Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ayarlarının başında resmi ve tek dilimiz olan Türkçe gelir.
Bir ülkenin dili geçmişten günümüze ve geleceğe
köprüdür.
Şayet bu köprü sağlam olursa eğer, ulusların sosyal hayatları, tarihi ile bağları, bilgi ve birikimleri nesilden nesile aktarılmış olur.
Mesnetsizce ve bilinçsizce 'Bir gecede cahil kaldık' iftirasını atabilen sözde Osmanlı aşıklarının asıl hedefi aslında Türkiye Cumhuriyeti'dir.
Nitekim Osmanlı padişahlarından 2. Abdülhamit dahi 'Halkımızın okuma yazma bilmemesinde şaşırılacak durum yoktur. Çünkü bizim yazımız zordur. Ancak Türkçe alfabesini almakla işimiz kolaylaşır" demiştir. (Prenses et Souvenirs de l'ex Sultan Abdülhamit sy. 65).
1727-1830 arasında Osmanlı'da basılan kitap sayısı resmi rakamlara göre 80'dir.
Osmanlı'da okuma yazma oranı erkeklerde %7, kadınlarda ise binde 4'tür.
Ayrıca ülkede birden fazla dil konuşuluyordu.
'Kesinlikle bilmeliyiz ki iki parça halinde yaşayan milletler çok zayıftır, hastadır' der Mustafa Kemal Atatürk.
Bu muhteşem tespiti hem dil olarak hem de millet olarak ele alabiliriz.
1928'de harf devrimi yapıldıktan sonra, 1935 yılına kadar nüfusun %23'ü okuma yazma öğrenmiştir.
'Oku' Kur'an'ın ilk emridir.
Okuma yazma oranı gittikçe yükselen Cumhuriyet'in vatandaşları için Mustafa Kemal Atatürk, parasını bizzat cebinden verip Elmalılı Hamdi Yazır'a, milletimiz okuduğu Kur'an'ı anlasın diye Türkçe tercüme ettirmiştir.
Böyle bir lidere yatıp kalkıp dua etmek vazifemiz olması gerekirken FETÖ zihniyeti yıllarca bu millete Atatürk ve İnkılaplarını dinsizlik olarak aşıladı.
Bugün ise ekonomik, toplumsal yozlaşma ve batı medeniyetinin aşılandığı gençlerimizin etkisi ile göz göre göre dilimizi kaybediyoruz.
Dil sadece anlaşma aracı değil, bir milletin kimliğidir.
Türk milletinin tek dili ise yazımın başında belirttiğim gibi Türkçedir.
Bu konuya ciddi manada ehemmiyet veren Mustafa Kemal Atatürk, 1932 yılında Türk Dil Kurumunu kurdu.
26 Eylül 1932 tarihinde Dolmabahçe Sarayında toplanan TDK'nın aldığı kararlar şu şekildeydi:
1. Türk dilinin başka dil aileleriyle karşılaştırılması
2. Türk dilinin tarihi ve karşılaştırmalı gramerlerinin yazılması
3. Anadolu ve Rumeli ağızlarından olan kelimelerin derlenmesi, Osmanlıca kelimelere Türkçe karşılıklar bulunması,
4. Türkçe bir sözlük hazırlanması,
5. Kurumun organı olarak bir derginin yayımlanması,
6. Türk dili üstüne yazılmış yerli ve yabancı eserlerin toplanması ve gerekenlerin çevrilmesi,
7. Terimlerin Türkçeleştirilmesi.
Teknoloji ve medya sayesinde günlük yaşantıda kurduğumuz cümlelerin yarısı yabancı dil, bir kısmı doğru telaffuz edemediğimiz Türkçe kelimeler oldu.
Bunun önüne geçmek ancak araştırmakla olur.
Dilimize ait kelimelerin yerine kulağa daha hoş geliyor diye yabancı kelimeler kullanarak dilimize, kimliğimize ihanet etmek kimliğimize zarar vermek isteyenlere yardımcı olmak demektir.
Unutmayın, işgal dil ile başlar sonra vatan ve dine dayanır.
Bir ülkenin dili geçmişten günümüze ve geleceğe
köprüdür.
Şayet bu köprü sağlam olursa eğer, ulusların sosyal hayatları, tarihi ile bağları, bilgi ve birikimleri nesilden nesile aktarılmış olur.
Mesnetsizce ve bilinçsizce 'Bir gecede cahil kaldık' iftirasını atabilen sözde Osmanlı aşıklarının asıl hedefi aslında Türkiye Cumhuriyeti'dir.
Nitekim Osmanlı padişahlarından 2. Abdülhamit dahi 'Halkımızın okuma yazma bilmemesinde şaşırılacak durum yoktur. Çünkü bizim yazımız zordur. Ancak Türkçe alfabesini almakla işimiz kolaylaşır" demiştir. (Prenses et Souvenirs de l'ex Sultan Abdülhamit sy. 65).
1727-1830 arasında Osmanlı'da basılan kitap sayısı resmi rakamlara göre 80'dir.
Osmanlı'da okuma yazma oranı erkeklerde %7, kadınlarda ise binde 4'tür.
Ayrıca ülkede birden fazla dil konuşuluyordu.
'Kesinlikle bilmeliyiz ki iki parça halinde yaşayan milletler çok zayıftır, hastadır' der Mustafa Kemal Atatürk.
Bu muhteşem tespiti hem dil olarak hem de millet olarak ele alabiliriz.
1928'de harf devrimi yapıldıktan sonra, 1935 yılına kadar nüfusun %23'ü okuma yazma öğrenmiştir.
'Oku' Kur'an'ın ilk emridir.
Okuma yazma oranı gittikçe yükselen Cumhuriyet'in vatandaşları için Mustafa Kemal Atatürk, parasını bizzat cebinden verip Elmalılı Hamdi Yazır'a, milletimiz okuduğu Kur'an'ı anlasın diye Türkçe tercüme ettirmiştir.
Böyle bir lidere yatıp kalkıp dua etmek vazifemiz olması gerekirken FETÖ zihniyeti yıllarca bu millete Atatürk ve İnkılaplarını dinsizlik olarak aşıladı.
Bugün ise ekonomik, toplumsal yozlaşma ve batı medeniyetinin aşılandığı gençlerimizin etkisi ile göz göre göre dilimizi kaybediyoruz.
Dil sadece anlaşma aracı değil, bir milletin kimliğidir.
Türk milletinin tek dili ise yazımın başında belirttiğim gibi Türkçedir.
Bu konuya ciddi manada ehemmiyet veren Mustafa Kemal Atatürk, 1932 yılında Türk Dil Kurumunu kurdu.
26 Eylül 1932 tarihinde Dolmabahçe Sarayında toplanan TDK'nın aldığı kararlar şu şekildeydi:
1. Türk dilinin başka dil aileleriyle karşılaştırılması
2. Türk dilinin tarihi ve karşılaştırmalı gramerlerinin yazılması
3. Anadolu ve Rumeli ağızlarından olan kelimelerin derlenmesi, Osmanlıca kelimelere Türkçe karşılıklar bulunması,
4. Türkçe bir sözlük hazırlanması,
5. Kurumun organı olarak bir derginin yayımlanması,
6. Türk dili üstüne yazılmış yerli ve yabancı eserlerin toplanması ve gerekenlerin çevrilmesi,
7. Terimlerin Türkçeleştirilmesi.
Teknoloji ve medya sayesinde günlük yaşantıda kurduğumuz cümlelerin yarısı yabancı dil, bir kısmı doğru telaffuz edemediğimiz Türkçe kelimeler oldu.
Bunun önüne geçmek ancak araştırmakla olur.
Dilimize ait kelimelerin yerine kulağa daha hoş geliyor diye yabancı kelimeler kullanarak dilimize, kimliğimize ihanet etmek kimliğimize zarar vermek isteyenlere yardımcı olmak demektir.
Unutmayın, işgal dil ile başlar sonra vatan ve dine dayanır.
Furkan Talay / diğer yazıları
- Atatürk’ün en büyük düşmanını açıklıyorum / 22.12.2020
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018