Bir "Vergi Haftası"nı daha geride bıraktık. Her yıl kutlanan Vergi Haftası, bu yıl da 21-27 Mart tarihleri arasında, o bildik slogan ve söylemlerle kutlandı. Amaç, vergi bilincini oluşturmak ve vergiyi tüm kesimlere yaymak. Bu kutlamalarla amaca hizmet ediliyor mu? Emin değiliz. Esasen bu çeşit etkinliklerde temel sorunlar gündeme getirilmeli ve tartışılmalıdır. Vergi verenden, daha çok vergi almak için çare aramanın hiçbir anlamı yoktur.
Vergi ile uzaktan ve yakından ilgisi olan herkes bilir ki, Türkiye'nin adaletli bir vergi reformuna acil ihtiyaç vardır. İşe buradan başlamak gerekir. Vergi kanunlarımız 1950'den beri çeşitli değişikliklere uğramıştır. Fakat bu değişikliklerin hiçbirisi sosyal sınıflar arasındaki gelir dağılımını düzeltecek, adaletsizliği ortadan kaldıracak düzeyde olmamıştır. Tam aksine vergiler, gelir dağılımını bozucu etkiler yapmıştır. Çünkü her gelen hükümet, az veya çok herkesten vergi almayı amaçlamış ve bu yolda girişimlerde bulunmuştur.
Gelir dağılımının düzeltilmesi, sosyal adaletin sağlanması için yapılması gereken ilk iş şudur: Toplumu ikiye ayıran bir "zenginlik çizgisi" çizmek, bu çizginin üstünde kalanlardan alıp, alttakilere vermektir. İşte bugüne kadar hiç seslendirilmeyen bu görüş, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'a aittir. Onun, günümüz şartlarına göre çizdiği zenginlik çizgisi, 100 Milyar TL. gelirdir. Vergi, bu gelirin üstündekilerden alınacak, alt gruplara transfer edilecektir. Bunun ekonomiye getireceği canlılığı, vergi gelirlerinde yapacağı artışı, liberal kafaların anlaması çok zordur.
Liberallerin vergide tek amacı var. O da, bütçe açıklarını kapatmaktır. Bu anlayışı, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, bakınız nasıl anlatıyor: "Ben gelirime, bütçeme bakarım, gelmezse biraz daha koyar geçerim. Bu kadar basit. O kadar ince hesaba lüzum yok. Bakarım aldım aldım, alamadım biraz daha koyarım". Görüldüğü gibi Maliye Bakanı'na göre, bütçeye kaynak bulmanın en kestirme yolu, vergi oranlarını artırmaktır. Vergi oranlarını artırmaktan çekinmeyen Sayın Bakan, öte yandan kayıtdışılıkla mücadele edeceğini söylüyor. Halbuki kayıtdışılığı artıran ana sebep, vergi oranlarının yüksekliği ve çeşitliliğidir. Buna dikkat edilmediği içindir ki, istihdamda yüzde 50, ticarette yüzde 70 kayıtdışılıktan söz edilmektedir.
İbn Haldun, asırlar önce bu anlayışın yanlış olduğunu şu sözlerle dile getirmiştir: "Vergi oranlarını artırmak vergi gelirlerini artırmaz, bilakis azaltır". Tecrübeler, vergide böyle bir paradoksun yaşandığını göstermiştir. Bunu deneyenlerden biri de ABD eski başkanı Reagan olmuştu. O, adı sanı pek duyulmamış bir ekonomist olan Laffer'in tavsiyesine uyarak, vergi gelirlerini artırmak maksadıyla, vergi oranlarını aşağıya çekmiş ve maksadına ulaşmıştır. Bu uygulamasıyla ekonomide başarılı sonuçlar almış ve kendinden söz ettirmiştir.
Aslında, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi, vergi anlayışının temelinde ihtiyaç fazlası yer almalıdır. İhtiyaçtan alınan vergi, hem devlet, hem de mükellef için zararlıdır. Bundan dolayıdır ki, dünyanın en adaletsiz vergisi dolaylı vergilerdir. Çünkü bu vergiler, ödeme kabiliyetine göre tespit edilmiyor. Mesela, sigaraya milyon dolar sahibi de, asgari ücretli de aynı vergiyi ödüyor.
Ne yazık ki, AKP hükümeti, dolaylı vergilerin, toplam vergi gelirleri içindeki payını yüzde 69.53'e yükselterek, borçlar gibi bu konuda da Cumhuriyet tarihinde rekoru kırmıştır. Ekonomistler, bu rakamın 2005 yılında yüzde 75'i aşacağını ifade etmektedirler. Maliye Bakanı ise, yazılı soru önergesine verdiği cevapta, yüzde 72.8 rakamını teyit etmiştir.
Dolaylı vergilerin yüksekliği, vergi sistemindeki adaletsizliğin en önemli göstergesidir. Bu göstergeye göre, vergide adaletsizlik, her geçen yıl, daha çok artmaktadır. Vergi Haftası'nda konuşulması gereken sorunların başında bunlar yer almalıydı. Ama öyle olmadı. Yine havanda su dövüldü. Tavsiyemiz, Vergi Haftalarını beklemeden, acilen adil bir vergi sisteminin hayata geçirilmesidir.
Vergi ile uzaktan ve yakından ilgisi olan herkes bilir ki, Türkiye'nin adaletli bir vergi reformuna acil ihtiyaç vardır. İşe buradan başlamak gerekir. Vergi kanunlarımız 1950'den beri çeşitli değişikliklere uğramıştır. Fakat bu değişikliklerin hiçbirisi sosyal sınıflar arasındaki gelir dağılımını düzeltecek, adaletsizliği ortadan kaldıracak düzeyde olmamıştır. Tam aksine vergiler, gelir dağılımını bozucu etkiler yapmıştır. Çünkü her gelen hükümet, az veya çok herkesten vergi almayı amaçlamış ve bu yolda girişimlerde bulunmuştur.
Gelir dağılımının düzeltilmesi, sosyal adaletin sağlanması için yapılması gereken ilk iş şudur: Toplumu ikiye ayıran bir "zenginlik çizgisi" çizmek, bu çizginin üstünde kalanlardan alıp, alttakilere vermektir. İşte bugüne kadar hiç seslendirilmeyen bu görüş, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'a aittir. Onun, günümüz şartlarına göre çizdiği zenginlik çizgisi, 100 Milyar TL. gelirdir. Vergi, bu gelirin üstündekilerden alınacak, alt gruplara transfer edilecektir. Bunun ekonomiye getireceği canlılığı, vergi gelirlerinde yapacağı artışı, liberal kafaların anlaması çok zordur.
Liberallerin vergide tek amacı var. O da, bütçe açıklarını kapatmaktır. Bu anlayışı, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, bakınız nasıl anlatıyor: "Ben gelirime, bütçeme bakarım, gelmezse biraz daha koyar geçerim. Bu kadar basit. O kadar ince hesaba lüzum yok. Bakarım aldım aldım, alamadım biraz daha koyarım". Görüldüğü gibi Maliye Bakanı'na göre, bütçeye kaynak bulmanın en kestirme yolu, vergi oranlarını artırmaktır. Vergi oranlarını artırmaktan çekinmeyen Sayın Bakan, öte yandan kayıtdışılıkla mücadele edeceğini söylüyor. Halbuki kayıtdışılığı artıran ana sebep, vergi oranlarının yüksekliği ve çeşitliliğidir. Buna dikkat edilmediği içindir ki, istihdamda yüzde 50, ticarette yüzde 70 kayıtdışılıktan söz edilmektedir.
İbn Haldun, asırlar önce bu anlayışın yanlış olduğunu şu sözlerle dile getirmiştir: "Vergi oranlarını artırmak vergi gelirlerini artırmaz, bilakis azaltır". Tecrübeler, vergide böyle bir paradoksun yaşandığını göstermiştir. Bunu deneyenlerden biri de ABD eski başkanı Reagan olmuştu. O, adı sanı pek duyulmamış bir ekonomist olan Laffer'in tavsiyesine uyarak, vergi gelirlerini artırmak maksadıyla, vergi oranlarını aşağıya çekmiş ve maksadına ulaşmıştır. Bu uygulamasıyla ekonomide başarılı sonuçlar almış ve kendinden söz ettirmiştir.
Aslında, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi, vergi anlayışının temelinde ihtiyaç fazlası yer almalıdır. İhtiyaçtan alınan vergi, hem devlet, hem de mükellef için zararlıdır. Bundan dolayıdır ki, dünyanın en adaletsiz vergisi dolaylı vergilerdir. Çünkü bu vergiler, ödeme kabiliyetine göre tespit edilmiyor. Mesela, sigaraya milyon dolar sahibi de, asgari ücretli de aynı vergiyi ödüyor.
Ne yazık ki, AKP hükümeti, dolaylı vergilerin, toplam vergi gelirleri içindeki payını yüzde 69.53'e yükselterek, borçlar gibi bu konuda da Cumhuriyet tarihinde rekoru kırmıştır. Ekonomistler, bu rakamın 2005 yılında yüzde 75'i aşacağını ifade etmektedirler. Maliye Bakanı ise, yazılı soru önergesine verdiği cevapta, yüzde 72.8 rakamını teyit etmiştir.
Dolaylı vergilerin yüksekliği, vergi sistemindeki adaletsizliğin en önemli göstergesidir. Bu göstergeye göre, vergide adaletsizlik, her geçen yıl, daha çok artmaktadır. Vergi Haftası'nda konuşulması gereken sorunların başında bunlar yer almalıydı. Ama öyle olmadı. Yine havanda su dövüldü. Tavsiyemiz, Vergi Haftalarını beklemeden, acilen adil bir vergi sisteminin hayata geçirilmesidir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018