Başbakan Erdoğan AB zirvesi hezimetinden sonra milletin ilgisini çekecek "vergi indirimi" konusunu bizzat kendisi açıklama yoluna gitti.
Ne var ki hem kendisinin hem de milletin sevinci kursaklarında kaldı.
"Vergi indirimi" senaryosu tam bir fiyaskoyla sonuçlandı. Erken seçim sinyallerinin verildiği bu dönemde reklam olması hedeflenirken, ters tepti.
Kurumlar vergisi yüzde 33'den yüzde 30'a indirileceği açıklandı. 1999'dan beri şirketler zaten gelirlerinin yüzde 30'u oranında vergi öderler. Kurumlar vergisi kanunun 25. maddesinde bu durum ifade edilmektedir.
Gelir vergisinde yüzde 5'lik bir indirim yapılacağı ilan edildi. Sonradan öğreniyoruz ki, bu indirim 10 binde 1 kişiyi ilgilendiriyor. Yani yaklaşık 7 bin kişi. 150 milyarın üzerinde geliri olan işçi, memur, esnaf ve sanatkar için.
Hedef "mutlu bir azınlığı" biraz daha mutlu edebilmek.
Bazı gıda ürünlerinde, sağlık ve eğitim giderlerinde yüzde 18 olan KDV yüzde 8'e indirilecek. Bu arada faiz gelirine vergi yok, pırlantaya KDV yüzde 0. Simidin KDV'si ise yüzde 8'e düştü. Herhalde rantiye ve pırlanta alıcıları simit alıcısından daha fakir görülüyor.
KDV indiriminde ise genel olarak fiyatlara pek yansıyacağını zannetmiyorum. Çünkü perakende satışlarda KDV fiyatın içindedir. Yani simit 400 bin lira ise KDV ile beraberdir. KDV oranının yüzde 18'den yüzde 8'e düşmesiyle satıcının karı biraz artacaktır, yoksa abartıldığı gibi fiyatlara yansımayacaktır.
Bu arada mutlu azınlık daha fazla mutlu edilirken dolaylı vergiler yüzde 73'lerden ÖTV'deki artışlarla beraber nerdeyse yüzde 76'lara çıktı. Görünen o ki daha da artacak.
Zengin kesimin üzerinde yük azaltılırken geliri düşük olan, zor geçinen yüzde 95'lik kesimin üzerindeki yük kat be kat artmaktadır.
Bu da yetmiyormuş gibi bir de belediyeler için ilave vergiler eklendi. Elektrik, doğalgaz, telefon, ilan, konaklama, eğlence gibi harcamalara da belediyeler yararına vergi konuldu.
Belediyelerin aldığı mevcut harç ve vergiler de arttırılacak.
Hükümet çözümü buldu. Sıkıştıkça vergi ekliyor ve eklemeye devam edecek.
IMF ve AB politikalarına devam ettiği müddetçe bu durumun değişmesi mümkün değildir.
AKP hükümeti bu yanlış politikalarla ülkemizi gittikçe daha da bataklığın içine sürüklemektedir.
İç ve dış borç toplamımız 315 milyar dolara gelmiştir.
Topladığımız vergiler borçlarımızın faizini bile karşılayamayacak noktadadır.
Bu borçlar ancak başta tarım ürünlerimizin ihracatı olmak üzere her türlü ihracat, madenlerimizin işlenmesi ve maden ürünlerimizin pazarlanması, kar getiren KİT'lerin daha da verimli hale getirilmesi, tüketimin canlandırılarak üretimin karşılığını bulması ve artması, böylece daha fazla vergi toplamanın önünü açmak gibi -bu kalemleri arttırabiliriz- açılımlarla ödenebilir.
Peki, AKP ne yaptı?
AKP tarımı tamamen bitirmiştir. Tarım ürünleri ithalatı ihracatı geçmiştir. Yani temel sektörümüz olan tarım dış ticaret açığı vermektedir.
Madenlerimizin durumu daha da vahimdir. AKP çıkardığı maden arazilerini ilgilendiren yasayla yabancılara madenlerimiz haraç mezat peşkeş çekilmiştir. Bu manada 100 bin km2'lik maden arazimiz bir hiç uğruna yabancılara satılmıştır.
Kar getiren ve temeltaşlarımız olan KİT'ler özelleştirme adı altında değerinin kat kat altında yabancılara satılmaktadır. Örneğin, gerçek değeri 7-9 milyar dolar olan TÜPRAŞ 1.3 milyar dolar gibi çok komik rakamlara ihale edilmesi planlanmaktadır. PETKİM, THY, ASELSAN, TÜRK TELEKOM, ERDEMİR gibi esasen satılmaması gereken stratejik öneme sahip ve kar getiren kurumlar için de durum aynıdır.
AKP'nin tüketimi daraltıcı icraatlarına, maliyetten kaynaklanan enflasyon da ilave olduğunda üreticinin hali perişandır. Şirketini döndüremeyen üretici ve tüccar kepenk kapatmak zorunda kalmaktadır. Bu da şirketlerden gelecek olan verginin her geçen gün daha da azalacağının göstergesidir.
Yani AKP hükümeti 315 milyarlık toplam borcumuzu ödeyebileceği bütün kaynakları tüketmektedir.
Bu sebeple "vergi indirimi" safsatalarına asla inanmayın.
Hatta daha da çıkmaza girmektedir ve gelir getirebilecek bütün kaynakları sata sata tek gelir kaynağı da vergi kalacaktır.
Bu sebeple AKP hükümeti önümüzdeki günlerde hem dolaylı vergileri daha da arttıracak, hem de toplam borcumuzun kat kat artmasına sebep olacaktır.
Çözüm nedir?
Vergi ve borçları ödeme konusunda tek çözüm Prof. Dr. Haydar Baş Bey tarafından ortaya konulmuştur. Yarın bu çözümlere değineceğiz.
Ne var ki hem kendisinin hem de milletin sevinci kursaklarında kaldı.
"Vergi indirimi" senaryosu tam bir fiyaskoyla sonuçlandı. Erken seçim sinyallerinin verildiği bu dönemde reklam olması hedeflenirken, ters tepti.
Kurumlar vergisi yüzde 33'den yüzde 30'a indirileceği açıklandı. 1999'dan beri şirketler zaten gelirlerinin yüzde 30'u oranında vergi öderler. Kurumlar vergisi kanunun 25. maddesinde bu durum ifade edilmektedir.
Gelir vergisinde yüzde 5'lik bir indirim yapılacağı ilan edildi. Sonradan öğreniyoruz ki, bu indirim 10 binde 1 kişiyi ilgilendiriyor. Yani yaklaşık 7 bin kişi. 150 milyarın üzerinde geliri olan işçi, memur, esnaf ve sanatkar için.
Hedef "mutlu bir azınlığı" biraz daha mutlu edebilmek.
Bazı gıda ürünlerinde, sağlık ve eğitim giderlerinde yüzde 18 olan KDV yüzde 8'e indirilecek. Bu arada faiz gelirine vergi yok, pırlantaya KDV yüzde 0. Simidin KDV'si ise yüzde 8'e düştü. Herhalde rantiye ve pırlanta alıcıları simit alıcısından daha fakir görülüyor.
KDV indiriminde ise genel olarak fiyatlara pek yansıyacağını zannetmiyorum. Çünkü perakende satışlarda KDV fiyatın içindedir. Yani simit 400 bin lira ise KDV ile beraberdir. KDV oranının yüzde 18'den yüzde 8'e düşmesiyle satıcının karı biraz artacaktır, yoksa abartıldığı gibi fiyatlara yansımayacaktır.
Bu arada mutlu azınlık daha fazla mutlu edilirken dolaylı vergiler yüzde 73'lerden ÖTV'deki artışlarla beraber nerdeyse yüzde 76'lara çıktı. Görünen o ki daha da artacak.
Zengin kesimin üzerinde yük azaltılırken geliri düşük olan, zor geçinen yüzde 95'lik kesimin üzerindeki yük kat be kat artmaktadır.
Bu da yetmiyormuş gibi bir de belediyeler için ilave vergiler eklendi. Elektrik, doğalgaz, telefon, ilan, konaklama, eğlence gibi harcamalara da belediyeler yararına vergi konuldu.
Belediyelerin aldığı mevcut harç ve vergiler de arttırılacak.
Hükümet çözümü buldu. Sıkıştıkça vergi ekliyor ve eklemeye devam edecek.
IMF ve AB politikalarına devam ettiği müddetçe bu durumun değişmesi mümkün değildir.
AKP hükümeti bu yanlış politikalarla ülkemizi gittikçe daha da bataklığın içine sürüklemektedir.
İç ve dış borç toplamımız 315 milyar dolara gelmiştir.
Topladığımız vergiler borçlarımızın faizini bile karşılayamayacak noktadadır.
Bu borçlar ancak başta tarım ürünlerimizin ihracatı olmak üzere her türlü ihracat, madenlerimizin işlenmesi ve maden ürünlerimizin pazarlanması, kar getiren KİT'lerin daha da verimli hale getirilmesi, tüketimin canlandırılarak üretimin karşılığını bulması ve artması, böylece daha fazla vergi toplamanın önünü açmak gibi -bu kalemleri arttırabiliriz- açılımlarla ödenebilir.
Peki, AKP ne yaptı?
AKP tarımı tamamen bitirmiştir. Tarım ürünleri ithalatı ihracatı geçmiştir. Yani temel sektörümüz olan tarım dış ticaret açığı vermektedir.
Madenlerimizin durumu daha da vahimdir. AKP çıkardığı maden arazilerini ilgilendiren yasayla yabancılara madenlerimiz haraç mezat peşkeş çekilmiştir. Bu manada 100 bin km2'lik maden arazimiz bir hiç uğruna yabancılara satılmıştır.
Kar getiren ve temeltaşlarımız olan KİT'ler özelleştirme adı altında değerinin kat kat altında yabancılara satılmaktadır. Örneğin, gerçek değeri 7-9 milyar dolar olan TÜPRAŞ 1.3 milyar dolar gibi çok komik rakamlara ihale edilmesi planlanmaktadır. PETKİM, THY, ASELSAN, TÜRK TELEKOM, ERDEMİR gibi esasen satılmaması gereken stratejik öneme sahip ve kar getiren kurumlar için de durum aynıdır.
AKP'nin tüketimi daraltıcı icraatlarına, maliyetten kaynaklanan enflasyon da ilave olduğunda üreticinin hali perişandır. Şirketini döndüremeyen üretici ve tüccar kepenk kapatmak zorunda kalmaktadır. Bu da şirketlerden gelecek olan verginin her geçen gün daha da azalacağının göstergesidir.
Yani AKP hükümeti 315 milyarlık toplam borcumuzu ödeyebileceği bütün kaynakları tüketmektedir.
Bu sebeple "vergi indirimi" safsatalarına asla inanmayın.
Hatta daha da çıkmaza girmektedir ve gelir getirebilecek bütün kaynakları sata sata tek gelir kaynağı da vergi kalacaktır.
Bu sebeple AKP hükümeti önümüzdeki günlerde hem dolaylı vergileri daha da arttıracak, hem de toplam borcumuzun kat kat artmasına sebep olacaktır.
Çözüm nedir?
Vergi ve borçları ödeme konusunda tek çözüm Prof. Dr. Haydar Baş Bey tarafından ortaya konulmuştur. Yarın bu çözümlere değineceğiz.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vizesiz seyahat derken vizeyle hayal oldu! / 30.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024