Cenab-ı Hakk'ın sünnetullah olarak koyduğu vesîle kanunu maddeye de mânâya da; zahire de batına da, topyekün herşeye şamildir. Cennet'te nimet, Cehennem'de azap olduğu gerçektir. Esasen nimet de azap da Allah'tandır. Ama Cennet nimete, Cehennem ise azaba vesîledir.
Keza hayır ve şer de Allah'tandır. Kulların hayır ve şer hususunda fiillerini Allah yaratır, sevap ve günahlarını da Allah tespit eder. Ancak sevap ve günahın zaptı için de Kiramen Katibîn vesîle kılınmıştır.Nitekim Kur'an-ı Kerim'de bu gerçek şöyle anlatılır: "Şunu iyi bilin ki üzerinizde muhafızlık eden değerli kâtipler vardır. Onlar, yapmakta olduklarınızı bilirler ve yazarlar."Yine insanı koruyan Allah (cc) olduğu halde, melekler bu işe vesîledir. Nitekim ilâhî beyan bu gerçeğin ifadesidir:"Her insan için önünden ve arkasından takip eden melekler vardır. O'nu Allah'ın emriyle korurlar."Allah, Bedir'de Peygamber ordusunu melekler vasıtasıyla desteklemiştir. Bu büyük vakıa Kur'an'da şöyle anlatılır: "O vakit Rabbiniz'den yardım ve zafer istiyordunuz da O, 'gerçekten ben arka arkaya bin melaike ile imdat ediyorum' diye duanızı kabul buyurmuştu.""Allah (cc) size bu meleklerle yardımı sırf bir müjde olsun, kalpleriniz korkudan yatışsın diye yapmıştı. Yoksa zafer ancak Allah'ın katındandır." Peygamberimiz (sav) dahi Mirac'da, Cenab-ı Hakk ile görüşmeden evvel Sidre-i Münteha'ya kadar Hz. Cebrail ile gitmiş, oradan öteye ise Refref (aşk) ile devam etmiştir.Yine Hz. Musa (as), 'İlm-i ledün'ü öğrenmek istediği zaman Hz. Hızır O'na muallim olarak tayin edildi. Bu husus ile ilgili olarak ayette şöyle buyurulur: "Nihayet kullarımızdan bir kul (olan Hızır'ı) buldular ki biz O'na katımız'dan bir vahy vermiş ve tarafımızdan (gayp'lara dair özel) bir ilim öğretmiştik. Musa, Hızır'a: 'Sana öğretilen ilim'den bana da öğretmek şartıyla sana uyayım mı?' dedi." Kur'an'da anlatılan bu kıssada ilm-i ledün sırları ortaya konmaktadır. Ashab-ı Kirâm, Peygamber Efendimizi vesîle ederek Cenab-ı Hakk'ka iltica ederlerdi. Peygamberimizin vefatından sonra ise, O'na yakınlığından ötürü amcası Hz. Abbas'ı vesîle ederlerdi.Şu olay bize bunu haber vermektedir: "Enes b. Malik'ten şöyle rivayet edilmiştir: Halk kıtlığa düçar olduklarında Ömer İbn Hattab, Nebiyyi Ekrem'in amcası Abbas İbn Abdilmuttalip ile tevessül ederek istiska eder ve 'İlâhî, bizler (eyyamı hayatında) Peygamberimiz ile tevessül ederek Sen'den niyazda bulunurduk da bize yağmur ihsan ederdin. Şimdi de Peygamberimizin amcası ile tevessül ederek Sen'den niyaz ediyoruz. Bize (yine) yağmur ihsan et' diye dua ederdi. Enes (ra) der ki: Bu duayı edince ıskâ olunurlardı."
RAHMETEN Lİ'L-ÂLEMÎN HZ. MUHAMMED (SAV) / Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın kaleminden Gönül Sohbetleri
Keza hayır ve şer de Allah'tandır. Kulların hayır ve şer hususunda fiillerini Allah yaratır, sevap ve günahlarını da Allah tespit eder. Ancak sevap ve günahın zaptı için de Kiramen Katibîn vesîle kılınmıştır.Nitekim Kur'an-ı Kerim'de bu gerçek şöyle anlatılır: "Şunu iyi bilin ki üzerinizde muhafızlık eden değerli kâtipler vardır. Onlar, yapmakta olduklarınızı bilirler ve yazarlar."Yine insanı koruyan Allah (cc) olduğu halde, melekler bu işe vesîledir. Nitekim ilâhî beyan bu gerçeğin ifadesidir:"Her insan için önünden ve arkasından takip eden melekler vardır. O'nu Allah'ın emriyle korurlar."Allah, Bedir'de Peygamber ordusunu melekler vasıtasıyla desteklemiştir. Bu büyük vakıa Kur'an'da şöyle anlatılır: "O vakit Rabbiniz'den yardım ve zafer istiyordunuz da O, 'gerçekten ben arka arkaya bin melaike ile imdat ediyorum' diye duanızı kabul buyurmuştu.""Allah (cc) size bu meleklerle yardımı sırf bir müjde olsun, kalpleriniz korkudan yatışsın diye yapmıştı. Yoksa zafer ancak Allah'ın katındandır." Peygamberimiz (sav) dahi Mirac'da, Cenab-ı Hakk ile görüşmeden evvel Sidre-i Münteha'ya kadar Hz. Cebrail ile gitmiş, oradan öteye ise Refref (aşk) ile devam etmiştir.Yine Hz. Musa (as), 'İlm-i ledün'ü öğrenmek istediği zaman Hz. Hızır O'na muallim olarak tayin edildi. Bu husus ile ilgili olarak ayette şöyle buyurulur: "Nihayet kullarımızdan bir kul (olan Hızır'ı) buldular ki biz O'na katımız'dan bir vahy vermiş ve tarafımızdan (gayp'lara dair özel) bir ilim öğretmiştik. Musa, Hızır'a: 'Sana öğretilen ilim'den bana da öğretmek şartıyla sana uyayım mı?' dedi." Kur'an'da anlatılan bu kıssada ilm-i ledün sırları ortaya konmaktadır. Ashab-ı Kirâm, Peygamber Efendimizi vesîle ederek Cenab-ı Hakk'ka iltica ederlerdi. Peygamberimizin vefatından sonra ise, O'na yakınlığından ötürü amcası Hz. Abbas'ı vesîle ederlerdi.Şu olay bize bunu haber vermektedir: "Enes b. Malik'ten şöyle rivayet edilmiştir: Halk kıtlığa düçar olduklarında Ömer İbn Hattab, Nebiyyi Ekrem'in amcası Abbas İbn Abdilmuttalip ile tevessül ederek istiska eder ve 'İlâhî, bizler (eyyamı hayatında) Peygamberimiz ile tevessül ederek Sen'den niyazda bulunurduk da bize yağmur ihsan ederdin. Şimdi de Peygamberimizin amcası ile tevessül ederek Sen'den niyaz ediyoruz. Bize (yine) yağmur ihsan et' diye dua ederdi. Enes (ra) der ki: Bu duayı edince ıskâ olunurlardı."
RAHMETEN Lİ'L-ÂLEMÎN HZ. MUHAMMED (SAV) / Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın kaleminden Gönül Sohbetleri