Türkiye-Mısır yakınlaşması Yunanistan'ı korkutuyor
Mısır'ın geçtiğimiz günlerde Türkiye'nin meşru kıta sahanlığı sınırlarını dikkate alarak gerçekleştirdiği hidrokarbon ihalesinin bilhassa Türkiye ve Mısır açısından ve genel olarak da Doğu Akdeniz jeopolitiği çerçevesinde önemli sonuçlar doğurabileceği ifade ediliyor
05.03.2021 16:49:00





Doğu Akdeniz'de yaşanan her gelişme hem gündemi hem de bölge siyasetini değiştirmeye devam ediyor. Bu çerçevede geçtiğimiz günlerde Doğu Akdeniz'e kıyıdaş ülkelerden Mısır'ın bölgede enerji kaynakları araştırmak için çıktığı ihalede Türkiye'nin 2019'da Birleşmiş Milletler'e (BM) bildirdiği Türk kıta sahanlığının güney sınırının belirlenmesi bölgedeki dinamikleri değiştirebilecek gelişmelerden biri oldu. Buna karşılık Türkiye de Mısır'ın bu rasyonel hamlesini kendi deniz yetki alanlarına saygı gösterilmesi şeklinde değerlendirdi. Bu minvalde, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu "Doğu Akdeniz'de en uzun karası ve kıyıları olan iki ülke olarak ilişkilerimizin seyrine göre biz de yarın deniz yetki alanları konusunu Mısır'la müzakere edebiliriz, kendi aramızda da ileride bir anlaşma imzalayabiliriz," diyerek bölgede muhtemel bir değişim için kapıyı aralamış oldu. Özellikle bünyesinde enerji kaynaklarının bulunduğunun belirlenmesinin ardından sürekli gündemde olan ve jeopolitik önemi hızla artan Doğu Akdeniz'de yaşanan bu son gelişme, İzzet Baysal Üniversitesi'nden Dr. Öğretim Üyesi İlhan Sağsen'in analizine göre bilhassa Türkiye ve Mısır açısından ve genel olarak da bölge jeopolitiği için önemli sonuçlar doğurabilir. Türkiye için bu gelişmenin kendi tezlerinin doğruluğunu ortaya koyması açısından önemli olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bunun yanı sıra Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin yok sayılarak bir girişimde bulunmanın mümkün olmadığı da bir kez daha anlaşılmış oldu. Bir başka deyişle, Mısır'ın ihale kararı alırken belirlediği alan incelendiğinde, bölgede her ne kadar East-Med gibi maliyetli, gerçekçi olmayan ve siyasi motivasyonlu çeşitli hamleler yapılsa da; ya da Yunanistan uluslararası hukuka aykırı şekilde belirlediği sözde egemenlik alanlarıyla yayılmacı politika uygulamaya çalışsa da; veyahut Türkiye'yi dahil etmeden Doğu Akdeniz Gaz Forumu adı altında birlikler oluşturulmaya çalışılsa da Türkiye, Doğu Akdeniz'de en uzun sahil şeridine sahip kıyıdaş ülke olarak ve uluslararası hukuk zemininde belirlediği meşru politikasıyla bölgedeki en önemli belirleyicilerden biri olduğunu göstermiştir.
Türkiye ile anlaşmak Mısır'ın da çıkarına
Bunların yanı sıra, bu ve benzeri nitelikte adımlar Türkiye ve diğer bölge ülkeleriyle ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda bir fırsat olarak görülebilir. Mısır'ın hidrokarbon ihalesi sırasında Türkiye'nin kıta sahanlığı sınırlarını dikkate alarak hareket etmesinin ardından, Mısır'ın Türkiye ile bir deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması imzalamaya istekli olduğu ve bunun kendi bölgesel çıkarlarına uygun olduğu şeklinde yorumlanması mümkün. Böyle bir anlaşma sonucu ortaya çıkacak güven ortamı ile gelişecek ilişkiler sadece Doğu Akdeniz ile sınırlı kalmayacağı gibi, iki ülkeye de fayda sağlayacak birçok işbirliği ihtimalinin de yolunu açacaktır. Ancak Türkiye ile Mısır arasında Doğu Akdeniz'de imzalanabilecek olası bir anlaşmanın getireceği faydalardan en önemlisi Mısır'ın, Yunanistan ve GKRY ile imzaladığı sözde sınırlandırma anlaşmalarıyla kaybettiği yetki alanlarını geri alabileceği ve böylece Doğu Akdeniz'de uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru ve gerçek yetki alanına sahip olabileceğidir. Türkiye ile Mısır arasında imzalanacak bir yetki anlaşmasının oluşturacağı pozitif ortamla şu ana kadar bölgede enerji kaynağını gerçek manada bulmuş olan iki ülkeden biri olan Mısır, hem mevcut enerji kaynaklarını hem de yeni bulabileceği olası kaynakları Batı'ya taşımak için Türkiye ile anlaşma imkanı bulabilecektir.
Yunanistan hayal kırıklığı yaşıyor
Bölgedeki son gelişmelere Yunanistan ve Fransa açısından bakmak da faydalı olacaktır. Bu çerçevede, 6 Ağustos 2020 tarihinde Türkiye-Libya sınırını bertaraf etmek için imzalanan sözde Yunanistan-Mısır deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşmasında Mısır, Yunanistan'ın Meis'ten sınır çizme girişimine karşı çıkmıştı ve aslında böylece Yunanistan, "adaların kıta sahanlığı vardır" tezinden geri adım atarak ilk hayal kırıklığını yaşamıştı. Bugün de Yunan basını incelendiğinde Mısır'ın ihale kararının Yunanistan'da ciddi bir rahatsızlık ve hayal kırıklığı yarattığı görülüyor. 27 Kasım 2019 tarihinde Türkiye ile Libya arasında imzalanan deniz yetki alanları sınırlandırmasına dair mutabakat muhtırası zaten Yunanistan'ın bölge politikasına ve Kıbrıs adasına doğru uzanan Yunan iddialarına ciddi darbe vurmuştu. Şimdi ise Mısır'ın hem Meis'e ilişkin tutumu hem de bu son ihale kararı Yunanistan'ın bölgede kontrolü daha fazla kaybedebileceğini gösteriyor. Sonuç olarak, Türkiye-Mısır arasındaki olası bir deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması, bölgenin kaderinin yalnızca bölge ülkelerinin tasarrufuyla çizilebileceğini göstermesi açısından da önemli olacaktır. Bu gelişme, bölge ülkeleri arasındaki güven ortamının artmasına bir katkı sağlayıp daha başka işbirliği imkanlarına da yol açabilir. Bu minvalde, Türkiye'nin defaatle belirttiği gibi Doğu Akdeniz'deki ihtilafların, kıyıdaş ülkelerin bir araya gelmesiyle hakkaniyet ilkesi doğrultusunda uluslararası hukuk ilkeleri çerçevesinde çözülmesi gerekiyor. Mısır'ın Türkiye'nin meşru kıta sahanlığı sınırlarını dikkate alarak gerçekleştirdiği hidrokarbon ihalesi de bölgede çözüm için katkı sağlayacak minvalde bir gelişme olmuştur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.