Devletin güçlenmesi, halkın refahının artması, ekonominin şahlanması için akan nehirler, ırmaklar, çaylar ve dereler kururken, kurutulurken nerelerdeydiniz?
Uçsuz bucaksız yaylalara ve ovalara sahip, dünyanın en verimli tarım arazilerine sahip, gürül gürü akan çaylara, ırmaklara ve nehirlere sahip, hepsinden daha önemlisi de çalışıp üretecek kabiliyette genç nüfusa sahip olan bir ülkede, bu ülkede tün tarım ürünlerinin, tüm hububat mahsullerinin ithal edilecek duruma gelmesine kadar hangi işin peşindeydiniz?
Yaylalar boş, ovalar bomboş, ahırlar ve ağıllar sineklere terk edilmiş ve etin kilosu yüz liraya dayanmış bir ortamda sormak gerekmiyor mu; beyler siz bu felaketi nasıl başardınız?
Milli mücadele yıllarında bile, kurtuluş savaşını takip eden o zor yıllarda dahi ecdadımızın dişinden-tırnağından artırarak, bilek gücüyle, kazma-kürek marifetiyle vücuda getirdikleri kurumlar, kuruluşlar, fabrikalar, atölyeler, devlete daimi gelir getirecek kuruluşlar "babalar gibi satacağız" sloganıyla haraç-mezat satılırken sizleri meşgul eden daha önemli işler neydi acaba?
Bekçilik, sadık bekçilik, devlete, dolayısıyla millete ait olan varlıklara, kaynaklara sahip çıkarak, onları yıllar içinde artırmayı ve büyütmeyi gerektirmez miydi?
Yönetme ehliyetine sahip olduğunuzu iddia ederek yönetim emanetini üstlendiğiniz geçen yirmi yıl içinde neleri artırdığınıza, neleri büyüttüğünüze bir bakar mısınız?
Şahsi kasalarınızın ve keselerinizin, her hal ve şartta sizi alkışlayan yandaş şirketlerinizin müthiş derecede büyüdüklerinden hiç şüphe yok ancak bu arada büyüttüğünüz başka şeyler de var.
Bütçedeki cari açığı, cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar büyütmüşsünüz.
Devletin iç ve dış borçlarını astronomik derecede artırmışsınız.
Hem normal işsizler ordusuna hem de üniversite mezunu işsizler ordusuna yeni yeni kol ordular eklemişsiniz.
Yolsuzlukta geliştirdiğiniz bin bir çeşit yolları saymaya Sayıştay bile yetişemez hale gelmiş.
Yolsuzlukların tavan yaptığı bir ülkede doğal bir sonuç olarak yoksulluk da tavan yapmış.
Geçen yıllar içinde dertleri artırmış, çeşitlendirmişsiniz ve dertli insanlardan kitleler oluşmuş.
Toplumda huzuru, refahı ve barışı sağlayacak, insanların birazcık tebessümüne vesile olacak her ne varsa hepsinin köküne kibrit suyu akıtmışsınız ve incir ağacı diktiğiniz ocakları korkunç derecede artırmışsınız.
Bekçilik, hem de sadık bekçilik böyle mi olmalıydı?
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025