Türkiye'nin yapamadığını Çin yaptı
Tahminlere göre dünyada bulunan toplam rezervin 5'te 1'ine Türkiye'nin sahip olduğu toryum elementi konusunda Çin, stratejik önemde bir hamleye hazırlanıyor. Pekin yönetimi toryumla çalışan ilk nükleer reaktörünü yakında test etmeye hazırlanırken maalesef ülkemizde toryum konusunda hiçbir çalışma yok
21.09.2021 18:20:00
ORHAN DEDE / ÖZEL HABER
Üretimden, atık sorununa kadar ülkelere pek çok külfet getiren nükleer enerjiye bağımlılığı azaltmak için yenilenebilir temiz enerji konusunda tüm dünyada yatırımlar ve yeni araştırmalar yapılıyor. Rüzgar ve güneş enerjisi santralleri hızla yaygınlaşırken bunların dışında arayışlar da var. Bu kapsamda dünya genelinde yaklaşık 5 milyon ton rezerv bulunduğu tahmin edilen toryum elementi dikkat çekiyor. Birçok ülkede çevreci özelliğiyle 'yeşil nükleer enerji' diye nitelenen toryum konusunda bilimsel araştırmalar yapılıyor. Bu ülkelerden biri de Çin. Dünyanın içinde bulunduğu enerji dönüşümü sürecinde Çin, deneme niteliğinde tesis ettiği toryumla çalışan nükleer reaktörünü yakında test etmeye hazırlanıyor. Söz konusu reaktör, yakıt olarak uranyum yerine çok düşük bir miktarda radyoaktif bir element olan toryumu kullanıyor ve soğutma amacıyla su kullanmayan ilk reaktör olma özelliğini taşıyor. Çinli araştırmacılar, yeni bir devir açmaya aday bu reaktörü denemek için geri sayıma başlamış durumda. İlk deneme çalıştırmasının bu ay içinde gerçekleştirilmesi öngörülüyor. Testin başarılı olması halinde, 2030 yılından itibaren Çin, toryum reaktörlerinin üretilmesine hız verecek. Aslında toryum ilk kez de kullanılmıyor, çünkü daha önce bazı ülkelerde küçük çaplı da olsa bazı reaktörlerde denenmişti. Ancak Çin, bu teknolojiyi ticari amaçlarla kullanma aşamasına gelen ilk ülke oldu.
400 milyon Euro harcandı
Toryum reaktörünü uranyum yakıtlı nükleer reaktörlerden ayıran en önemli özelliği uzun ömürlü radyoaktif atıklarının uranyum kullanan reaktörlere göre çok daha düşük miktarda olması nedeniyle daha güvenli ve daha ucuz nükleer enerji üretme potansiyeline sahip olması. Ayrıca 'Thorium-232' adıyla doğada kayaların içinde izotop olarak bulunan toryum, bu özelliğiyle uranyumdan çok daha kolay bulunur olma avantajına da sahip. Dünyada uranym rezervlerinin azaldığı göz önünde tutulursa yakın gelecekte toryumun nükleer alanda kullanımının çok önemli bir teknoloji olarak öne çıkacağını gösteriyor. Toryum reaktörlerinin bir diğer özelliği de reaktörün içinde soğutucu su yerine eriyik halde tuzun dolaşıyor olması. Yakında test edilecek toryum reaktörü, Çin'in tuz eriyiği kullanan ilk toryum reaktörü, olacak. Çin'in Gansu eyaletindeki Wuwei kentinde inşa edilen bu çok iddialı proje için şu ana kadar yaklaşık 400 milyon Euro harcandığı tahmin ediliyor. Wuwei'deki reaktör, ancak iki megawatt enerji üretecek ki, bu bin konutun enerjisinin karşılanacağı anlamına geliyor. Ancak test başarıyla sonuçlanırsa gelecekteki toryum reaktörleri 373 megawatt gücüne ulaşabilecek. Bu şekilde yüz binlerce haneye elektrik enerjisi sağlanabilecek.
Türkiye toryum zengini
Dünya toryum rezervi tahminlere göre 5 milyon ton civarında. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (IAEA) verilerine göre dünya toryum rezervlerinde ilk sırayı 846 bin tonla Hindistan alıyor. 744 bin tonla Türkiye ikinci, 606 bin tonla Brezilya üçüncü. Avustralya 521 bin, ABD 424 bin, Mısır'da 380 bin ton olarak sıralanıyor. Ancak ülkemizde yapılan araştırmalara göre ise IAEA'nın verilerinin çok daha üzerinde toryum rezervi olduğu tahmin ediliyor. Bazı araştırmacılar Türkiye'nin dünyada en büyük toryum rezervine sahip ülke olduğunu söylüyor. Ancak kesin olan bir şey var, Türkiye'de çok büyük miktarda bu stratejik elementin rezervlerine sahip. Ama rezerv açısından çok büyük varlığı olamayan Çin, toryum reaktöründe test aşamasına gelmişken Türkiye olarak daha hiçbir çalışma yapmış değiliz.
Prof. Dr. Engin Arık toryum üzerinde çalışıyordu
Toryum konusunu Türkiye'nin gündemine getiren ilk isim, Isparta'da 30 Kasım 2007'de düşen şaibeli uçak kazasında ölen Prof. Dr. Engin Arık'tı. Sözkonusu kazada Prof. Dr. Arık'la birlikte 'toryum' projesi üzerinde çalışan Prof. Dr. Şenel Fatma Boydan, Doç. Dr. İskender Hikmet, Özgen Berkol Doğan, Mustafa Fidan ve Engin Abat'ı da kaybettik. Eğer bu elim kaza yaşanmasydı ve bu bilim ekibi çalışmalarına devam edebilseydi belki bugün Türkiye toryumlu nükleer reaktörü kullanan bir ülke haline gelmiş olabilirdi.
Üretimden, atık sorununa kadar ülkelere pek çok külfet getiren nükleer enerjiye bağımlılığı azaltmak için yenilenebilir temiz enerji konusunda tüm dünyada yatırımlar ve yeni araştırmalar yapılıyor. Rüzgar ve güneş enerjisi santralleri hızla yaygınlaşırken bunların dışında arayışlar da var. Bu kapsamda dünya genelinde yaklaşık 5 milyon ton rezerv bulunduğu tahmin edilen toryum elementi dikkat çekiyor. Birçok ülkede çevreci özelliğiyle 'yeşil nükleer enerji' diye nitelenen toryum konusunda bilimsel araştırmalar yapılıyor. Bu ülkelerden biri de Çin. Dünyanın içinde bulunduğu enerji dönüşümü sürecinde Çin, deneme niteliğinde tesis ettiği toryumla çalışan nükleer reaktörünü yakında test etmeye hazırlanıyor. Söz konusu reaktör, yakıt olarak uranyum yerine çok düşük bir miktarda radyoaktif bir element olan toryumu kullanıyor ve soğutma amacıyla su kullanmayan ilk reaktör olma özelliğini taşıyor. Çinli araştırmacılar, yeni bir devir açmaya aday bu reaktörü denemek için geri sayıma başlamış durumda. İlk deneme çalıştırmasının bu ay içinde gerçekleştirilmesi öngörülüyor. Testin başarılı olması halinde, 2030 yılından itibaren Çin, toryum reaktörlerinin üretilmesine hız verecek. Aslında toryum ilk kez de kullanılmıyor, çünkü daha önce bazı ülkelerde küçük çaplı da olsa bazı reaktörlerde denenmişti. Ancak Çin, bu teknolojiyi ticari amaçlarla kullanma aşamasına gelen ilk ülke oldu.
400 milyon Euro harcandı
Toryum reaktörünü uranyum yakıtlı nükleer reaktörlerden ayıran en önemli özelliği uzun ömürlü radyoaktif atıklarının uranyum kullanan reaktörlere göre çok daha düşük miktarda olması nedeniyle daha güvenli ve daha ucuz nükleer enerji üretme potansiyeline sahip olması. Ayrıca 'Thorium-232' adıyla doğada kayaların içinde izotop olarak bulunan toryum, bu özelliğiyle uranyumdan çok daha kolay bulunur olma avantajına da sahip. Dünyada uranym rezervlerinin azaldığı göz önünde tutulursa yakın gelecekte toryumun nükleer alanda kullanımının çok önemli bir teknoloji olarak öne çıkacağını gösteriyor. Toryum reaktörlerinin bir diğer özelliği de reaktörün içinde soğutucu su yerine eriyik halde tuzun dolaşıyor olması. Yakında test edilecek toryum reaktörü, Çin'in tuz eriyiği kullanan ilk toryum reaktörü, olacak. Çin'in Gansu eyaletindeki Wuwei kentinde inşa edilen bu çok iddialı proje için şu ana kadar yaklaşık 400 milyon Euro harcandığı tahmin ediliyor. Wuwei'deki reaktör, ancak iki megawatt enerji üretecek ki, bu bin konutun enerjisinin karşılanacağı anlamına geliyor. Ancak test başarıyla sonuçlanırsa gelecekteki toryum reaktörleri 373 megawatt gücüne ulaşabilecek. Bu şekilde yüz binlerce haneye elektrik enerjisi sağlanabilecek.
Türkiye toryum zengini
Dünya toryum rezervi tahminlere göre 5 milyon ton civarında. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (IAEA) verilerine göre dünya toryum rezervlerinde ilk sırayı 846 bin tonla Hindistan alıyor. 744 bin tonla Türkiye ikinci, 606 bin tonla Brezilya üçüncü. Avustralya 521 bin, ABD 424 bin, Mısır'da 380 bin ton olarak sıralanıyor. Ancak ülkemizde yapılan araştırmalara göre ise IAEA'nın verilerinin çok daha üzerinde toryum rezervi olduğu tahmin ediliyor. Bazı araştırmacılar Türkiye'nin dünyada en büyük toryum rezervine sahip ülke olduğunu söylüyor. Ancak kesin olan bir şey var, Türkiye'de çok büyük miktarda bu stratejik elementin rezervlerine sahip. Ama rezerv açısından çok büyük varlığı olamayan Çin, toryum reaktöründe test aşamasına gelmişken Türkiye olarak daha hiçbir çalışma yapmış değiliz.
Prof. Dr. Engin Arık toryum üzerinde çalışıyordu
Toryum konusunu Türkiye'nin gündemine getiren ilk isim, Isparta'da 30 Kasım 2007'de düşen şaibeli uçak kazasında ölen Prof. Dr. Engin Arık'tı. Sözkonusu kazada Prof. Dr. Arık'la birlikte 'toryum' projesi üzerinde çalışan Prof. Dr. Şenel Fatma Boydan, Doç. Dr. İskender Hikmet, Özgen Berkol Doğan, Mustafa Fidan ve Engin Abat'ı da kaybettik. Eğer bu elim kaza yaşanmasydı ve bu bilim ekibi çalışmalarına devam edebilseydi belki bugün Türkiye toryumlu nükleer reaktörü kullanan bir ülke haline gelmiş olabilirdi.