logo
06 ARALIK 2025


Türkiye'nin geleceği için doğru bir zemin arayışı

28.04.2025 00:00:00
Son yıllarda Türkiye'de müzelerde dikkat çekici bir değişim yaşanıyor. Ankara, Eskişehir, Balıkesir gibi şehirlerde ziyaret ettiğim müzelerde, Kurtuluş Savaşı'nı konu eden mekanlarda 15 Temmuz anlatımına özel alanlar açılıyor. Erdoğan'ın şahsına yönelik görseller ve resimlerle bir tür reklam alanı oluşturulmuş durumda. 15 Temmuz sanki Kurtuluş Savaşı'nın doğal bir devamıymış gibi sunuluyor.

Burada meselem 15 Temmuz direnişine karşı olmak değil; ancak her olayın tarih içindeki yerinin doğru belirlenmesi gerekir. Taş yerinde ağırdır. 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü 2016'daki darbe girişimine karşı verilen mücadeleyi anlatması açısından çok önemli bir gündür. Ancak gerçek bir tarih bilinci, olayları büyüklük ve etkilerine göre doğru bir sıraya koyabilmeyi gerektirir.

Tek adam rejimleri ve bugüne gelen süreç

Türkiye, 2010 ve 2017 referandumları ile adım adım tek adam rejimine sürüklendi. Anayasa Mahkemesi'nin etkisizleştirilmesi, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun yapısında yapılan değişiklikler gibi hamlelerle de hukuk sistemi ciddi şekilde zedelendi.

Bu süreçle ilgili olarak Genel Başkanımız Hüseyin Baş'ın önemli bir uyarısı var:

"Türkiye'de bendensin iyisin, benden değilsin kötüsün! Şimdi önce ikiye böldüler, şimdi yeni yeni başladılar, kendilerinden olanların da iyisi ve kötüsü başladı. Böyle giderse 5 seneyi bulmaz, bu ülkede yandaş olmak bile fayda etmeyecek, para etmeyecek göreceksiniz." 

Yani yandaş olmak bile yarın kimseyi kurtaramayacak. Bu, sistemin kendisini sürekli yeniden tanımladığı bir otoriterleşme süreci.

Halkın direnci ve muhalefetin sorumluluğu

2002'den bu yana seçimlerde aktif çalışmış biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Halkın enerjisi ve tepkisi önemlidir ama bu enerjinin doğru kanalize edilmesi gerekir. Aksi halde, halkın iyi niyetine rağmen iktidar yine kendi lehine süreci çevirebilir.

Seçim dönemlerinde köy köy gezdiğimizde yaşadıklarımızı hatırlıyorum. Bağımsız Türkiye Partisi'ni temsil ettiğimizi söyleyince bize ayranlar, kahvaltılar ikram edilir; büyük bir sıcaklıkla karşılanırdık. Hatta vatandaşlarımız, AKP başta olmak üzere bazı partilileri köye almadıklarını iddia ederlerdi. Ancak seçim sonuçları geldiğinde, o köylerde AKP'nin, güya köye alınmayan siyasi partilerin ciddi oylar aldıklarını gördüğümüz çok olmuştur. Seçim psikolojisi çok farklı bir psikolojidir. Sadece halkın tepkisi yetmiyor; doğru örgütlenme ve strateji de gerekiyor. Yani muhalefet doğru kurgulamayı yapamazsa, miting kalabalıkları ya da vatandaşların hükümete tepkileri sandığa aksi yönde yansıyabiliyor.

Erken seçim ve anayasa tartışmaları

Erdoğan, eğer halk desteğini güçlü hissetseydi, erken seçimi en çok kendisi isterdi. Bir güven tazeleme fırsatı yakalamak isterdi. Ancak bugün seçimlere gitmesi halinde kazanamayacağını bildiği için, bu yoldan uzak duruyor. Seçim dışı yollarla, anayasa değişiklikleri ile iktidarını kalıcılaştırma planları yapıyor olabilir.

Özellikle DEM Parti ile yapılan görüşmelerin perde arkasında da bu amaç yatıyor olabilir: Seçim sistemini değiştirmek, seçimi tehlikeye atacak düzenlemeler getirmek.

Bu nedenle vatandaşın hukuk çizgisi içinde ama kararlılıkla durması, muhalefetin de yılmadan ve dağılmadan bir arada durmayı başarması gerekiyor. Aksi takdirde tarih, bu dönemdeki muhalefeti affetmeyecektir.

52-48 düzeni ve muhalefetin doğru adresi

Sayın Erdoğan'ın yarıştığı seçimi bir gözümüzden geçirelim. Erdoğan'ın oyu hep yüzde 52, rakiplerinin ise hep yüzde 48 civarı. Yaşanan 52-48 dengesi tesadüfi değildir. Yıllardır aynı oran korunuyor. Öyle ya, taraflar hep aynı şeyleri yaparlarsa farklı sonuç beklemekte mantıklı olmasa gerek.

Muhalefetin artık sadece görünüşte değil, gerçek anlamda yeni bir strateji geliştirmesi şart. Eğer aynı mantıkla, sadece geçmişte AKP'ye hizmet etmiş bazı partilerle ittifak yapılarak ilerlenirse, sonuç yine hüsran olacaktır.

Bu noktada net bir ortak payda oluşturulması zorunludur. Peki bu ortak payda ne olmalı?

Mustafa Kemal Atatürk'ün çizgisi ortak payda olmalı

Türkiye'yi bir arada tutabilecek tek gerçek çizgi, Mustafa Kemal Atatürk'ün ilke ve inkılaplarıdır. Üniter yapıya, laik cumhuriyet değerlerine ve çağdaş hukuka bağlılık ortak bir zemindir.

Muhalefet, kiminle ittifak yapacağını belirlerken, geçmişte hangi partiye oy verdiğine değil; Atatürk'ün ilkelerine sadık olup olmadığına bakmalıdır. Partilerin programları ya da siyasi geçmişleri ikinci planda kalmalıdır.

Aksi halde, akışına bırakılan süreç yine 52-48 düzenine mahkûm olur. Artık süreci akışına bırakmak gibi bir lüksümüz yoktur. Net bir adres ve net bir çizgiyle, güçlü bir birliktelik şarttır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi / diğer yazıları
Güney Afrika'dan ABD'ye 'G20' tepkisi
"Hiçbir üyenin Güney Afrika'yı G20'den dışlama hakkı yoktur"
BM Nüfus Fonu temsilci açıkladı
Gazze'de hayatta kalma ve belirsizlik arasında yaşam mücadelesi
Hakem kararları maça gölge düşürdü
Galatasaray Samunspor'u 3-2 yendi
Pembe tablo çizdi
'Enflasyon düşüyor, düşmeye devam edecek'
Büyük kongre Pazar günü
'İstikbal Biziz, Biz Geleceğiz'
Bürokratlara zam kararına tepki
'Dar gelirli sürünüyor böyle olmaz'
Bahis ve şike soruşturması
Futbolcular, hakemler, başkanlar, yorumcular..!
Futbolda bahis skandalında yeni dalga operasyon
Ahmet Çakar, çok sayıda profesyonel futbolcu ve yönetici gözaltında
Mersin'de maaşlarını alamayan işçiler, adliye önünde toplandı
Bazı çalışanları müstehcen fotoğraflarla tehdit etmişler
11. Yargı Paketi, TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi
Kovid 19 düzenlemesi onaylandı
İsrail hükümetinin Gazze'de kirli planları
Suç örgütü lideri Ebu Şebab'ı desteklemiş
BM'den 'Ukrayna savaşı' açıklaması
"Ateşkese yakın olduğumuzu hissetmiyoruz"
Suriye ile SDG çatıştı
Entegrasyon olacaksa çatışma niye?
Yeni vergi düzenlemeleri TBMM'de kabul edildi
Tapuda eksik harç ödeyen yandı!
Adliyedeki skandal soygununun görüntüleri ortaya çıktı
Emanetteki altınları market arabasıyla götürmüş
Güney Afrika'dan ABD'ye 'G20' tepkisi
"Hiçbir üyenin Güney Afrika'yı G20'den dışlama hakkı yoktur"
BM Nüfus Fonu temsilci açıkladı
Gazze'de hayatta kalma ve belirsizlik arasında yaşam mücadelesi
Hakem kararları maça gölge düşürdü
Galatasaray Samunspor'u 3-2 yendi
Pembe tablo çizdi
'Enflasyon düşüyor, düşmeye devam edecek'
Büyük kongre Pazar günü
'İstikbal Biziz, Biz Geleceğiz'
Bürokratlara zam kararına tepki
'Dar gelirli sürünüyor böyle olmaz'
Bahis ve şike soruşturması
Futbolcular, hakemler, başkanlar, yorumcular..!
Futbolda bahis skandalında yeni dalga operasyon
Ahmet Çakar, çok sayıda profesyonel futbolcu ve yönetici gözaltında
Mersin'de maaşlarını alamayan işçiler, adliye önünde toplandı
Bazı çalışanları müstehcen fotoğraflarla tehdit etmişler
11. Yargı Paketi, TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi
Kovid 19 düzenlemesi onaylandı
İsrail hükümetinin Gazze'de kirli planları
Suç örgütü lideri Ebu Şebab'ı desteklemiş
BM'den 'Ukrayna savaşı' açıklaması
"Ateşkese yakın olduğumuzu hissetmiyoruz"
Suriye ile SDG çatıştı
Entegrasyon olacaksa çatışma niye?
Yeni vergi düzenlemeleri TBMM'de kabul edildi
Tapuda eksik harç ödeyen yandı!
Adliyedeki skandal soygununun görüntüleri ortaya çıktı
Emanetteki altınları market arabasıyla götürmüş
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.