Che diyor ki, "Gerçekçi ol, olanaksızı iste."
Yeni yıla girdik. Yeniden doğuş bayramıdır her yeni yıl. Güneşin, karanlığı yenmesidir de. Çam ağacının donatılmasıdır, umutla, ışıkla, çiçekle. Öyle ise yepyeni yılımız, horgörüyü bırakıp hoşgörüyü benimsemektir. Çünkü ülkemizde sevgisizlik, saygısızlık, karşıtlık, ötekileştirme istenmeyen boyutlara ulaştırıldı ne yazık ki.
Kolları sıvayıp insanlaşma savaşını, yüreklilikle yürütmek görevimiz olmalıdır. Bu topraklarda sevgi, kardeş, barış, güzellik tohumları ekmeliyiz. Eskiden olduğu gibi eskimeyen dostlukları, yaşanan özgürlükleri, gelecekle ilgili umutları yeniden kurmalıyız. Güçlü olalım, güçlü olalım ki onurla dolsun yüreğimiz.
Yaşamak bir sorumluluksa, onun güzelliklerini aramak , kötülükleri yok etmek de sorumluluktur. Yaşadığımız bu olumsuzluklara karşın iyimser olmak, umutla geleceğe bakmak bir gerçekçiliktir. Olanaksızı olanaklı kılmak için girişilen çaba ise insanlık içindir.
Umut, kartopu gibidir. Yuvarlandıkça büyür, büyüdükçe etkinleşir. İnsan olmanın, insanlığın tadını çıkarmanın yoludur umut.
Doğrudur, bugün insanlaşma sevdasının sıkıntılarını yaşıyoruz. Ancak 2022 yılı, sevgiler, dostluklar, güzellikler yılı olsun istiyoruz. Yüreğimiz aydınlıklarla, umutlarla dolsun istiyoruz.
31 Aralık gecesi dünyada ve ülkemizde insanlar ya toplu olarak veya çekirdek aile olarak gelecek yılı umutla, coşkuyla karşıladılar. Tarih boyunca hep arayış içinde olan insanlar, gelecek yıllarına da arayış içinde girdiler. Bu güzel toplanmalar, eğlenmeler, hem bireysel, hem de toplumsal yaşamda umutlarını tazelediler. Yaşanmış acıları, işlenen toplumsal savaşımları yok etmek için umut aşılamanın başlangıcıydı 31 Aralık gecesi. Kimileri evlerinde kestane kavurdu, kimileri toplu yerlerde eğlendi, kimileri ise yalnızca televizyon izledi ama hepsinin eylemlerinde, yüreklerinde insana yakışanı yakalamak vardı.
"Dört nala gelip uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim
kapansın el kapıları
bir daha açılmasın
yok edin insanın insana kulluğunu
bu davet bizim
bilekler kan içinde dişler kenetli
bilekler kan içinde ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak
bu cehennem, bu cennet bizim
yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine
bu hasret bizim."
(Nazım Hikmet)
Şairin umutla baktığı yarınlara, biz neden bakmayalım ki, neden karamsarlığa düşelim ki? Biz, yakılmış, yıkılmış, orduları dağıtılmış bir ulusun küllerinde yepyeni devlet kuran insanların torunlarıyız. Evet, beceriksiz yaklaşımların sonucu, dolar yükselmiş olabilir, enflasyon arzu edilenin üzerinde de olabilir. Hatta paramız diğer ülkelerin paraları karşısında değerini fazlaca kaybedebilir. Ama bu ulus, bir gün gelir umutla, inançla, gerçekçi yaklaşımla yine düzlüğe çıkar.
2022 yılında beklentilerimiz, siyasetçiler topluma gerçekleri söylemelidirler. Düştüğümüz çıkmaz yolun gerçeklerini topluma açıklamalıdırlar, açıklamalıdırlar ki birlikte siyasi fark gözetmeden, insan ayırımı yapmadan kurtuluş yolunda birlikte yol alalım.
Bu arada 2022 yılına girdiğimiz bu günlerde, siyasiler konuşmalarında nezaket kurallarına uymaları beklentimizdir. Hakaretle, korkutmakla, sindirmeye çalışmakla bir yerlere ulaşılamayacağını artık görelim.
Unutmayalım ki, her şey insanın elinde, bizim elimizdedir. Bağımsızlığımız için, geleceğimiz için umutla, güvenle, birlikte ve el ele tehlikeler karşısında dimdik durmak temel görevimizdir.
Umut… Umut… Geleciğimiz umut!
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023