logo
13 TEMMUZ 2025

Ulusalcılık ve milliyetçilik farkı

06.02.2013 00:00:00
Türklerin Müslüman olmadan önceki toplumsal birlikteliklerinin, boylar birliğinin terim karşılığı “bodun” ya da “budun” idi. Bodun, bütün Türk boylarının sosyolojik anlamda toplamına verilen ad idi. Bu kan, soy, dil, kültür, coğrafya birliğini ifade ediyordu. Bodun’un kökü bod’dur. Bod eski Türkçede “boy” demektir. Kelimenin sonundaki +un, çokluk ekidir. Bu durumda “bodun”, “boylar topluluğu” demektir. Aslı Türkçe ve “üleş” olan kelime, Türkçeden Moğolcaya, oradan tekrar Türkçeye “ulus” diye geçmiş. “ulus” da bodunla aynı manaya gelir.
Millet ise Türklerin Müslüman olup Anadolu’ya gelmeleri, Anadolu’yu vatan edinmeleri sürecinde ortaya çıktı. Özellikle Yesevî dervişlerinin çabalarıyla buradaki başka bazı kavimlerin de Müslüman ve Türk olmalarıyla Türk milleti teriminin dairesi genişledi. Yani Ermeni, Rum gibi kavimlere mensup bazı kişiler, Müslüman olmakla birlikte Türk de oldular. Zaman içinde Kürt, Arnavut, Çerkez, Arap gibi unsurlar da Müslümanlık ve Türklük değerleri içinde yeniden şekillenerek Türk milleti dairesini iyice genişlettiler. İşte şu anda Anadolu’daki toplumsal birlik yapımızın adı, bu anlamda “Türk milleti”dir. Artık Türk, sadece bir kavim adı olmaktan çıkmış, toplumsal anlamda bir yapının adı olmuştur.
Türkler Müslüman olduktan sonra üst düzeyde bir toplumsal birlikteliği ifade etmek için Arapça bir kelime olan “millet” terimini benimsediler. Millet teriminde belirleyici unsur din birliğidir. Dil birliği, siyasi birlik, vatan, kültür birliği gibi hususlar ikinci, üçüncü derecede gelir. Nitekim genel anlamda İslam kültüründe “millet” terimi, bütün Müslümanların toplamı için kullanıldı. Bütün Müslümanlar “İslam milleti” idi. Osmanlı Devleti’nde de vatandaşlar dinî, kültürel ve idarî taksimatta “Hristiyan milleti”, “Yahudi milleti”, “İslam milleti” gibi din esasına dayalı bir ayrım vardı. Osmanlı Devleti’nde dil ve ırk farkına bakılmaksızın bütün Müslümanlar tek bir millet idi.
Nitekim bu anlayış, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir bakıma kuruluş tapusu niteliğinde olan Lozan Antlaşmasında da karşımıza çıkar. Türkiye’de yaşayan bütün Müslümanlar, etnik köken farklılıklarına bakılmaksızın tek bir millet kabul edildi ve bu milletin adı da “Türk milleti” oldu. O zamandan bu zamana toplumsal birliktelik yapısı olarak, hukuken ve siyaseten Türkiye’deki bütün Müslümanlar, “Türk milleti” diye bilinir. Hatta “Türk milleti” terimi içinde Müslüman olmayan azınlıklar da dahil edilmiştir.
Atatürk ilkelerinden birinin adı “Milliyetçilik”tir. Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurarken ana gövde olan Müslüman Türk milletini esas aldığı için milliyetçilik kavramının içinde İslam da vardı. Atatürk’ün milliyetçilikten kastı, Türk milletinin hem dinî hem de millî değerlerine sahip çıkmak, korumak ve geliştirmektir.
Atatürk, temel ilkelerinden biri olan milliyetçiliği tercih ederken bunun içini dolduran icraatlar yaptı. Ona göre milliyetçilik, Türk milletini millî ve dinî değerler etrafında bütünleştirmek, kaynaştırmak, uyumlu, ahenkli, ortak tarih kıvancı ile ortak gelecek tasavvuru olan organik bir toplumsal yapı inşa etmekti. Bunu bazı liberal sol yazarlar çarpıtıyorlar. Mesela Zülfü Livaneli bir yazısında şöyle diyor:
“Millî Mücadele döneminde milliyetçilik “yurdu düşman işgalinden kurtarmak” olarak algılandı.” (Vatan Gazetesi, 29.01.2013)
Atatürk, milliyetçiliği sadece patriotism yani vatanseverlik anlamında kullanmadı. Evet işgal döneminde elbette öncelikle vatanı işgalden kurtarmak düşünülür. Ama devleti kurduktan sonra Atatürk, hem Diyanet İşleri Başkanlığını, hem İlahiyat Fakültesini kurdu. Hem Kur’an tefsiri ve meali yaptırdı, hem hadisleri yayınlattı. Bunlarla Türk milletinin dinlerini öğrenmesini istedi. Ayrıca Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi gibi kurumlar kurarak Türklerin dillerini ve tarihlerini araştırmalarını, incelemelerini, öğrenmelerini istedi. Dolayısıyla Atatürk’ün milliyetçilik ilkesiyle yapmak istediği şey, İslamlık ve Türklük değerlerinde birleşmiş şuurlu bir millet inşa etmekti.
Böylelikle Atatürk’ün milliyetçiliği dinî ve millî olanı kapsayan bir Türk-İslam milliyetçiliğidir. Bugünkü CHP, Atatürk’ün bu milliyetçilik anlayışından tamamen uzaklaşmıştır. Onun için İslamî ruhu da çağrıştıran “milliyetçilik” terimi yerine İslamî değerlere hiç gönderme yapmayan ruhsuz bir “ulusalcılık” terimini kullanırlar. Zira Yeni CHP’nin dinî hassasiyeti olmadığı gibi millî hassasiyeti de ortadan kalkmıştır.
Bu bakımdan millet ve milliyetçilik terimleri, hem Arapça kökenli olmaları, hem bu terimlerin Türklerin Müslümanlaşmasıyla birlikte kullanılır olması dolayısıyla İslamî değerlere bağlı bir Türk toplumsal yapısını ifade ediyorlar.
“Ulus” terimi ise İslam öncesi Türklüğü karşıladığından ulus ya da ulusalcılıkta İslamî ruh ve değerler ya çok çok azdır ya da yoktur. Bugün itibariyle bazı kişilerin ulusalcılığı bir fikir ve siyaset anlayışı olarak benimserken İslam’la ilgisi olmayan bir toplumsal, siyasî ve kültürel yapıyı esas aldıkları açıktır. Nitekim Milliyetçilerin İslam’ı öne çıkaran tavırlarıyla ulusalcıların İslam karşıtı ya da en azından İslam’la alakası olmayan seküler ve profan tavırları bu ayrımı ortaya koyuyor.
Ayrıca Ulusalcılar, Türk tarihini neredeyse sadece Cumhuriyet’le başlatma eğilimindedirler. Milliyetçiler ise tüm Türklük tarihini esas alırlar. İslam öncesi, İslam sonrası ve Cumhuriyet sonrası bütün Türk tarihini ayırmadan bir bütün olarak alırlar. Bu tarihsel sürecin birikiminin olumlu, iyi, güzel, faydalı değerlerini alarak geleceğe taşımak isterler.
Ayrıca Ulusalcılar, daha çok Marksist sol ideolojik kökene bağlıdırlar ya da çoğunluğu oradan gelirler ve o ideolojiye ait terimleri kullanırlar. Diğer yandan Ulusalcılar, anti-emperyalist tavra dayalı bir bağımsızlıkçılık anlayışını dillendirirler. Ancak karşı oldukları emperyalizm, Avrupa ve Amerika emperyalizmidir. Rusya ve Çin emperyalizmi pek gündemlerinde yoktur ya da zaman zaman bu ülkelerle ittifakı bile düşünürler. Milliyetçiler ise hem Avrupa, hem Amerika, hem Rusya, hem Çin, hem başka bir taraftan gelecek her türlü emperyalizme karşı tam istiklali savunurlar.
Ulusalcılarla Milliyetçiler arasındaki bir fark da bağımsızlık kavramına yükledikleri anlamdadır. Ulusalcılar, “bağımsızlık” kavramından daha çok siyasi ve ekonomik bağımsızlığı anlarlar. Kültürel anlamda ise karşı oldukları batı emperyalizminin kültürel değerlerini, sanatlarını, edebiyatlarını, hayat tarzlarını benimserler.
Milliyetçiler ise “bağımsızlık” yerine “istiklâl” terimini kullanırlar. İstiklâl terimiyle de hem siyasi, hem ekonomik, hem kültürel bağımsızlığı anlarlar. Yani mesela batının siyasi ve ekonomik emperyalizmine karşı oldukları gibi, aynı zamanda Batı kültürüne, sanatına, zevkine, yaşama biçimine, âdetlerine, gelenek göreneklerine ve ahlakına da karşıdırlar.
Ulusalcı arkadaşlar, Atatürk’ü sadece Batı medeniyetine dönük boyutuyla algılamak ve bununla sınırlamak yerine, onun Türk ve Müslüman boyutlarını da içselleştirirlerse tam milliyetçi; dolayısıyla tam Atatürkçü olurlar. 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
AB'den, Trump'a gümrük resti:
'Çıkarlarımızı korumaya hazırız'
Tayvan Boğazı’nda gölge savaş
Tayvan teknoloji ve egemenlik arasında sıkıştı
Gazze'ye bomba yağıyor
Son 48 saatte 250 noktaya hava saldırısı
'AK Parti, MHP ve DEM olarak bu süreci birlikte pişireceğiz'
Erdoğan beklenen konuşmasını yaptı
Arktik’te sessiz rekabet
Buz ülkesinde gerilim yükseliyor
Rusya-Ukrayna cephesinde yeni dönem
Elektronik savaşın yükselişi
Çiftçiye şimdi de kuraklık darbesi
'Yüzde 85'lere varan verim düşüklüğü var'
Çalışma hayatında işler karışık
'Sessiz istifa' yaygınlaştı!
"SDG, YPG'dir. YPG, PKK'nın bir türevidir"
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Barrack lafı dolandırmadı
Güçlü alternatif aranıyor
Küresel sistemde doların ipi çekiliyor
Oysa sınav hiç de kolay değildi
LGS'de rekor sayıda birinci şaşırttı
"Böylesini hiç görmedim!"
Texas'taki sel felaketi iklim değişikliğine inanmayan Trump'ı şaşırttı
Bolu Belediye Başkan Yardımcısı savunma yaptı
Kartalkaya davası devam ediyor
ABD Dışişleri Bakanlığı 1300'ü aşkın personelini işten çıkardı
"Yeniden yapılanmanın bir parçası"
AB'den, Trump'a gümrük resti:
'Çıkarlarımızı korumaya hazırız'
Tayvan Boğazı’nda gölge savaş
Tayvan teknoloji ve egemenlik arasında sıkıştı
Gazze'ye bomba yağıyor
Son 48 saatte 250 noktaya hava saldırısı
'AK Parti, MHP ve DEM olarak bu süreci birlikte pişireceğiz'
Erdoğan beklenen konuşmasını yaptı
Arktik’te sessiz rekabet
Buz ülkesinde gerilim yükseliyor
Rusya-Ukrayna cephesinde yeni dönem
Elektronik savaşın yükselişi
Çiftçiye şimdi de kuraklık darbesi
'Yüzde 85'lere varan verim düşüklüğü var'
Çalışma hayatında işler karışık
'Sessiz istifa' yaygınlaştı!
"SDG, YPG'dir. YPG, PKK'nın bir türevidir"
ABD'nin Ankara Büyükelçisi Barrack lafı dolandırmadı
Güçlü alternatif aranıyor
Küresel sistemde doların ipi çekiliyor
Oysa sınav hiç de kolay değildi
LGS'de rekor sayıda birinci şaşırttı
"Böylesini hiç görmedim!"
Texas'taki sel felaketi iklim değişikliğine inanmayan Trump'ı şaşırttı
Bolu Belediye Başkan Yardımcısı savunma yaptı
Kartalkaya davası devam ediyor
ABD Dışişleri Bakanlığı 1300'ü aşkın personelini işten çıkardı
"Yeniden yapılanmanın bir parçası"
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.