“Türk ve İslam olma şartını kaldırıyoruz.”
Darüşşafaka Cemiyetinin Olağanüstü Genel Kurulu’nda konuşan Başbakan Erdoğan böyle dedi.
Devamında da şu ifadeleri kullandı: “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak, cemiyetin başkanı sıfatıyla böyle tarihi nitelikte bir değişikliğe şahitlik ediyor olmaktan büyük gurur ve heyecan duyduğumu da burada ifade etmek istiyorum.”
30 Mart 1863 tarihinde Padişah fermanı ile kurulan Darüşşafaka’nın o zamanki adı Cemiyet–i Tedrisiyye–i İslamiye yani İslam Okutma Kurumu’ydu.
Zaman içinde bugünkü adını aldı.
149 yıldır babasını kaybetmiş, yetenekli, maddi olanakları yetersiz çocuklara yatılı eğitim veriyor.
Tek şartı ise çocukların Türk ve Müslüman olmasıydı.
Bu da Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde kaldırılıyor, hem de kendi ifadesiyle ‘gurur ve heyecan’ duyularak.
Kaldırılan şartı tekrar edelim: “Türk ve Müslüman olmak”
Doğrusu şehitlik için bile Müslüman olma şartının aranmadığı bir dönemde böylesine bir değişikliğin normal olduğunu düşünüyorum.
*********************************************
Haber kanallarından birinde bir haber.
Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış Malta Başbakanı Lawrence Gonzi ile görüşüyor.
Ekrandaki yazı dikkatimi çekti.
“Türkiye’den AB atağı. Malta’dan Türkiye’ye AB desteği geldi” yazıyor.
Yahu Malta ne ki vereceği destek ne olacak!
Malta, Güney Avrupa’da 400 bin nüfuslu minik bir adalar ülkesi.
74 milyonluk Türkiye’nin bakanı Giresun kadar nüfusa sahip olan bir ülkeden destek istiyor.
Hangi konuda? Kıbrıs konusunda.
Rum – Yunan ikilisi ile ortak toplantı yapmak isteyen Bağış, Gonzi’ye, “Eğer Rum yönetimi ile Yunanistan’ı bu konuda ikna edebilirseniz ben size KKTC, Türkiye ve İngiltere’nin toplantıya katılımının sözünü verebilirim” teklifinde bulunuyor.
Rumlardan bir adım önde olacağız sloganıyla yürütülen Kıbrıs politikası bir devletçikten yardım isteme noktasına kadar geldi.
Haydi hayırlısı.
*********************************************
Murat Erdem, Osman Cantürk, Ahmet Ozan, Bayram Tekin, Caner Kesimal ve Ali Karakış.
Yukarıdaki isimler PKK terörüne son 10 gün içinde verdiğimiz şehitler.
Yazıyı yazdığım sıradaki tablo bu şekildeydi.
Kimisi Amasya’da, kimisi Şırnak’ta, kimisi Hatay’da şehit oldu.
6 ocağa daha ateş düştü, analar, babalar, eşler ve çocuklar bir kez daha ağladı.
Korkarım ki bu bahar da çok ağlayacağız.
Müttefik, stratejik ortak dediğimiz ülkeler tarafından desteklenen bu terör belasına karşı artık bir çözüm bulması beklenen hükümetimiz ise kafayı Suriye’ye takmış vaziyette.
Başbakanımız Suriye’nin de Libya gibi olması için (Güney Kore’den İran’a Çin’den Suudi Arabistan’a kadar) dolaşıyor.
Türkiye’nin terör sorunu ne olacak diye soracak olursanız o işi Kurtlar Vadisi’nin Polat Alemdar’ı halletti.
Adamlarıyla birlikte Kandil’e gitti, terörist başını ipe çekti.
Biz de millet olarak derin bir oh çektik.
Artık endişe edecek bir durum yok.
İçiniz rahat olabilir.
Terörün beli kırıldı.
Zaten Süleymaniye’de Amerikalıların Türk askerinin başına çuval geçirmesinin intikamını da, İsrail’in Mavi Marmara baskınının intikamını da Polat Alemdar almıştı.
Ne diyelim, Allah’tan Polat var. Yoksa biz ne yapardık!
Söz Kurtlar Vadisi’nden açılmışken ifade edelim.
Bu dizinin son dönemde hükümetin bazı tartışmalı icraatlarını kamuoyuna hazmettirme aracı haline getirildiğini düşünüyorum.
Örneğin MİT– PKK görüşmesi.
Örneğin hükümetin Suriye karşıtı tutumu.
Malum kamuoyunun bir bölümünde “hükümet neden haçlıların bir İslam ülkesini işgal projesine destek veriyor şeklinde” son derece haklı bir eleştiri var.
Kamuoyundan yükselen tepkilerin dizginlenmesi gerekiyor.
Darüşşafaka Cemiyetinin Olağanüstü Genel Kurulu’nda konuşan Başbakan Erdoğan böyle dedi.
Devamında da şu ifadeleri kullandı: “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak, cemiyetin başkanı sıfatıyla böyle tarihi nitelikte bir değişikliğe şahitlik ediyor olmaktan büyük gurur ve heyecan duyduğumu da burada ifade etmek istiyorum.”
30 Mart 1863 tarihinde Padişah fermanı ile kurulan Darüşşafaka’nın o zamanki adı Cemiyet–i Tedrisiyye–i İslamiye yani İslam Okutma Kurumu’ydu.
Zaman içinde bugünkü adını aldı.
149 yıldır babasını kaybetmiş, yetenekli, maddi olanakları yetersiz çocuklara yatılı eğitim veriyor.
Tek şartı ise çocukların Türk ve Müslüman olmasıydı.
Bu da Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde kaldırılıyor, hem de kendi ifadesiyle ‘gurur ve heyecan’ duyularak.
Kaldırılan şartı tekrar edelim: “Türk ve Müslüman olmak”
Doğrusu şehitlik için bile Müslüman olma şartının aranmadığı bir dönemde böylesine bir değişikliğin normal olduğunu düşünüyorum.
*********************************************
Haber kanallarından birinde bir haber.
Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış Malta Başbakanı Lawrence Gonzi ile görüşüyor.
Ekrandaki yazı dikkatimi çekti.
“Türkiye’den AB atağı. Malta’dan Türkiye’ye AB desteği geldi” yazıyor.
Yahu Malta ne ki vereceği destek ne olacak!
Malta, Güney Avrupa’da 400 bin nüfuslu minik bir adalar ülkesi.
74 milyonluk Türkiye’nin bakanı Giresun kadar nüfusa sahip olan bir ülkeden destek istiyor.
Hangi konuda? Kıbrıs konusunda.
Rum – Yunan ikilisi ile ortak toplantı yapmak isteyen Bağış, Gonzi’ye, “Eğer Rum yönetimi ile Yunanistan’ı bu konuda ikna edebilirseniz ben size KKTC, Türkiye ve İngiltere’nin toplantıya katılımının sözünü verebilirim” teklifinde bulunuyor.
Rumlardan bir adım önde olacağız sloganıyla yürütülen Kıbrıs politikası bir devletçikten yardım isteme noktasına kadar geldi.
Haydi hayırlısı.
*********************************************
Murat Erdem, Osman Cantürk, Ahmet Ozan, Bayram Tekin, Caner Kesimal ve Ali Karakış.
Yukarıdaki isimler PKK terörüne son 10 gün içinde verdiğimiz şehitler.
Yazıyı yazdığım sıradaki tablo bu şekildeydi.
Kimisi Amasya’da, kimisi Şırnak’ta, kimisi Hatay’da şehit oldu.
6 ocağa daha ateş düştü, analar, babalar, eşler ve çocuklar bir kez daha ağladı.
Korkarım ki bu bahar da çok ağlayacağız.
Müttefik, stratejik ortak dediğimiz ülkeler tarafından desteklenen bu terör belasına karşı artık bir çözüm bulması beklenen hükümetimiz ise kafayı Suriye’ye takmış vaziyette.
Başbakanımız Suriye’nin de Libya gibi olması için (Güney Kore’den İran’a Çin’den Suudi Arabistan’a kadar) dolaşıyor.
Türkiye’nin terör sorunu ne olacak diye soracak olursanız o işi Kurtlar Vadisi’nin Polat Alemdar’ı halletti.
Adamlarıyla birlikte Kandil’e gitti, terörist başını ipe çekti.
Biz de millet olarak derin bir oh çektik.
Artık endişe edecek bir durum yok.
İçiniz rahat olabilir.
Terörün beli kırıldı.
Zaten Süleymaniye’de Amerikalıların Türk askerinin başına çuval geçirmesinin intikamını da, İsrail’in Mavi Marmara baskınının intikamını da Polat Alemdar almıştı.
Ne diyelim, Allah’tan Polat var. Yoksa biz ne yapardık!
Söz Kurtlar Vadisi’nden açılmışken ifade edelim.
Bu dizinin son dönemde hükümetin bazı tartışmalı icraatlarını kamuoyuna hazmettirme aracı haline getirildiğini düşünüyorum.
Örneğin MİT– PKK görüşmesi.
Örneğin hükümetin Suriye karşıtı tutumu.
Malum kamuoyunun bir bölümünde “hükümet neden haçlıların bir İslam ülkesini işgal projesine destek veriyor şeklinde” son derece haklı bir eleştiri var.
Kamuoyundan yükselen tepkilerin dizginlenmesi gerekiyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- Teröriste kravat taktırınca! / 01.03.2025
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024