Türk milleti ‘değişim’ istiyor

31 Mart yerel seçimleri yaklaşıyor ve her seçimde olduğu gibi yine vatandaşların önünde sanki iki seçenek varmış gibi empoze ediliyor. Halbuki sahaya indiğinizde, önceki seçimlerde her iki seçeneğe de oy vermiş olan vatandaşlar son derece rahatsızlar ve her iki seçenekten de yaka silkiyorlar. "Bıktık bunlardan" diyorlar, artık keskin bir değişime ihtiyaç olduğunu ifade ediyorlar.

Bu kadar kesin bir "değişim" isteğini, 23 yıldır aktif siyasetin içinde olan birisi olarak söylüyorum, ilk defa görüyorum. Ve gerçekten milletimiz adına bu durum beni oldukça umutlandırıyor. 

İktidarıyla mevcut ana ve yavru muhalefetiyle siyasilerin milletimize hiçbir çözüm getirmeyeceğini zaten biliyorduk ve sık sık da anlatıyorduk. Milletimiz ise bunlardan hala bir beklenti içindeydi. Bu sefer bizler bir şey demeden vatandaşların köklü bir değişime ihtiyaç olduğunu dillendirmesi gerçekten ilk defa oluyor.

Sahada karşılaştığımız bir diğer önemli gelişme ise, milletimizin arayışının genç siyasetçilerden yana olması. "Artık ülkeyi ve belediyeleri gençler yönetmeli, yaşlı siyasetçileri emekli edelim, artık istirahat etsinler" diyorlar.

Bu noktada vatandaşların birçoğunun dikkatini çeken ve ifade ettiği lider Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) genç genel başkanı Sayın Hüseyin Baş oluyor.

Ayrıca BTP'nin il ve ilçelerde aday gösterdiği genç başkan adayları da dikkatlerini çekiyor. Gazi Mustafa kemal Atatürk, "Umudumuz gençliktedir" demişti, iki seçenekli siyasetten son derece bunalan vatandaşlarımız da artık "Umudumuz gençliktedir" diyor. Bu seçimler, evet genel değil yerel seçimler ama milletimizin sandıkta mevcut siyasetçilerden memnuniyetsizliğini ve umudunun gençlikte olduğunu göstermesi açısından çok önemli bir seçim.

Çok farklı seçim sonuçlarıyla karşılaşabiliriz, şimdiden söyleyeyim.

Vatandaşlar BTP lideri Hüseyin Baş'ın konuşmalarını çok yakından takip ediyor ve "Doğruları en güzel anlatan lider işte bu" diyorlar. 

Peki, BTP lideri Baş neler söylüyor, dilerseniz en son Osmaniye'de yaptığı konuşmadan bazı spot cümleler paylaşalım:

"Hırsızlık olmasın istiyorsanız, yolsuzluk olmasın istiyorsanız, bütün ülkenin ve şehrinizin kaynakları sizin emrinize amade olsun istiyorsanız, çocuklarınızı yarının dünyasına, yarının Türkiye'sine hazırlamak ve rahat bir gelecekte yaşatmak istiyorsanız BTP adaylarına oy vereceksiniz."

"Türkiye'yi cadde cadde, sokak sokak, ilçe ilçe, il il geziyoruz ve karşılaştığımız tablo hep aynı; yokluğa, açlığa mahkummuşuz gibi sömürülen bir halka döndük. Şimdi sizler varsınız, biz varız ve bu yokluğa, açlığa ve sömürü düzenine dur diyeceğiz."

"Belediye seçimlerinde zannediyoruz ki bize hizmet etsinler diye birilerini seçeceğiz. Yanlış!  Şehrinizin rantını partilileri arasında paylaşsın diye sizin önünüze komiserler koyuyorlar ve sizden bekledikleri oyları alıp şehrinizin rantını pay edecekler. Türkiye yıllardan beri bu sistemde sömürülüyor."

"Bizim hakkımız olan parayı başkaları, aralarında pay ettiği için emeklim bugün 10 bin liraya talim ediyor. O 10 bin lira Avrupa'da çocuklara harçlık diye veriyorlar."

"Biz 45 yaşında emekli olmuş dedelerin torunlarıyız, 55 yaşında emekli olmuş babaların çocuklarıyız. Biz ise 65 yaşında emekli olmayı bekliyoruz ve muhtemelen çocuklarımız 75 hatta 85 yaşında emekli edilip belki de hiç para alamayacaklar. Eğer bu kurdukları siyasi düzeneğe bir tekme atmazsanız, her geçen gün daha da açlığa, daha da yoksulluğa mahkum olacağız. Bu düzene bu seçimde tekme atıyoruz, hazır mıyız?"

"Ben depremden hemen sonra Osmaniye'ye geldim, Hatay'a gittim, Kahramanmaraş'a gittim, Gaziantep'e gittim, Malatya'ya gittim. Ben buralara geldiğimde burada hükümet yoktu. Biz geldik günler sonra hükümet geldi, şimdi de herkese hava atıyorlar, 'hepinize bir ev vereceğiz' diye! Evi size bedava mı veriyorlar? Hayır, parasını da alıp veriyorlar."

"Sizin ne suçunuz vardı o depremde de, şimdi onun bedelini ödermişçesine o evlere para ödüyorsunuz? O depremde yıkılan evler Osmaniyelinin suçu muydu, Hataylının suçu muydu, Gazianteplinin suçu muydu, Malatyalının suçu muydu? O inşaatlara izin veren hükümetlerin ve belediyelerin suçuydu! Biz o hükümetleri, o belediyeleri destekledikçe yine göçük altında kalmaya mahkumuz!"

"Türkiye'de öyle bir siyasi düzenek kurdular ki ya A Partisi ya B Partisi? A'nın içinde 10 tane, B'nin içinde 10 tane parti. Ben hep iki partili sistem diyorum aslında iki seçenekli sistem. Seçenek 22 parti olsa ne olur, 22'si de birbirinin aynısı olduktan sonra. Şimdi kimi belediyenizin başına getirseniz veya kimi ülkenin başına getirseniz ya Aleviler üzülecek, ya Sünniler üzülecek, birini getirsen muhafazakarlar üzülecek, diğerini getirsen laikler üzülecek, Cumhuriyetçiler üzülecek, bir diğerini getirsen milliyetçiler üzülecek. İşte biz, 'Biz gelelim kimse kaybetmesin, bütün Türkiye kazansın' diyoruz."