Küreselleşmeciler, yeni kitaplarla, eski fikirleri cilâlayıp 'yeni' diye ileri sürüyorlar. Ayrıca, dünyanın her yerinde 'küreselleşme' konulu çeşitli toplantılar düzenliyorlar. Amaçları, küreselleşmenin faziletlerini (!) anlatmak, karşıtlarının önünü kesmektir. Siz buna, "ABD'yi sevdirme operasyonu" da diyebilirsiniz. Çünkü, Henry Kissinger'in deyimiyle, "küreselleşme, ABD hegemonyasının öteki adıdır". Bu tanıma göre, küreselleşmeciler, ABD'nin sözcüleridir. Bunu böyle bilmek lâzımdır.Sözcüler çok, yabancısı var, yerlisi var. Hangi birini sayalım. En iyisi, neler yumurtluyorlar, ona bakalım. Gerçekten, bazı teklifleri, işin iç yüzünü bilmeyenleri şaşırtacak niteliktedir. Meselâ, küresel sömürünün vazgeçilmez kurumlarından olan Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü ve IMF gibi kurumların değişmesi gerektiğini söylüyorlar. Kulağa ne kadar da hoş geliyor, değil mi? Fakir ve mazlum milletlerin kanını emen kurumlar değişecek. Değişecek, ama nesi? İşlevi mi? Hayır, şekli ve şemaili. Bunu duyan bazı zavallılar, zannediyorlar ki, küresel sömürücüler insafa geldi, daha sömürmeyecekler.Uyanık olalım, yeni bir tuzak kuruluyor, yeni bir oyun sahneleniyor. Evet, uluslararası bu kurumlar, ulus devletleri zapturapt altına aldı. Ama bu, küresel ekonomiye inanan ve bağlanan yöneticiler sayesinde oldu. Aynı kurumlar, ulusalcı yöneticiler karşısında aciz ve çaresiz kaldılar. Bunu gören sözcüler plâğı değiştirdiler. Daha önce şöyle diyorlardı: "Ulus devletlerin modası geçti. Ulus devletler ya küçülecek, kent ve bölge devletçikleri şekline dönüşecek, ya da ABD ve AB modeli, anlaşmalarla birleşecekler. Küresel ekonomi, yalnızca devletleri değil, milletleri de parçalayacaktır". Şimdi diyorlar ki: " Küresel sermayeyi koruyacak, bu sermayenin ortaya çıkardığı urları temizleyecek bir ulusal devlet olmalı".Bu söylemin önde gelen mimarlarından biri tanıdık bir isim: Francis Fukuyama. Fukuyama, "ABD, ulus inşası denemelerinin hepsinde kritik rol oynadı. Sonunda, bu tip karmaşık icraatı örgütleyecek kurumsal yetenekten yoksun olduğunu anladı" diyor. İşte, bu sebepten ABD, ulus inşa etmek yerine, ulus devletleri, küresel düzene zarar vermeyecek şekilde, yeniden yapılandırmaya yöneldi. Fukuyama 'Devlet İnşası', Kemal Derviş' "Daha İyi Bir Küreselleşme" adlı kitabıyla, ABD'nin bu fikrine taraftar toplamaya çalışıyor. BM Genel Sekreteri Kofi Annan da, Kemal Derviş'in söz konusu kitabından övgü ile söz etmektedir. Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül de, bu kitabı övenler arasında. Diyor ki: " Derviş, çağın kilit önemdeki zorluklarını üretken bir biçimde ortaya koyuyor". Kemal Derviş, kitabında, İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşturulan modelleri tek edip 21. yüzyıla yeni küresel bir modelle geçilmesini teklif ediyor. Bu söylenenler, şöyle özetlenebilir. Ulus devletler yine olsun, ama küresel düzenin çarkına çomak sokmasınlar. Bir başka deyişle, ABD'nin ayağına dolaşmasın, ona yardım ve yataklık etsinler. Açıkça istenen, ulusu köleleşmiş ulus devletlerdir. Daha doğrusu, küresel düzen, adı ulus devlet olan 'uydu devlet' peşindedir. Buna "hayır" diyenlerin önünde bir tek seçenek vardır: O da, 'Yeniden Kuva-yı Milliye' seçeneğidir. Bunun dışındaki bütün yollar, küresel düzene çıkar.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018