Genel seçimler, yerel seçimler derken, Gazze, İran, İsrail derken Türkiye için tüm sorunların asıl sebebi olan ekonomik çöküşü asla göz ardı etmemeliyiz.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın sosyal medya paylaşımında ifade ettiği gibi, "Ekonomi konuşalım. Ekonomi konuşmadığımız ve ekonomiyi çözemediğimiz sürece hiçbir şey çözülmeyecek."
Açıklanan ekonomik veriler, durumun her geçen gün daha da vahim hale geldiğini gözler önüne seriyor.
Ülke ekonomisinin kalbi mesabesinde olan Merkez Bankası 2023 yılında 818,2 milyar lira zarar açıkladı. Hükümet, yerel seçimlerde daha büyük bir oy kaybına neden olabilecek bu kötü tabloyu seçimlerden sonra açıklamayı tercih etti.
Yapılan açıklamada, zararın büyük bölümünün kur korumalı mevduat fark ödemelerinden kaynaklandığı bildirildi. Hükümet, yanlış finansal politikaların neticesinde ekonomimizi dolara endeksli hale getirdi, doları baskılamak için gerek MB rezervlerini kullandı, gerekse oluşturduğu kur korumalı mevduat sisteminin yükünün büyük bölümünü MB'nin sırtına yükledi.
Sonuç; MB'nin swap hariç net rezervleri eksi 65 milyar dolara gerilerken, MB sadece 2023 yılında 818,2 milyar lira zarar etti. Elbette ki bu zararın faturası da vergi, ceza ve zam olarak gariban millete kesilecek.
MB ilk defa zarar açıklıyor ve bu zarar, AKP hükümeti döneminde elde ettiği kârların toplamından kat kat fazla. MB, 2018 yılında 56,2 milyar TL, 2019 yılında 44,7 milyar TL, 2020 yılında 34,5 milyar TL, 2021 yılında 57,5 milyar TL ve 2022 yılında 72,0 milyar TL kâr elde etmişti.
Üstelik MB'nin büyük zarar ettiği 2023 yılında diğer bankalar yüksek kârlar elde etti. Türkiye'de Bankacılık sektörünün 2023 yılı net kârı 603 milyar 634 milyon TL olarak gerçekleşti.
BTP lideri Hüseyin Baş, MB'nin zarar ettirilmesine sosyal medya hesabından şöyle tepki gösterdi: "Ülkedeki bütün bankalar kâr ederken ülkenin bankası olan Merkez Bankası zarar ettiğini açıklamış. Müthiş başarı. Yaparsa kim yapar?"
MB'nin durumu bu, peki, Hazine'nin durumu nasıl?
Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın verilerine göre, merkezi yönetim bütçesi 2024 yılı Mart ayında 208 milyar 965 milyon TL açık verdi. Bütçe açığı geçen sene martta 47,2 milyar TL olmuştu. Mart ayı itibarıyla 1 yılda bütçe açığı 4,4 kat artmış oldu. Mart ayında merkezi yönetim bütçe giderleri 692,8 milyar TL, bütçe gelirleri 483,8 milyar TL olarak gerçekleşti. Mart ayında faize ödenen para, 74 milyar 553 milyon TL. Geçen sene martta faize ödenen para 45 milyar TL idi. Martta bütçe gelirlerinin 420 milyar 468 milyon TL'si yani yüzde 87'si vergi gelirlerinden.
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi merhum Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi, devletin geliri olarak sadece vergiler, cezalar ve zamlar kaldı, hükümetin oluşturduğu bütçe açıklarının faturası hep vatandaşların sırtından ödeniyor.
2024 yılı Ocak-Mart dönemini kapsayan 3 aylık süreçte de bütçe 513 milyar 482 milyon TL açık verdi. Geçen yılın aynı döneminde bütçe açığı 250 milyar 25 milyon TL idi. Dikkat ederseniz yüzde 100'den fazla artmış. Bu 3 aylık dönemde bütçe giderleri 2 trilyon 150,7 milyar TL, bütçe gelirleri 1 trilyon 637,2 milyar TL olarak gerçekleşti. Faize ödenen para ise, 250 milyar 476 milyon TL oldu. Bütçe gelirlerinin yüzde 82'si yani 1 trilyon 343 milyar 960 milyon TL'si vergi gelirlerinden oluştu.
İlk 3 aylık bütçe açığı rakamlarına bakılırsa 2024 yılı sonunda 2 trilyon lirayı aşkın rekor bir bütçe açığıyla karşılaşabiliriz. Daha birkaç yıl önce bütçe açığımız 50 milyar lira civarındaydı.
Hükümet, 38 milyar dolar Dünya Bankası'nda kredi bulduk diye övünüyor. Dikkat ederseniz IMF'den değil, Dünya Bankası'ndan. Sonra da, Dünya Bankası bize IMF gibi parayı nereye harcayacağımız konusunda dayatma yapmıyor diyorlar.
Dünya Bankası ile imzalanan protokol ortaya çıkıyor ve sunulan maddeler içinde sığınmacılara istihdam sağlanması şartı var. BTP lideri Hüseyin Baş, bu konuda şu paylaşımı yaptı: "Dünya Bankası 38 milyar dolar kredi veriyor ve sığınmacılara istihdam sağlamamızı istiyor. Toplum olarak buna hazırız, biz verelim 38 milyar onlar bütün sığınmacıları alsınlar."
Bir ülkenin itibarı saraylarla, idarecilerin lüks yaşamıyla, vekillerinin Monako'da ıstakoz yemesiyle ölçülmez; sizin Merkez Bankanız ve Hazineniz tam takır ise, bakanlarınız ABD'de, İngiltere'de ya da Arap ülkelerinde 3 kuruş bulmak için dilencilik yapıyorsa, hiçbir itibarınız yok demektir.
Türkiye Cumhuriyeti, devleti ve Türk milleti için gerçek itibar, milli bir ekonomik kalkınma ile mümkündür bu da ancak ve ancak BTP'nin parti programında olan Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli ile mümkündür. Prof. Dr. Baş'ın yetiştirdiği BTP lideri Hüseyin Baş'a ve BTP kadrolarına ülke ekonomisini teslim edeceğiz ve milli kalkınmanın nasıl olduğunu yaşayarak göreceğiz.
Ülke ekonomisi nasıl batırılır, gerek AKP iktidarı, gerekse hiçbir çözüm sunmayan diğer muhalefet partileri bize yıllardır gösterdi, artık daha fazla batışı tecrübe edecek zamanımız yok.
- Hz. Fatıma edep, ölçü ve iman abidesidir / 22.01.2025
- ‘Söneriz diye üflediler, alev aldık’ / 21.01.2025
- Türk’ün düşmanı, Kürt’ün katili ile ‘barış süreci’ / 18.01.2025
- Gazze’de ateşkes muamması / 17.01.2025
- Bugün yaşanan süreci 10 yıl önceden öngördü / 15.01.2025
- Birliğimiz ve üniter yapımız tehlikede! / 14.01.2025
- ‘Kevser’, Hz. Fatıma’dır / 11.01.2025
- Suriye’de tuzak kokusu var, aman dikkat! / 10.01.2025
- Siyasetin gündemi ‘Öcalan’, milletin gündemi ‘geçim’ / 08.01.2025