Daha önce bahsetmiştim.
Türkiye'de okullardaki izcilik kapatıldı demiştim.
150 bin izci genç ve çocuk, yaklaşık 10 bine yakın izcilik öğretmeni görev dışı kaldı demiştim.
Pek kimse aldırmamıştı.
Oysa Türk İzcilik Teşkilatı okul ve diğer merkezlerde yapılan izci kamp ve çalışmaları ile çocuk ve gençleri önemli gördüğümüz beş tehlikeden uzak tutuyordu.
Bunlardan birincisi ve bizim için en önemlisi sigara, kokain, esrar, enfiye gibi uyuşturucu alışkanlıklarına karşı gençleri korumak, aileleri uyarmak, ne yapmaları gerektiği hakkında bilgilendirmekti.
İkincisi vatan düşmanlığının ilk ayağı olan üniforma karşıtlığına, aşırı sol faaliyetlerin bölücü enformasyonuna izin vermemek, aksine devlete ve devlet görevlilerine saygı ve sevgiyi aşılamak.
Üçüncüsü çocuk ve gençleri kandırarak seks ve organ mafyasının tuzağına sürüklemek isteyenlere karşı uyanık olmalarını sağlamak.
Dördüncüsü her türlü öldürücü ve kesici silah ve aletlere özenmelerini engellemek.
Beşincisi ise doğayı koruyan çevreyi düşünen, her hangi bir afet veya tehlike anında daima hazır olan bireyler olarak yardıma koşmalarını, böyle bir durumda neler yapabilecekleri konusunda bilinçlendirmekti.
Aradan geçen süreç İzcilik teşkilatımızın ne kadar doğru ilkeleri olduğunu, bu yapının yok edilmesinin vatana ihanet ile eş değer olduğunu bize gösterdi.
Yapılan araştırmalar çocuk ve gençler bir yana, aileler arasında bile keyif verici madde bağımlılığının arttığını, çocuk ve gençlerin bundan etkilendiklerini, özellikle Suriyelilerle başlayan gelişigüzel nargile kullanımına gençlerimizin rağbet ettiklerini ve bu yol ile uyuşturucu ile tanıştıklarını, Türkiye'de büyük bir pazar oluştuğunu gösterdi.
Vatan ve devlet düşmanlığı artık son derece bariz bir biçimde sergileniyor. Özellikle üniforma giymiş kişilere karşı yükselen antipati had safhada. Oysa üniforma resmi bir görevin ifasında tanınmayı sağlayan, insanlar arasında düzeni ayakta tutan polis, asker, zabıta, itfaiyeci, güvenlik görevlisi gibi kuruluşların personelinin gururla taşıdıkları bir giysidir.
Her ne kadar seks ve porno içeren siteler sanal dünyada yasaklansa da, yine pazar-pazarlarında kitap arası seks CD'leri, bellekler çok ucuz fiyatlara elden ele yayılıyor. Astronomik vaatler körpe vücutların kara pazarda seks tüccarları ve organ mafyasınca satılmasına engel olamıyor.
Bugün ülkede yasal olmayan yoldan silah sahibi olmak son derece kolaylaştı. İlgililer bile kaybolan silahların hesabını veremiyorlar. Av malzemeleri satışı yeterince denetleniyor mu? Hayır. Ruhsat bir zorunluluk gibi görünmüyor, hoş ruhsat almak da çok kolaylaştı.
Sanıldığı gibi orman yangınlarının nedeni piknikçiler, izciler, yürüyüş ekipleri, turistler veya çobanlar değildir. Aksine bu ekipler gördükleri çöpü toplayan, cam kırıklarını hiç olmazsa toprağa gömerek pasifize eden, kaçak ağaç kesimine engel olan guruplardır. Onlara ormana girmeyi yasaklamak açıkçası yangınlara, kaçak avlanmaya, ağaç kesimine davetiye çıkartmaya eş değerdir.
Bugün biliyoruz ki, Afganistan Amerikan uyuşturucu kartelinin en büyük tedarikçisidir ve bu tedarik zaman, zaman ülkemiz trafiğini de kullanarak dünya ülkelerine ulaşmaktadır. Yani gençlerimizi tehdit eden uyuşturucu yerli malı değildir. Haplar, sakızlar, paketler ayakçılar aracılığı ile büyük toplantı ve gösterilerde rahatlıkla pazarlanmaktadır.
Öyle TV dizilerindeki gibi köşe başlarında satılmamaktadır. Kötü organizasyonlar emniyet güçlerinin her türlü tedbirini önceden haber almak için hiçbir fedakârlıktan kaçınmamakta, akla gelmedik yöntemleri kullanmaktadırlar.
Bu konuda en önemli görev aile, okul ve öğretmenlere düşmekte; devletle el ele vererek çocuk ve gençleri korumaya çalışmalıdır.
Bir küçük merak, büyük bir alışkanlık olarak geri dönmektedir.
Yaratıcının bize emanet ettiği çocuklarımıza, gençlerimize, doğamıza, güzel ve iyi alışkanlıklarımızla sahip çıkmak ve onları korumak zorundayız.
Yoksa vay geldi halimize…
- Gençlik ve milli demokrasi… / 19.06.2025
- Savaş tamtamları… / 18.06.2025
- Ölenlerin yaşamı… / 06.06.2025
- Söz veren mi, sözünü tutan mı değerli? / 31.05.2025
- Arifler ve âlimler… / 20.05.2025
- Bir öğün, üç tabak yemek… / 13.05.2025
- Zirvede olmak… / 09.05.2025
- Bir saldırının düşündürdükleri… / 06.05.2025
- Yörükler… / 02.05.2025