Türkiye'nin manzarası

Ülkemiz, tarihinin en karanlık günlerinden geçiyor. Özellikle Büyük Ortadoğu Projesi uygulamaya konulduğundan beri, çevremizde kana bulanmadık komşu kalmadı. Ne yazık ki eş başkanlığını yaptığımız bu proje, İslam dünyasını kana bularken, en büyük desteği bizden görmektedir. Dinler arası diyalog ile manen çökertilen, mukaddes değerleri ve ölçüleri yerle bir edilen milletimiz, akp iktidarıyla uygulamaya konulan, dinlerarası diyalog fitnesinin siyasi ayağıyla, kanunlarımızda yapılan değişiklikler sayesinde, kuşatması tamamlanarak paralel cemaat ve akp ortaklığıyla, tarihinde görülmemiş tehlikelerle karşı karşıya gelmiştir. Çözüm süreci diye başlatılan ama son günlerde sayın başbakan ve hükümet yetkililerinin açıklamalarıyla, çözüme dayalı bir strateji değil, terör örgütü PKK'nın güçlenmesi ve bölgedeki halkımızın üzerinde otorite kurmasından başka bir işe yaramayan, bölge halkımızın devlete olan bağlılığından koparan ve çözülme sürecine dönüşen hükümet-İmralı görüşmeleri ortadadır. Her gün bir akp yetkilisinden duyduğumuz, itiraf gibi açıklamalar, siyasi iradenin bu kaos ortamının tek müsebbibi olduğunun ispatıdır.Kilis'te bir askerimizi şehid eden ışid terör örgütü, yeni Osmanlı hayalindeki akp iktidarının, stratejik iflasının ispatı olmuştur. Suriye'de uygulanan Türk dış politikası, Irak'ta, Libya'da, Afganistan'da, Yemen'de uyguladığımız ve BOP eksenli, özelde de sınırlarımızı içine alan kürdistan maskeli, büyük İsrail devletinin önünü açmaktan başka bir işe yaramamıştır. Bir tek komşumuzla dostluğumuz kalmamıştır.Kilis, Gaziantep ve Urfa başta olmak üzere, sınır illerimiz terör örgütlerinin merkezi haline dönüştü. Halkımız tedirgin oldu, asayiş olayları zirveye çıktı.Ehl-i Beyt İslam sancaktarlığıyla ilerleyen, tarihin en şerefli milletlerinden olan Türk milleti, her devirde mazlumların umudu olmuşken, ilk defa küresel zalimlerin planlarına ortak oldu. İç politikanın dış politikadan farkı kalmadı.Ergenekon soruşturması diye başlatılan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içinin boşaltılması için kurgulanan, paralel yapı ve hükümetin elele yürüttüğü, "yıllar sonra, paralel orduya kumpas kurdu" diyerek, yok sayılmış kahraman ordumuzun şerefli komutanları, yıllarca suçsuz yere türlü iftiralarla yargılanıp, cezaevlerine hapsedildi.12 yıl boyunca elele devletin en hassas noktalarına yerleştirilen, paralel cemaat, bugün gerçek yüzü ortaya çıkınca, emniyet ve yargı teşkilatımızı siyasallaştırmasına bahane olmuştur.Özellikle Prof. Dr. Haydar Baş Bey tarafından bizzat uyarılan akp ve onun en üst düzey yöneticileri de paralel konusunda da en az okyanus ötesi kadar suçludur.Sonuçta bu kadar yanlışa rağmen ayıkmamakta ısrar eden ve son seçimlerde de aldığı kararla bu yanlışa devam eden Türk milleti de, bu kaos ortamının baş sorumlusudur.Çünkü çözüm yok diyemez! Çünkü bilmiyorduk diyemez! Çünkü çözüm varmış da duymadık diyemez! PROF. DR. HAYDAR BAŞ gibi, saydığımız bu tehditlere karşı, en az 25 yıl öncesinden milletini uyaran, çözüm üreten ve ortaya koyan ve bunu dünyada 9 Milli Ekonomi Modeli kongresiyle ispat eden, Rusya meclisinde 5.5 saat ders veren, yüz akımız varken, şikayet edemez!Artık akıllanmamız lazım! Çözüme, projeye, kardeşliğe ve bunu tek temsilcisi olan Prof. Dr. Haydar Baş'a sahip çıkmamız lazım.Ya milletimiz kendine gelecek, en kısa zamanda BTP ve onun lideri etrafında toplanacak ya da Suriye, Libya, Irak, Mısır, Filistin gibi işgale maruz kalacak.Görünen köy kılavuz istemez. Dostlar artık deniz bitti! Kuma gömdüğünüz başınızı, kumdan çıkarıp, PROF. DR. HAYDAR BAŞ Hocamızın etrafında kenetlenme zamanı. Çünkü maddi ve manevi refah bizim hakkımız.HAKKIMIZA SAHİP ÇIKALIM ARTIK!