Ortadoğu yeniden şekillendiriliyor
Türkiye de hedefte,
Bunlara şüphe yok.
Büyük fotoğrafı görmek,
"Türkiye ne yapmalı" sorusuna bu gazetede çok defa cevap verildi.
Ancak ben bu sefer somut örnek üzerinden bu konuyu anlatmak istiyorum.
Önümüzde farklı iki örnek var.
Aslında ikisine de aynı gömlek biçilmiş.
Ancak farklı duruşlar sergiledikleri için farklı sonuçlar ortaya çıkmış.
İran örneği:
Şah, Amerikan'nın bir numaraları müttefiki idi.
İran'da Amerikan karşıtı bir yönetim şahı indirdi, yönetimi ele aldı.
Yıllar süren ambargolar, savaşlar, yaptırımlara maruz kaldı.
Farklı terör eylemlerine maruz kaldı.
Örneğin PKK'nın İran'daki kolu PEJAK orada da eylemler yaptı.
Ancak neticede İran; egemenlik alanında başka bir silahlı unsurun barınmasına izin vermedi.
Sınırlarını ve rejimini muhafaza etti.
Şu ya da bu şekilde bu gün ambargoları da kaldırttı.
Kendisine düşman olanlara bile kendini kabul ettirdi.
Irak örneği:
Irak'ta Saddam, CIA darbesi ile işin başına getirildi.
Özellikle İran'da şah devrildikten sonra Saddam ABD'nin bölgedeki en önemli müttefiki oldu.
O kadar ki; ABD'nin isteği ve desteği ile 80'li yıllarda 9 sene İran ile savaştı.
Savaş bitti. İran durduğu yerde durmaya devam etti.
Ama Irak'ta karışıklıklar başladı.
O güne kadar Saddam'a destek verip poz verenler, onu diktatör ilan ettiler.
"Irak'ın demokrasiye ihtiyacı var" dediler.
İçeriden ve dışarıdan müdahaleler başladı.
Süreç uzun?
Ama neticede Saddam bir bayram sabahı asıldı.
Saddam asıldı da her şey bitti mi?
Saddam, ABD ile birlikte olmanın bedelini çok ağır şekilde ödedi.
Iraklılar da bunun bedelini çok ağır ödediler ve ödemeye devam ediyorlar.
Geldiğimiz noktada; Irak'ta iç çatışma ve terör eylemleri hiç bitmiyor.
Irak üçe bölündü.
Devlet tam bir zafiyet içerisinde.
Egemenlik alanında farklı birçok silahlı unsur var.
Bir çok ülkenin askerleri ve milisler Irak topraklarında operasyon yapıyor.
Irak'a bir şey soran dahi yok.
Gelelim Türkiye fotoğrafına ve önündeki yollara?
Türkiye'ye de biçilen gömlek aynı.
Sınırları ve rejimi değiştirilmek isteniyor.
Türkiye, yıllardır ABD ile dost ve müttefik.
İçeride ve dışarıda ABD aklı ile hareket etti.
Barzani ile yakınlaştı.
Esad'a cephe açtı.
Çözüm sürecinde PKK ile kucaklaştı.
FETÖ'nun önünü açtı.
Derken şimdi ABD yan çizmeye başladı.
Siyasi yasaklı olduğu dönemde hiçbir sıfatı yokken en üst düzeyde Recep Tayip Erdoğan'a randevu veren ABD, şimdi Cumhurbaşkanına randevu vermiyor.
Türkiye'nin, "ya ben ya PYD/PKK" çıkışına, "PYD" diye cevap veriyor.
FETÖ'den yana tavır koyuyor.
FETÖ kumpasları, darbe falan derken, örneğin, TSK 700 bin askere sahipken şu an bu sayı 350 bine düştü.
Yıllar içerisinde devletin eğittiği işi bilen subaylar, pilotların çoğu tasfiye edildi.
Dünyada bir savaş uçağı için en az 3 pilot hazır tutulur.
Ülkemizde şu an bir uçağa bir pilot dahi düşmüyor.
Yine işi bilen hakimler, savcılar, emniyet mensupları, hülasa devletin tüm kurumlarında yetiştirdiği ve işi teslim ettiği personelini şimdi mecburen tasfiye ediyor.
Bu durum tabiî ki zafiyet oluşturuyor.
Ayrıca bu tabloda, ülke içinde ve dışında tek adam tartışmaları yapılarak referanduma gidiyoruz.
Yetkili ağızlardan Türkiye bölünme ya da dışarıdan müdahale tehdidi ile karşı karşıya olduğunu duyuyoruz.
Bugüne kadar Irak gibi davrandık.
Ve Irak'ın kaderine benzer bir kader yaşamaya başladık.
Ancak zararın neresinden dönersek kârdır.
Duruşumuz net olmalı.
Kısaca ya BOP'un karşısında ya da yanında olacağız.
Türkiye artık ABD'nin karşısındadır.
"Batı'nın tavrını, Cumhurbaşkanının söylemlerini görmüyor musun" diyorlar.
Görüyoruz, görüyoruz da?
Şunu da görüyoruz: ABD'nin Suriye'ye attığı füzeye sevinen,
"birlikte operasyon yapmaya hazırız" diyen bir iktidar da görüyoruz.
Ortaya çıkan fotoğraf şunu gösteriyor:
Türkiye ABD'den ve Batı'dan vazgeçmedi.
Ancak Batı Türkiye'den vazgeçti.
Tıpkı Irak'ta ve Saddam örneğinde olduğu gibi?
Ne diyelim; tercih milletin ve milleti idare edenlerin?
Bize uyarmak düşüyor:
Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu yıllardır bunu en iyi şekilde yapıyor.
Türkiye de hedefte,
Bunlara şüphe yok.
Büyük fotoğrafı görmek,
"Türkiye ne yapmalı" sorusuna bu gazetede çok defa cevap verildi.
Ancak ben bu sefer somut örnek üzerinden bu konuyu anlatmak istiyorum.
Önümüzde farklı iki örnek var.
Aslında ikisine de aynı gömlek biçilmiş.
Ancak farklı duruşlar sergiledikleri için farklı sonuçlar ortaya çıkmış.
İran örneği:
Şah, Amerikan'nın bir numaraları müttefiki idi.
İran'da Amerikan karşıtı bir yönetim şahı indirdi, yönetimi ele aldı.
Yıllar süren ambargolar, savaşlar, yaptırımlara maruz kaldı.
Farklı terör eylemlerine maruz kaldı.
Örneğin PKK'nın İran'daki kolu PEJAK orada da eylemler yaptı.
Ancak neticede İran; egemenlik alanında başka bir silahlı unsurun barınmasına izin vermedi.
Sınırlarını ve rejimini muhafaza etti.
Şu ya da bu şekilde bu gün ambargoları da kaldırttı.
Kendisine düşman olanlara bile kendini kabul ettirdi.
Irak örneği:
Irak'ta Saddam, CIA darbesi ile işin başına getirildi.
Özellikle İran'da şah devrildikten sonra Saddam ABD'nin bölgedeki en önemli müttefiki oldu.
O kadar ki; ABD'nin isteği ve desteği ile 80'li yıllarda 9 sene İran ile savaştı.
Savaş bitti. İran durduğu yerde durmaya devam etti.
Ama Irak'ta karışıklıklar başladı.
O güne kadar Saddam'a destek verip poz verenler, onu diktatör ilan ettiler.
"Irak'ın demokrasiye ihtiyacı var" dediler.
İçeriden ve dışarıdan müdahaleler başladı.
Süreç uzun?
Ama neticede Saddam bir bayram sabahı asıldı.
Saddam asıldı da her şey bitti mi?
Saddam, ABD ile birlikte olmanın bedelini çok ağır şekilde ödedi.
Iraklılar da bunun bedelini çok ağır ödediler ve ödemeye devam ediyorlar.
Geldiğimiz noktada; Irak'ta iç çatışma ve terör eylemleri hiç bitmiyor.
Irak üçe bölündü.
Devlet tam bir zafiyet içerisinde.
Egemenlik alanında farklı birçok silahlı unsur var.
Bir çok ülkenin askerleri ve milisler Irak topraklarında operasyon yapıyor.
Irak'a bir şey soran dahi yok.
Gelelim Türkiye fotoğrafına ve önündeki yollara?
Türkiye'ye de biçilen gömlek aynı.
Sınırları ve rejimi değiştirilmek isteniyor.
Türkiye, yıllardır ABD ile dost ve müttefik.
İçeride ve dışarıda ABD aklı ile hareket etti.
Barzani ile yakınlaştı.
Esad'a cephe açtı.
Çözüm sürecinde PKK ile kucaklaştı.
FETÖ'nun önünü açtı.
Derken şimdi ABD yan çizmeye başladı.
Siyasi yasaklı olduğu dönemde hiçbir sıfatı yokken en üst düzeyde Recep Tayip Erdoğan'a randevu veren ABD, şimdi Cumhurbaşkanına randevu vermiyor.
Türkiye'nin, "ya ben ya PYD/PKK" çıkışına, "PYD" diye cevap veriyor.
FETÖ'den yana tavır koyuyor.
FETÖ kumpasları, darbe falan derken, örneğin, TSK 700 bin askere sahipken şu an bu sayı 350 bine düştü.
Yıllar içerisinde devletin eğittiği işi bilen subaylar, pilotların çoğu tasfiye edildi.
Dünyada bir savaş uçağı için en az 3 pilot hazır tutulur.
Ülkemizde şu an bir uçağa bir pilot dahi düşmüyor.
Yine işi bilen hakimler, savcılar, emniyet mensupları, hülasa devletin tüm kurumlarında yetiştirdiği ve işi teslim ettiği personelini şimdi mecburen tasfiye ediyor.
Bu durum tabiî ki zafiyet oluşturuyor.
Ayrıca bu tabloda, ülke içinde ve dışında tek adam tartışmaları yapılarak referanduma gidiyoruz.
Yetkili ağızlardan Türkiye bölünme ya da dışarıdan müdahale tehdidi ile karşı karşıya olduğunu duyuyoruz.
Bugüne kadar Irak gibi davrandık.
Ve Irak'ın kaderine benzer bir kader yaşamaya başladık.
Ancak zararın neresinden dönersek kârdır.
Duruşumuz net olmalı.
Kısaca ya BOP'un karşısında ya da yanında olacağız.
Türkiye artık ABD'nin karşısındadır.
"Batı'nın tavrını, Cumhurbaşkanının söylemlerini görmüyor musun" diyorlar.
Görüyoruz, görüyoruz da?
Şunu da görüyoruz: ABD'nin Suriye'ye attığı füzeye sevinen,
"birlikte operasyon yapmaya hazırız" diyen bir iktidar da görüyoruz.
Ortaya çıkan fotoğraf şunu gösteriyor:
Türkiye ABD'den ve Batı'dan vazgeçmedi.
Ancak Batı Türkiye'den vazgeçti.
Tıpkı Irak'ta ve Saddam örneğinde olduğu gibi?
Ne diyelim; tercih milletin ve milleti idare edenlerin?
Bize uyarmak düşüyor:
Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosu yıllardır bunu en iyi şekilde yapıyor.
Lütfullah Önder / diğer yazıları
- Sararan sendikalar / 23.03.2023
- Toplumsal barış projesi üzerine bir analiz – 2 / 10.03.2023
- Toplumsal Barış Projesi üzerine bir analiz - 1 / 09.03.2023
- Doğuştan imtiyazlı muhalefet / 14.01.2023
- AKP gömleğini çıkarmamış muhalefet / 13.01.2023
- Paraya hükmetme çağı / 26.07.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -5- / 10.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -3- / 08.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı / 06.01.2022
- Ekonomide ağır faturalar ödemeye hazır mısınız? / 18.11.2021
- Toplumsal barış projesi üzerine bir analiz – 2 / 10.03.2023
- Toplumsal Barış Projesi üzerine bir analiz - 1 / 09.03.2023
- Doğuştan imtiyazlı muhalefet / 14.01.2023
- AKP gömleğini çıkarmamış muhalefet / 13.01.2023
- Paraya hükmetme çağı / 26.07.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -5- / 10.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı -3- / 08.01.2022
- Ekonomik kurtuluş savaşı / 06.01.2022
- Ekonomide ağır faturalar ödemeye hazır mısınız? / 18.11.2021