Uğur Mumcu dosyası yeniden açılacak mı?
Arabasına koyulan bombanın patlaması sonucunda 24 Ocak 1993'te hayatını kaybeden araştırmacı gazeteci ve yazar Uğur Mumcu suikastı halen tam anlamıyla aydınlatılmış değil.
24.05.2021 17:03:00
Arabasına koyulan bombanın patlaması sonucunda 24 Ocak 1993'te hayatını kaybeden araştırmacı gazeteci ve yazar Uğur Mumcu suikastı halen tam anlamıyla aydınlatılmış değil. Cinayetin sosyal medyada yayınlanan bir video ile 23 Mayıs'ta tekrar gündeme getirilmesinin ardından Uğur Mumcu'nun eşi, TBMM eski Başkanvekili Güldal Mumcu, konuyla ilgili bilgi sahibi herkesin konuşması ve sonuna kadar gidilmesi çağrısını tekrarladı. Mumcu, "Çekin tuğlaları yıkılsın duvar, altında kim kalırsa kalsın" dedi. Mumcu cinayeti bağlamında yapılan operasyonlar çerçevesinde birçok insan yakalandı. Kimisi masum olduğunu söyledi, kimisi de poliste-savcılıkta ikrarda bulundu, Pişmanlık Yasası'ndan faydalanmak istedi. Bu kişiler mahkeme safhasında, emniyette işkence altında ifade verdiklerini, suçsuz olduklarını ve olaylarla hiçbir bağlantılarının olmadığını söyledi. Birçoğu 'zanlı' diye tutuklandı, yargılandı, serbest kaldı… Tetikçilerin bir kısmı yakalanmış olabilir. Ama bu durum hiçbir zaman suikastın aydınlandığı anlamına gelmez ki... Adli süreç de devam ediyor. Ama bu sürecin başlangıcında ve hemen sonrasında da neler yaşandığı bütünüyle kamuoyuna pek açıklanmadı.
DGM eski Savcısının dikkat çeken ifadesi
Hafızalarda ise DGM eski Cumhuriyet Savcısı Ülkü Çoşkun'un, "Bu işi devlet yaptırmıştır, siyasi iktidar isterse çözülür" sözleri kaldı. Uğur Mumcu suikastının "Pandora kutusu" olarak nitelendirilen ve bu soruşturmanın en çarpıcı gelişmesi olarak kabul edilen; sonradan Adalet Bakanlığı da yapan Mehmet Ağar'ın Emniyet Genel Müdürlüğü'ne atandıktan sonra Mumcu ailesini ziyaretinde Güldal Mumcu'yla görüşmesi sırasında kullandığı bir ifadeydi. Her ne kadar sonradan bu sözleri reddetse de kamuoyunu ikna edemeyen Ağar, soruşturmanın önünde tuğla tuğla duvar örüldüğünü söylediğinde kendisine "Bir tuğla çekin, gerçekler ortaya çıksın" diyen Güldal Mumcu'ya "Bir tuğla çekersem duvar yıkılır" cevabını vermişti. O dönemin koşullarında haydi tuğlayı kimse çekemiyordu, o duvarın altında kalacak olanlar çok fazlaydı. Herkes korkuyordu, bu aşikârdı. Böylesine tuğlalardan inşa edilmiş duvarlardan devlet olur mu? Devlet böyle bir töhmet altında nasıl kalabilir? HABER MERKEZİ