Varlık ve yokluk mücadelesi veriyoruz

Yabancılara verilen kaynaklarımızı Milli Ekonomi Modeli'yle geri alarak devlet millet ortaklığıyla işletmeye açacaklarını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, "bizim yaptığımız vatan müdafaasıdır. Bir varlık ve yokluk mücadelesidir" dedi

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş yaptığı açıklamada hükümetin özelleştirme adı altında ülke kaynaklarını yabancılara aktardığını söyledi. "Batılı kaynaklara göre değeri 3 katrilyon doları bulan yeraltı kaynaklarımız global sermaye şirketlerine verildi" diyen Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı dikkat çekici açıklamalar yaptı. Konuşmasında hükümetin özelleştirme politikasına da dikkat çeken Prof. Dr. Baş, "Bu hükümet, dünyada örneği olmayan bir politikayla ülkenin kar getiren bütün kurumlarını yabancılara satıyor. Neyimiz var neyimiz yok hepsini özelleştirdik. Liberal kapitalist ekonomiye sahip Amerika Birleşik Devletleri'nde kurumların yüzde 50'ye yakını devletin elinde. Türkiye'de bu oran yüzde 25. Yani bizim şu anda yaptığımız uygulama dünyanın hiçbir ülkesinde yok" diye konuştu.

Batı bizim kaynaklarımızla zengin oldu

Prof. Dr. Haydar Baş Türkiye'nin asıl kaybının ise madenler konusunda olduğunu söyledi.Batılı kaynaklara göre değeri 3 katrilyon doları bulan yeraltı kaynaklarımız global sermaye şirketlerine verildi diyen Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı şöyle konuştu: "10 tane Türkiye'yi bir elimiz yağda bir elimiz balda bakar. Batıyı batı yapan nedir? İşte bu kaynaklardır. Batı bu kaynaklar elinden çıktığı için sallanmaya başladı. Şimdi de biz bunları onlara hibe ediyoruz. Elimizdeki bu serveti yabancılara vermeye razı değilsek, yol tektir. Bir bilek bir yürek olacağız ve bu servete hep beraber sahip çıkacağız."

Vatanı biz müdafaa ediyoruz

Milli Ekonomi Modeli'nde yabancılara verilen bu kaynakları geri alarak devlet millet ortaklığıyla işletmeye açmayı planladıklarını ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, "bizim yaptığımız vatan müdafaasıdır" dedi. BTP Genel Başkanı şöyle konuştu: "Bu bir vatan müdafaasıdır, din müdafaasıdır. Bu bir varlık ve yokluk mücadelesidir, bunu iyi bilelim. Türkiye'de bulunan altın rezervi dünyanın 2. altın rezervidir. Gümüşhane'de bir ton toprakta çıkan altın miktarı 127 gramdır. Dünyanın en verimli altın yataklarında 15 gram çıkar. Yapılan hesaplamalarda sadece Gümüşhane'de 20 trilyon dolarlık altın rezervimiz var. Şimdi bunlar işlemeden, toprak olarak ülke dışına götürüyorlar. Buna da yüzde 2'de 2 milyon dolar vergi veriyor. Bir ton topraktan 10 gram altın çıkarıyormuş gibi vergisini ödüyor aslında 127 gram çıkartıyor. Yüzde 2 vergi oranıyla 20 milyon dolar vergi vermesi gerekirken şimdi 2 milyon dolar veriyor. Buna göre altın çıkaran bir firmanın Gümüşhane'de yıllık 2 milyar dolar kazancı var. Türkiye'de bizim madenlerimizi işleyen 350 tane ecnebi firması var. Türkiye'nin sahip olduğu 3 katrilyon dolar serveti biz 100 yılda buradan almamız lazım, diyorlar. Şimdi ben bunun müdafaasını yapıyorum. Bu kimin hakkı? Senin hakkın, benim hakkım, orada yaşayan insanların hakkı. Bizim vatandaşlarımızın ayağında ayakkabı yok, karnı aç, bu serveti Kanadalı firma alacak, Rio tinto alacak, Eldorado gold alacak. Bu bir şeyi kabul etmek mümkün değildir."

Dedikoduyla gün geçirdiler

Hükümetin ülke kaynaklarını yabancılara aktaran uygulamalarından bazılarına dur diyen yargının 12 Eylül'de yapılan anayasa referandumuyla etkisiz hale getirildiğini ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, "biz referandum sürecinde bu tehlikeye dikkat çekerken diğerleri dedikoduyla gün geçirdi" dedi. BTP Genel Başkanı şunları söyledi: "Yasama, yürütme ve yargı tek elden idare edilirse Türkiye demokratik krallığa döner. Bütün konuşmalarımda bunu benden duydunuz. Şimdi Türkiye eğer yasama, yürütme ve yargıyı tek elden idare etme noktasına gelirse arkadaşlar, hiçbir şey yapmanıza imkân ve ihtimal olamayacak. Jandarmaydı, polisti, mahkemeydi tek bir iradenin eline geçecek. Cumhuriyet Halk Partisi'nin anlatması gereken konu bu değil miydi? Milliyetçi Hareket Partisi'nin anlatması gereken konu bu değil miydi? Onun için dikkat edin, MHP'li ve CHP'li ne kadar yer varsa hepsi evet dedi. Sadece Haydar Hoca'yı dinleyen yüzde 42 hayır dedi. Şimdi bu yüzde 42, el ele vereceğiz ve bu işi bitireceğiz."