'Vallahi ben yuvasında uyuyan sırtlana benzemem'
Vallahi ben yuvasında uyuyan sırtlana benzemem. Onu gözetleyen avcı (yuvadan çıkarmak için herhangi bir şeyle yavaşça) yere vurarak (onu sesin peşice yuvadan çıkartır,) yakalar ve hileyle aldatır
11.05.2025 15:44:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





"Vallahi ben yuvasında uyuyan sırtlana benzemem. Onu gözetleyen avcı (yuvadan çıkarmak için herhangi bir şeyle yavaşça) yere vurarak (onu sesin peşice yuvadan çıkartır,) yakalar ve hileyle aldatır.
Ben ise hayatta olduğum müddetçe hakka yönelenlerle birlikte, ondan yüz çevirenlerin; itaatkâr ve söz dinleyenlerle birlikte, isyan edenler ve haktan şek edenlerin üzerine yürür ve onları bulduğum yerde vururum.
Vallahi Allah elçisini katına aldığı zamandan bu güne dek, hakkımdan mahrum olmuş, hakkımı elde etmekten men edilmiş, işlerimde yalnız bırakılmıştım.
"İşlerinde şeytanı ölçü aldılar, şeytan da onları ortaklar edindi. Şeytan gönüllerinde yuva yaptı, yumurtladı, civciv çıkardı, onları kendi eteğinde terbiye etti, büyüttü.
Böylece onların gözleriyle baktı, dilleriyle söyledi. Onları hatalar merkebine bindirdi, onlara kötülükleri süsleyip güzel gösterdi. Sonunda işleri, güç ve saltanatında şeytanla ortak olanın ve onun diliyle batıl söz söyleyenin işine benzedi."
"Dikkat edin şeytan ordusunu toplamış, atlısını yayasını yanına almıştır. Ben ise basiretimi kaybetmedim. Ne gerçeği gizledim, ne de gerçek benden gizlendi. Allah'a yemin olsun suyunu çektiğim havuzu onlarla öyle bir dolduracağım ki bir daha ne oradan çıkabilirler ne de oraya dönebilirler."
"Dağlar yerinden ayrılsa sen yerinden ayrılma, dişini sık, başını Allah'a emanet et, ayağını yere bas ve diren, gözünü ordunun ta sonuna dik, gözünü kıs ve bil ki yardım ve zafer ancak şanı yüce olan Allah karındandır."
"Topraklarınız suya (denize) yakın, (ya deniz seviyesinin alanda olduğu için ya da şehir ehlinin kötü ahlakından dolayı) ama göklere uzaktır. Aklınız hafif, hilminiz gereksiz/yersizdir. (Dolayısıyla da) Atıcılar için hedef, yiyiciler için lokma ve saldırganlar için bir avsınız."
"Allah'a andolsun ki Osman'ın (akrabalarına) verdiği şeylerle kadınlar evlendirilmiş ve cariyeler alınmış olsa bile onları sahiplerine geri çevireceğim. Zira adalet ve dürüstlükte genişlik vardır. Adalet ve dürüstlükten sıkılanlar, zulüm ve haksızlıktan daha çok sıkılırlar.
"Ben sözüme kefilim, söylediklerimi yapacağım. Önündeki bela ve olaylardan ibret alan kimseyi şüpheli şeylere düşmekten takva alıkoyar. Bilin ki mihnet ve bela (ihtilaf ve cehalet) Allah'ın nebinizi (s.a.a) gönderdiği günkü şekliyle aranıza geri dönmüştür.
Peygamberi hak üzere gönderene andolsun ki büyük imtihandan geçecek, sınanma kalburunda elenip ayrılacak ve kazandaki yemeğin (pişerken) alt-üst olduğu gibi alt-üst olacaksınız. Sonunda en aşağınız, en yüce makama erecek ve en yüceniz en aşağı makama alçalacaktır.
Geri kalmışlar ilerleyecek, öne geçecekler, (İslam'da) herkesi geçenler, ileri gidenler ise geri bırakılacaklardır.
Allah'a andolsun ki hiç bir sözü gizlemedim ve asla yalan söylemedim. Peygamber tarafından daha önce bu makamdan (biat edeceğinizden) ve bugünden (biat için toplanacağınızdan) haberdar edilmiştim.
Bilin ki günahlar, dizginleri kopmuş azgın adara benzer. Onlara binenler günahkârdır ve binicilerini ateşe atarlar. Takva ise itaatkâr/ram olan bir deve gibidir ki dizginleri/yuları binicilerinin elindedir ve onları cennete götürür.
Hak ve batıl; her iki yolun da ehli vardır. O halde eğer batıl hükümet olursa (ilginç değildir. Zira) eskiden beri vardı, yapılır giderdi. Şüphesiz hak az olursa çoğalması umulur. Ama bir şey giderse, dönüşü nadir olur.
Cennet ve cehennem önünde olan kimse, meşgul olur. (insanları cennete veya cehenneme götüren amelleri göz önünde tutar.)
(İnsanlar üç kısımdır:) Bir kısım insan acele çalışır, (salih amelleri sayesinde) kurtulur. Bir kısım insan ağır davranır, yavaşlar (ama Allah'ın mağfiret ve bağışını) ümit eder. Bir kısım insan ise günah/suç içinde (hakkı görmezlikten gelmiş), bu yüzden de ateşe düşer.
Sağ ve sol sapıklık yoludur. Doğru yol, orta yoldur. Kur'an ve peygamberlik eserleri (sünneti) de bunun şahididir. Resulullah'ın yolu ve sünneti de bu yoldan çıkar. Mutluluk da bu yola döner.
Haktan gayrisini iddia eden helak olur, iftira/yalan eden kaybeder. Hakka karşı koyan helak olur, Kendi makam/derecesini bilmeyene, bilgisizlik/cehalet yeter.
Takva üzere (kurulu) sağlam temel/ kök çürümez, oraya ekin ekenlerin ekini asla susuz kalmaz. (Takva üzere kurulu inançlar düşmanın çağrılarıyla yıkılmaz, takva üzere ekilen ekinler fitne sıcaklığında kurumaz.)
Evlerinize saklanın, aranızdaki ihtilafları Islah edin. Tövbe arkanızda duruyor. (Ne zaman günahlarınızdan pişman olur ve tövbe ederseniz, tövbe sizden uzak/ayrı değildir.)
Hamd eden sadece Rabbine hamd etsin ve kınayan sadece kendini kınasın." (Nehc'ül Belağa 7-16. Hutbe)
Ben ise hayatta olduğum müddetçe hakka yönelenlerle birlikte, ondan yüz çevirenlerin; itaatkâr ve söz dinleyenlerle birlikte, isyan edenler ve haktan şek edenlerin üzerine yürür ve onları bulduğum yerde vururum.
Vallahi Allah elçisini katına aldığı zamandan bu güne dek, hakkımdan mahrum olmuş, hakkımı elde etmekten men edilmiş, işlerimde yalnız bırakılmıştım.
"İşlerinde şeytanı ölçü aldılar, şeytan da onları ortaklar edindi. Şeytan gönüllerinde yuva yaptı, yumurtladı, civciv çıkardı, onları kendi eteğinde terbiye etti, büyüttü.
Böylece onların gözleriyle baktı, dilleriyle söyledi. Onları hatalar merkebine bindirdi, onlara kötülükleri süsleyip güzel gösterdi. Sonunda işleri, güç ve saltanatında şeytanla ortak olanın ve onun diliyle batıl söz söyleyenin işine benzedi."
"Dikkat edin şeytan ordusunu toplamış, atlısını yayasını yanına almıştır. Ben ise basiretimi kaybetmedim. Ne gerçeği gizledim, ne de gerçek benden gizlendi. Allah'a yemin olsun suyunu çektiğim havuzu onlarla öyle bir dolduracağım ki bir daha ne oradan çıkabilirler ne de oraya dönebilirler."
"Dağlar yerinden ayrılsa sen yerinden ayrılma, dişini sık, başını Allah'a emanet et, ayağını yere bas ve diren, gözünü ordunun ta sonuna dik, gözünü kıs ve bil ki yardım ve zafer ancak şanı yüce olan Allah karındandır."
"Topraklarınız suya (denize) yakın, (ya deniz seviyesinin alanda olduğu için ya da şehir ehlinin kötü ahlakından dolayı) ama göklere uzaktır. Aklınız hafif, hilminiz gereksiz/yersizdir. (Dolayısıyla da) Atıcılar için hedef, yiyiciler için lokma ve saldırganlar için bir avsınız."
"Allah'a andolsun ki Osman'ın (akrabalarına) verdiği şeylerle kadınlar evlendirilmiş ve cariyeler alınmış olsa bile onları sahiplerine geri çevireceğim. Zira adalet ve dürüstlükte genişlik vardır. Adalet ve dürüstlükten sıkılanlar, zulüm ve haksızlıktan daha çok sıkılırlar.
"Ben sözüme kefilim, söylediklerimi yapacağım. Önündeki bela ve olaylardan ibret alan kimseyi şüpheli şeylere düşmekten takva alıkoyar. Bilin ki mihnet ve bela (ihtilaf ve cehalet) Allah'ın nebinizi (s.a.a) gönderdiği günkü şekliyle aranıza geri dönmüştür.
Peygamberi hak üzere gönderene andolsun ki büyük imtihandan geçecek, sınanma kalburunda elenip ayrılacak ve kazandaki yemeğin (pişerken) alt-üst olduğu gibi alt-üst olacaksınız. Sonunda en aşağınız, en yüce makama erecek ve en yüceniz en aşağı makama alçalacaktır.
Geri kalmışlar ilerleyecek, öne geçecekler, (İslam'da) herkesi geçenler, ileri gidenler ise geri bırakılacaklardır.
Allah'a andolsun ki hiç bir sözü gizlemedim ve asla yalan söylemedim. Peygamber tarafından daha önce bu makamdan (biat edeceğinizden) ve bugünden (biat için toplanacağınızdan) haberdar edilmiştim.
Bilin ki günahlar, dizginleri kopmuş azgın adara benzer. Onlara binenler günahkârdır ve binicilerini ateşe atarlar. Takva ise itaatkâr/ram olan bir deve gibidir ki dizginleri/yuları binicilerinin elindedir ve onları cennete götürür.
Hak ve batıl; her iki yolun da ehli vardır. O halde eğer batıl hükümet olursa (ilginç değildir. Zira) eskiden beri vardı, yapılır giderdi. Şüphesiz hak az olursa çoğalması umulur. Ama bir şey giderse, dönüşü nadir olur.
Cennet ve cehennem önünde olan kimse, meşgul olur. (insanları cennete veya cehenneme götüren amelleri göz önünde tutar.)
(İnsanlar üç kısımdır:) Bir kısım insan acele çalışır, (salih amelleri sayesinde) kurtulur. Bir kısım insan ağır davranır, yavaşlar (ama Allah'ın mağfiret ve bağışını) ümit eder. Bir kısım insan ise günah/suç içinde (hakkı görmezlikten gelmiş), bu yüzden de ateşe düşer.
Sağ ve sol sapıklık yoludur. Doğru yol, orta yoldur. Kur'an ve peygamberlik eserleri (sünneti) de bunun şahididir. Resulullah'ın yolu ve sünneti de bu yoldan çıkar. Mutluluk da bu yola döner.
Haktan gayrisini iddia eden helak olur, iftira/yalan eden kaybeder. Hakka karşı koyan helak olur, Kendi makam/derecesini bilmeyene, bilgisizlik/cehalet yeter.
Takva üzere (kurulu) sağlam temel/ kök çürümez, oraya ekin ekenlerin ekini asla susuz kalmaz. (Takva üzere kurulu inançlar düşmanın çağrılarıyla yıkılmaz, takva üzere ekilen ekinler fitne sıcaklığında kurumaz.)
Evlerinize saklanın, aranızdaki ihtilafları Islah edin. Tövbe arkanızda duruyor. (Ne zaman günahlarınızdan pişman olur ve tövbe ederseniz, tövbe sizden uzak/ayrı değildir.)
Hamd eden sadece Rabbine hamd etsin ve kınayan sadece kendini kınasın." (Nehc'ül Belağa 7-16. Hutbe)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.