Vatanına ve milletine aşık bir ulu çınar

Hayatını, inandığı davasına adayan inandığı gibi yaşayan ve son nefesine kadar çizgisinden zerre taviz vermeden bu davayı sürdüren kişiler tarihte bile azdan azdır. Hele günümüz dünyasında, ahir zaman fitnelerinin imanımıza, irfanımıza ve vatanımıza bu derece musallat olduğu zamanda bunu başarmak ancak hayatını hakkın murakabesinde ve her an son nefes muhasebesinde yaşayan insanların işidir. Bu yazıda bir hakkı teslim ederek kendisi tarihe yön verdiği halde gözlerden uzak tutulmaya çalışılan bir gerçekten; Prof. Dr. Haydar Baş'tan bahsedeceğiz.Biliyoruz ki bu ilk değil son da olmayacak. Ama hayatı her yönüyle bu kadar kuşatan, manevi, siyasi, ticari, ekonomik ve askeri alanlarda el attığı, görüş bildirdiği her konuda istinasız bütün öngörüleri gerçekleşen ve hep haklı çıkan bir insanın, ilim adamının hakkını teslim etmek hem milli hem de manevi bir görevdir.Fikir ve mana âleminin kutup yıldızı olan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız, hayatını birlik ve beraberliğimizin temini için neredeyse feda ederek mücadele etmiş ve bunu en büyük makam kabul etmiştir. Muhterem Üstadımız, sayısı binleri bulan birlik ve beraberlik konferanslarıyla sanki bugünleri 25 yıl önceden görmüştür. Maneviyatımızı, dinimizi içeriden çökertme fitnelerine karşı konferanslar vererek, eserler yazarak tek gerçek mücadeleyi vermiş ve oyunları bozmuştur.Sayın Baş, belki de İslam dininin üzerine çöken en büyük fitne bulutu olan 'dinler arası diyaloga' karşı çıkan, bu fitne ateşini söndürmek için kendisini 'Korkmaz İbrahim olan Nemrut'un ateşinden' diyerek gözünü kırpmadan o ateşin içine atan ve kınayıcının kınamasından korkmadan hakkı haykıran tek ses oldu. Tek olduğunu söylerken bunu laf olsun diye değil 'gerçeğin ta kendisi' olduğu için söylüyoruz. İddiamız şu ki; Haydar Baş Hocamız olmasaydı bugün bu diyalog ihanetine kimse ses çıkaramayacaktı.Siyasi sahada çalışmalarına Bağımsız Türkiye Partisi'ni kurarak başlayan Prof. Dr. Haydar Baş, girdiği tüm seçimlerde proje ve çözüm odaklı siyasetin 1938 yılından bu zamana kadarki tek temsilcisi olmuştur. Ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli ile ekonomide sessiz bir devrim yaparak tarihe yön veren muhterem Üstadımız, dünyanın umut kaynağı olmuş; Rusya meclisi Duma'da 5.5 saat ekonomi dersi vererek tarihe geçmiştir. Her seçimde Milli Ekonomi Modeli'nden alıntılar yapılarak vaatlerde bulunan siyasiler Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in tezi olmasa neredeyse siyaset yapamayacak hale gelmiştir.Burada yazdıklarımız kuru iddialar değildir. Hepsi laboratuvar sonuçları kesinliğinde bilimsel gerçeklerdir. Milletimize çağrımız; artık Prof. Dr. Haydar Baş ile el ele verip layık olduğu maddi ve manevi refaha kavuşmasıdır. İstesek de istemesek de O'nun elini tutmaya mecburuz. Kurtuluşumuz için buna mecburuz. Dahası biz bu mecburiyeti yerine getirmediğimiz müddetçe milli ve manevi mağduriyetlerimiz artarak devam edecektir.Artık vakit kalmadı. Vatanımızın ve milletimizin önündeki tehlikeleri Sayın Baş rehberliğinde bertaraf edip Alevi-Sünni Türk-Kürt ayrılıklarını ortadan kaldırmak ve kâinat devleti Türkiye idealini hayata geçirmek için bizim ve dünyanın kurtuluşunun tek adresi Prof. Dr. Haydar Baş'ta buluşalım.