinde, -Elhamdülillah- Türk Devleti, Türk Milleti ve medeniyetine ait bütün değerleri koruyarak, yaşayarak ve YAŞATARAK dim-dik ayakta kaldık" diyen bir Türk Oğlu Türk'ü, Prof. Dr. Haydar BAŞ Hoca'yı, paniklemiş sarhoş millete duyuramadık!
"Günümüz Türkiye'si; İslâm'ı istismar edenler, milliyetçiliği istismar edenler, Atatürkçülüğü istismar edenlerin konjonktüre uygun olarak rol aldıkları bir oyun sahnesine döndü!
İslâm, İslamcı geçinenlerin eliyle; Milliyetçilik, milliyetçi geçinenlerin eliyle; Devlet ve Atatürk, devletçi ve Atatürkçü geçinenlerin eli ile bitirildi! Türk Milletinin tutunduğu bütün değerler örselendi, tutunacak dal bırakılmadı!" Dedikten sonra;
"Bugün gerçek Türk milliyetçilerinin de adresi biziz, gerçek Devrimcilerin de...
Gerçek dindarların da adresi bizi, gerçek Atatürkçülerin de..
Top-yekûn Türk Milletinin Birlik Otağı, Sığınağı ve Korunağı biziz.. Türk Milletinin ayakta kalabilmesi ve ilelebet payidâr olabilmesi için istismarcıların oyunlarının bozulması icap etmektedir" diyen; Hünkâr Hacı Bektaş'ça kucaklayan, Muhteşem Türk Atatürk'çe ayrışanları birleştirip bütünleyen Baştürk Haydar Hoca'yı, sarhoş millete duyuramadık!
Çünkü sarhoş milleti, hâlâ ayıktıramadık!
"Nedir bu sarhoş millet ve ayıktırmak?" Demeyin sakın Allah aşkına!
Ziya Gökalp, sürgündeyken yazdığı Malta Mektupları'nda; "Fertlerin olduğu gibi, milletlerin de sarhoşluğu olur ve sarhoş masasında da neler konuşulmaz ki!" demişti!
Müslüman milletler, hıristiyanlarla yahudilerle aynı masa başında oturup Müslüman katliamlarına ya katkı verip, ya da seyirci kalıyorlarsa; sarhoş değillerse nedirler?
Hoş sedalı müezzinin okuduğu Ezan-ı Muhammediyi şevkle dinleyip, meyhaneden yeni çıktığı için abdest alamayan, dolayısıyla Ezan çağrısına uyamayan, sarhoş değilse nedir?
-Şükürler olsun- Dördüncü yılımı idrak ettiğim II. Kuvay-ı Milliye Hareketi'nin önderi; DUMA Koridorlarında vakit girdiğinde 150 Müslüman Türk'e seccade açtırarak imamlık edip namaz kıldıracak kadar Mütedeyyin Müslüman; dünyaca Türk düşmanlığı tescilli Jirinovsky'e; "Ne mutlu Türk'üm diyene" dedirttirecek kadar fütûhatçı; ülkemizin mecbur bırakıldığı herc ü merce rağmen; "Top yekûn Türk Milletinin Birlik Otağı, Sığınağı ve Korunağı'yız" diye kükreyen Türk Oğlu Türk Haydar Hoca'yı, duymamakta ısrar edenler sarhoş değillerse nedir?
"Udaçı erti Türk Budun, ökün!" Diyen Bilge Kağan'la; "Türk Milleti! Ayık!" diyen Haydar Hoca; aynı dilden, aynı çağrıyı yapmıyorlar mı?
Bu müthîş benzerlikten dolayı, iftihâr etmeyelim mi?
Ayıktıktan sonra konuşalım mı, ne dersiniz?
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN." Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Öfkeyle soluyorum! Ağzımdan, burnumdan ateş fışkırıyor!
Telafer'de, Kerkük'te Türkmen Kandaşım sahipsiz!
Karabağ'da, Odlar Yurdulu Azerbaycanlı Kandaşlarım kimsesiz!
Türkistan'da kadim ceddimizin torunları kandaşlarımız desteksiz!
Afganistan'da, Myanmar'da, Filistin'de, Lübnan'da, Arap Baharı'nın uygulandığı bütün Arap coğrafyasında dindaşlarım sahipsiz!
Balkanlar'da; soydaşlarımız, kandaşlarımız, dindaşlarımız sahipsiz!
Tarih tekerrürden ibaret ya!
Başımızda 388 yıl sonra yeniden bir IV. Murat var ve 388 yıl sonra Sadrazam Hüsrev Paşa modelli biri; Abaza Mehmet tekrarı asileri hizaya sokmaya uğraşıyor gibi yapıyor!
Dört yanımız yangın yeri!
Yeni IV. Murat; "Anam bana kör dedi, gelene geçene vur dedi!" mantığıyla kameralar önünde yettiğine yetip, yetemediğine bir taş atıyor; "One minute!- Van minüt!" kükremesini, kameralardan çıkar çıkmaz; "Tepkim moderatöreydi!" diye değiştiriyor, sonra İsrail 'le yakın dirsek temasına geçerek ABD'nin bölge devriyeliğine hevesleniyor!
50 milyon seçmenden; ikisinden birinin ölesiye sevdiği, diğerininse ölesiye nefret ettiği ve ülkeyi birbiriyle; sevgi ve nefreti ustaca çatıştıran, bir FİFA kokartlı yabancı siyasi hakemle muhatabız!
3 vilayetimizde, 12 ilçemizde; üç ayı geçen sokağa çıkma yasağı adı altında savaş var!
Vatandaşımız kendi ülkesinde sokağa beyaz bayrakla çıkıyor!
Devletin kadrolu doktorları, çatışmalarda yaralanan Gâzilerimize PKK taraftarı sloganlar atarak hakaret ediyorlar!
Devlet bütçesinden pay alan belediyelerin resmi iş makineleriyle hendekler kazılıp, barikatlar kuruluyor!
Atan da biziz, tutan da!
Vuran da bizi, vurulan da!
Büyük müttefikimiz, ABD'nin Başkan Yardımcısı Joe Biden geliyor ve Obamaların Hüseyin Barak'ın talimatıyla suflörlük yapıyor ve senaryo gereği; tavşan olup kaçıyoruz, tazı olup kovalıyoruz!
Ve hâlâ, en azından ülke nüfusunun yarısının aklıyla alay edercesine; bu kan, barut, tank, top, canlı-cansız bomba; her gün bir kaç Şehit Cenaze Töreninin yaşandığı yönetimsizliğin adına; "İstikrar ve Huzur" diyorlar, dedirtiyorlar!
"Stratejik Derinlik" uygulamasıyla "Komşularla Sıfır Sorun" iddiasıyla çıktığımız yolda; Komşularımızla Sırf Sorun'uz, komşusuz, "DEĞERLİ YALNIZLIK"a mecbûren mahkûm olduk!
Bu herc ü merc içinde bile; "Böylesi bağ-bozumu sürecinde, -Elhamdülillah- Türk Devleti, Türk Milleti ve medeniyetine ait bütün değerleri koruyarak, yaşayarak ve YAŞATARAK dim-dik ayakta kaldık" diyen bir Türk Oğlu Türk'ü, Prof. Dr. Haydar BAŞ Hoca'yı, paniklemiş sarhoş millete duyuramadık!
"Günümüz Türkiye'si; İslâm'ı istismar edenler, milliyetçiliği istismar edenler, Atatürkçülüğü istismar edenlerin konjonktüre uygun olarak rol aldıkları bir oyun sahnesine döndü!
İslâm, İslamcı geçinenlerin eliyle; Milliyetçilik, milliyetçi geçinenlerin eliyle; Devlet ve Atatürk, devletçi ve Atatürkçü geçinenlerin eli ile bitirildi! Türk Milletinin tutunduğu bütün değerler örselendi, tutunacak dal bırakılmadı!" Dedikten sonra;
"Bugün gerçek Türk milliyetçilerinin de adresi biziz, gerçek Devrimcilerin de...
Gerçek dindarların da adresi bizi, gerçek Atatürkçülerin de..
Top-yekûn Türk Milletinin Birlik Otağı, Sığınağı ve Korunağı biziz.. Türk Milletinin ayakta kalabilmesi ve ilelebet payidâr olabilmesi için istismarcıların oyunlarının bozulması icap etmektedir" diyen; Hünkâr Hacı Bektaş'ça kucaklayan, Muhteşem Türk Atatürk'çe ayrışanları birleştirip bütünleyen Baştürk Haydar Hoca'yı, sarhoş millete duyuramadık!
Çünkü sarhoş milleti, hâlâ ayıktıramadık!
"Nedir bu sarhoş millet ve ayıktırmak?" Demeyin sakın Allah aşkına!
Ziya Gökalp, sürgündeyken yazdığı Malta Mektupları'nda; "Fertlerin olduğu gibi, milletlerin de sarhoşluğu olur ve sarhoş masasında da neler konuşulmaz ki!" demişti!
Müslüman milletler, hıristiyanlarla yahudilerle aynı masa başında oturup Müslüman katliamlarına ya katkı verip, ya da seyirci kalıyorlarsa; sarhoş değillerse nedirler?
Hoş sedalı müezzinin okuduğu Ezan-ı Muhammediyi şevkle dinleyip, meyhaneden yeni çıktığı için abdest alamayan, dolayısıyla Ezan çağrısına uyamayan, sarhoş değilse nedir?
-Şükürler olsun- Dördüncü yılımı idrak ettiğim II. Kuvay-ı Milliye Hareketi'nin önderi; DUMA Koridorlarında vakit girdiğinde 150 Müslüman Türk'e seccade açtırarak imamlık edip namaz kıldıracak kadar Mütedeyyin Müslüman; dünyaca Türk düşmanlığı tescilli Jirinovsky'e; "Ne mutlu Türk'üm diyene" dedirttirecek kadar fütûhatçı; ülkemizin mecbur bırakıldığı herc ü merce rağmen; "Top yekûn Türk Milletinin Birlik Otağı, Sığınağı ve Korunağı'yız" diye kükreyen Türk Oğlu Türk Haydar Hoca'yı, duymamakta ısrar edenler sarhoş değillerse nedir?
"Udaçı erti Türk Budun, ökün!" Diyen Bilge Kağan'la; "Türk Milleti! Ayık!" diyen Haydar Hoca; aynı dilden, aynı çağrıyı yapmıyorlar mı?
Bu müthîş benzerlikten dolayı, iftihâr etmeyelim mi?
Ayıktıktan sonra konuşalım mı, ne dersiniz?
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN." Vesselâm...
Selâm, sevgi, duâ...
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017