Ne oldu bu topluma böyle! Gözü dönmüş, azgın bir kavim görüntüsü veriyor.
Toplumun genel ahlak yapısı erozyona uğramış. Hırsızlık, gasp, dolandırıcılığın yanı sıra intihar vakaları, saldırganlık, cinayetlerde de artış var.
Her biri ayrı bir yazı konusu olan bu adli olaylar içerisinde son günlerde en çok gözümüze, çocuklara yönelik cinsel istismar haberleri çarpıyor.
Adli sicil istatistik verileri de durumun vahametini gözler önüne seriyor. O verilere göre bir yıl içinde çocuk istismarına ilişkin 20 bine yakın dava açılmış.
'Dindar nesil' yetiştirme iddiasında olanların yönettiği Türkiye'de 'çocuklara yönelik cinsel istismar' olaylarında patlama yaşanıyor.
Resmi veriler, çocuklara yönelik cinsel istismar suçunda sürekli bir artış yaşandığını ortaya koyuyor.
Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2014 yılında çocuklara yönelik cinsel istismar suçundan toplam 18 bin 104 dava açılmış.
Bu davalarda 13 bin 968 kişi çocuklara cinsel istismar suçundan mahkum olmuş.
Cinsel istismar suçunun en fazla işlendiği il ise İstanbul. İstanbul'u İzmir ve Ankara izliyor.
Çocukların cinsel istismarı çerçevesinde açılan dava sayısı 2006 yılında 2 bin 414 iken, 2011 yılında açılan dava sayısı 16 bin 827'ye yükselmişti. Adalet Bakanlığı verilerine göre bu dönemde çocuklara yönelik cinsel istismar davalarında yüzde 697'lik bir artış yaşanmış. 2014 yılında dava sayısı daha da artarak 18 bin 104'e ulaşmış.
2015 ve 2016 verilerini henüz bilmiyoruz. Ama sadece Karamanda bir vakıf çalışanının 45 çocuğa cinsel istismarda bulunmasını, Kayseri'de liseli Cansel'in intiharı ile gün yüzüne çıkan çirkin olayı ve daha nicelerini de ilave edersek sayının daha da yükseleceği tahmininde bulunmak hiç de güç olmayacaktır.
Son günlerde artan çocuk istismarlarının araştırılmasına yönelik nihayet TBMM'de komisyon kurulmasına karar verildi. Komisyon, iddiaları araştıracak ve tedbirleri hazırlayarak ilgili makamlara iletecek. 3 ay boyunca çalışacak olan komisyon, ilgili yerlere de gidecek. Umarız komisyonun çalışmaları olumlu sonuçlar verir.
Başta sorduğum soruya tekrar dönmek istiyorum.
Ne oldu bu topluma, Türk toplumu bu hale nasıl geldi?
Dindar oldukları için iktidara getirilen bir hükümete rağmen bunları niye yaşıyoruz? Yok, iktidar ne yapsın vatandaş bu pisliği yapıyor desek, öyleyse bu vatandaş niye yoldan çıktı diye sormadan edemiyoruz. Hükümetin gözü gibi korumaya çalıştığı bir vakıftan bile böyle sapık insan çıkıyorsa bu işte bir yanlışlık aramak gerekmez mi?
Ben size ne olduğunu söyleyeyim.
Hükümet tarafından yıllar içerisinde toplumun birçok değer yargısı altüst edildi. Helaller haram, haramlar helal oldu. Bazı din adamları "Yolsuzluk yapana hırsız denmez" dedi. Bazıları "Şiileri öldürmek caizdir" dedi. Domuz eti serbest bırakıldı. Zinanın suç olması TCK'dan çıkarıldı. Besmele ile kilise açıldı. Papazların ettiği duaya âmin denildi. Ak Saray'ın açılışı Papa'ya yaptırıldı. "Allah katında tek din İslam'dır" ilahi ölçüsüne rağmen, devletin en tepesindekiler 'dört hak din'in olduğunu söyledi. Dinlerarası diyalog ve medeniyetler arası ittifak politikalarıyla İslam'ın içi boşaltıldı. Bu ülkede 40 bin kilise evi açıldı. Faiz için "çağın gereğidir" denilerek koca millet faiz batağına sokuldu?
Bütün bunların neticesinde de toplum yoldan çıktı. Bazıları Erdoğan'a "ikinci peygamber" dedi. Bazıları da "O Allah'ın bütün sıfatlarını üzerinde taşıyan liderdir" dedi. Kimisi onun için "sallu alâ Muhammed" dedi. Kimisi de tokalaştıktan sonra ellerini yüzüne sürdür. Bazı kadınlar Erdoğan için ağza alınamayacak taleplerde bulundu?
Bu yaşananlara münferit olaylar gözüyle bakmak, durumu hafife almak olur. Yukarıda yazdığım her bir münferit(!) olay on binlerce kişinin düşünce ve inancının tezahürüdür. Toplumun çürümüşlüğünün fotoğrafıdır.
O yüzden çocuklara yönelik cinsel istismarları araştıracak TBMM komisyonuna naçizane önerim; konuyu bu açıdan da bir değerlendirsinler.
Türk toplumunun genel ahlak değerleri, referansını Kur'an'dan ve sevgili Peygamberimizden alan bir birikimle oluştu. Bu birikimde, Anadolu'da yetişmiş binlerce erenin yüzyıllarca süren emeği var. Yok olan bir şeyi tekrar yerine koymak bir daha mümkün olmayabilir.
Maalesef Türk milletinin bu kazanımlarını kaybetmeye başladığına şahit oluyoruz, sonuçlarını da çok acı bir şekilde yaşıyoruz. Türk toplumunun fabrika ayarlarına dönmesi şart! Bu konuda da en büyük sorumluluk hükümete düşüyor.
Toplumun genel ahlak yapısı erozyona uğramış. Hırsızlık, gasp, dolandırıcılığın yanı sıra intihar vakaları, saldırganlık, cinayetlerde de artış var.
Her biri ayrı bir yazı konusu olan bu adli olaylar içerisinde son günlerde en çok gözümüze, çocuklara yönelik cinsel istismar haberleri çarpıyor.
Adli sicil istatistik verileri de durumun vahametini gözler önüne seriyor. O verilere göre bir yıl içinde çocuk istismarına ilişkin 20 bine yakın dava açılmış.
'Dindar nesil' yetiştirme iddiasında olanların yönettiği Türkiye'de 'çocuklara yönelik cinsel istismar' olaylarında patlama yaşanıyor.
Resmi veriler, çocuklara yönelik cinsel istismar suçunda sürekli bir artış yaşandığını ortaya koyuyor.
Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2014 yılında çocuklara yönelik cinsel istismar suçundan toplam 18 bin 104 dava açılmış.
Bu davalarda 13 bin 968 kişi çocuklara cinsel istismar suçundan mahkum olmuş.
Cinsel istismar suçunun en fazla işlendiği il ise İstanbul. İstanbul'u İzmir ve Ankara izliyor.
Çocukların cinsel istismarı çerçevesinde açılan dava sayısı 2006 yılında 2 bin 414 iken, 2011 yılında açılan dava sayısı 16 bin 827'ye yükselmişti. Adalet Bakanlığı verilerine göre bu dönemde çocuklara yönelik cinsel istismar davalarında yüzde 697'lik bir artış yaşanmış. 2014 yılında dava sayısı daha da artarak 18 bin 104'e ulaşmış.
2015 ve 2016 verilerini henüz bilmiyoruz. Ama sadece Karamanda bir vakıf çalışanının 45 çocuğa cinsel istismarda bulunmasını, Kayseri'de liseli Cansel'in intiharı ile gün yüzüne çıkan çirkin olayı ve daha nicelerini de ilave edersek sayının daha da yükseleceği tahmininde bulunmak hiç de güç olmayacaktır.
Son günlerde artan çocuk istismarlarının araştırılmasına yönelik nihayet TBMM'de komisyon kurulmasına karar verildi. Komisyon, iddiaları araştıracak ve tedbirleri hazırlayarak ilgili makamlara iletecek. 3 ay boyunca çalışacak olan komisyon, ilgili yerlere de gidecek. Umarız komisyonun çalışmaları olumlu sonuçlar verir.
Başta sorduğum soruya tekrar dönmek istiyorum.
Ne oldu bu topluma, Türk toplumu bu hale nasıl geldi?
Dindar oldukları için iktidara getirilen bir hükümete rağmen bunları niye yaşıyoruz? Yok, iktidar ne yapsın vatandaş bu pisliği yapıyor desek, öyleyse bu vatandaş niye yoldan çıktı diye sormadan edemiyoruz. Hükümetin gözü gibi korumaya çalıştığı bir vakıftan bile böyle sapık insan çıkıyorsa bu işte bir yanlışlık aramak gerekmez mi?
Ben size ne olduğunu söyleyeyim.
Hükümet tarafından yıllar içerisinde toplumun birçok değer yargısı altüst edildi. Helaller haram, haramlar helal oldu. Bazı din adamları "Yolsuzluk yapana hırsız denmez" dedi. Bazıları "Şiileri öldürmek caizdir" dedi. Domuz eti serbest bırakıldı. Zinanın suç olması TCK'dan çıkarıldı. Besmele ile kilise açıldı. Papazların ettiği duaya âmin denildi. Ak Saray'ın açılışı Papa'ya yaptırıldı. "Allah katında tek din İslam'dır" ilahi ölçüsüne rağmen, devletin en tepesindekiler 'dört hak din'in olduğunu söyledi. Dinlerarası diyalog ve medeniyetler arası ittifak politikalarıyla İslam'ın içi boşaltıldı. Bu ülkede 40 bin kilise evi açıldı. Faiz için "çağın gereğidir" denilerek koca millet faiz batağına sokuldu?
Bütün bunların neticesinde de toplum yoldan çıktı. Bazıları Erdoğan'a "ikinci peygamber" dedi. Bazıları da "O Allah'ın bütün sıfatlarını üzerinde taşıyan liderdir" dedi. Kimisi onun için "sallu alâ Muhammed" dedi. Kimisi de tokalaştıktan sonra ellerini yüzüne sürdür. Bazı kadınlar Erdoğan için ağza alınamayacak taleplerde bulundu?
Bu yaşananlara münferit olaylar gözüyle bakmak, durumu hafife almak olur. Yukarıda yazdığım her bir münferit(!) olay on binlerce kişinin düşünce ve inancının tezahürüdür. Toplumun çürümüşlüğünün fotoğrafıdır.
O yüzden çocuklara yönelik cinsel istismarları araştıracak TBMM komisyonuna naçizane önerim; konuyu bu açıdan da bir değerlendirsinler.
Türk toplumunun genel ahlak değerleri, referansını Kur'an'dan ve sevgili Peygamberimizden alan bir birikimle oluştu. Bu birikimde, Anadolu'da yetişmiş binlerce erenin yüzyıllarca süren emeği var. Yok olan bir şeyi tekrar yerine koymak bir daha mümkün olmayabilir.
Maalesef Türk milletinin bu kazanımlarını kaybetmeye başladığına şahit oluyoruz, sonuçlarını da çok acı bir şekilde yaşıyoruz. Türk toplumunun fabrika ayarlarına dönmesi şart! Bu konuda da en büyük sorumluluk hükümete düşüyor.
Eyüp Kabil / diğer yazıları
- Kötü kopya / 06.07.2023
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022