logo
19 NİSAN 2024

Yaşadığımız günler....

04.05.2004 00:00:00
Belki yeryüzünün başka bir yerinde olabilirdim ama; nedense oralarda değil de, halılarıyla ünlü küçük bir beldede; Hereke'deyim. Bir yandan rüzgarın yüzümde kendini hissettirme çabaları ve gözlerimin alabildiği, doyabildiği çizgiye dek uzanan deniz, diğer yandan balıkçıların şen kahkahaları, mütebessim insan portreleri...

Ve burada önceleri yüzünü hiç görmediğim, sesini duymadığım insanlar...

Kimi günler İstanbul'daki insanlarla buradaki insanların; Adana'daki insanlarla Almanya'dakilerin; kutuplardakilerle, dağdakilerin, ovadakilerin velhasıl tüm insanların özellikle bu yüzyılda zavallı aciz ve garip olduğunu düşünüyorum.

Bir an sonrasının garantisinden mahrum, hayatiyet iddiaları, geçmiş zamanı kavrayış acziyeti, yaşam denilen bilinmezin idraksizliği, ölüm karşısında sükunetin acımasızlığı, kendi hayatımızı yönlendirdiğimizi sanmanın sahte gururu ve öznefsimizin körebeliği. İşte biz insanlar...

Siyahıyla, beyazıyla, uzunuyla, kısasıyla, kadınıyla, erkeğiyle kendimizi ne kadar girift, ne kadar derin ve karmaşık, ne kadar anlaşılmaz göstermeye çalışsak da, aslında bütün çabalarımız kendi yaşamımızda "varolma" ve "takdir edilme" dürtüleri kadar basit. Coğrafi manada değilse bile ruh planında Robinsonculuk oynasak da, kalabalıkların arasındaki sessizliğin sinsi hükümdarlığını mağlup etsek de akla hayale gelmedik süslerle bezenip, yüzümüze boyayla yeni çehreler çizsek de, ağlasak da, gülsek de hiçbir şey bizim acziyetimizi, "hiç"liğimizi örtemiyor.

Aldığı her başarıyı fildişi kulelere tırmanmakta basamak yapan, ufacık bir örgüyle som gurur kesilen, bir cümleyi hak etmek için bir ömür tüketen biz insanları; akıldan ziyade duygunun, gerçekten öte hayallerin, doğrudan çok hülyaların yönlendirdiğini düşünmek artık entelektüel bir anksiyete olmaktan çıktı.

Belki böyle olduğu için; modern zamanlarda düşünen beyinlerde yer bulan kaygılar, filozofik söylemlerden kalbi oluşumlara kapı açamıyor ve hikmet, marifet, edep, nezaket gibi kavramlar göğe çekiliyor.

Aslında var edildiğimiz zaman diliminde insan tekleri aynı tarz hayatı yaşamak mecburiyetinde bırakılıyor, veyahut adım adım tekdüze bir yaşantıyı kabullenmeye itiliyor.

Global dünyayı bir köye çeviren mevcut Batı zihniyeti; iletişim çağının tüm nimetlerini limitine kadar kullanarak insanları önce demokratik usullerle bölüp, sonra onu "birey" haline getirerek yönlendirmeyi tercih ediyor. Yani bizim bilerek ve isteyerek seçtiğimiz normda bir hayat yerine, öyle ya da böyle bize dayatılan bir yaşam üslubu geçerliliğini koruyor. Bunun ispatı ise geçmiş zamanlara ait günlerde farklı nefesler soluyan kişileri görmemizde yatıyor.

Kastedilen vakitlerde insanların kimi yerleşik düzenin bir sonucu olarak esnaflıkla, çiftçilikle, memurlukla iştigal ederken, bir kısım zevatta bu hal görülmezdi.

Onlardan kimileri dağda çobanlığı tercih edip, bundan yerinmezken vakt-i zamanında bazıları da sazı sırtına atıp Karacaoğlan gibi, Dadaloğlu gibi o diyar senin, bu diyar benim aşıklık ederdi.

Bir diğer zümre ise bir salkım üzümle üç ay inzivaya çekilir, çile doldururken, kimileri de Yunus misali gönülleri fethe çıkar dervişlik ederdi. Eh tabi bu arada Evliya Çelebi'yi de "aykırı hayatlar" defterine dahil etmek lazım gelir. Velhasıl toplumda sosyal katmanlar gayet belirgin olmasına rağmen, kimse bir diğerinin hayatını yaşamayı gaye edinmez, herkes kanaat ve sebat ile ömür tüketirdi. Ta ki bize medeniyet(!) ulaşana kadar.

Batı teknolojisini yeni kıtaya taşıyan koloniler orada "tren" denilen taşıtın raylarını döşerlerken, uzaktan bakan Kızılderili reisi yapılan bu işleri bir türlü anlayamaz. Ve Beyaz Adam'a gelir, lokomotifi göstererek ne işe yaradığını sorar.

Beyaz Adam kendi uygarlık seviyesini teşhir etme imkanı veren bu sualle biraz daha mağrur ve çok bilmiş bir edayla; "on günde alacağın yolu bir günde almanı sağlar" der. Büyük Reis yine de bu açıklamadan bir şey çıkaramaz ve der ki; "iyi de geri kalan dokuz gün ne yapacağım."

Bizim aydınlanma çağına ölçüleriyle tornadan geçmiş kafalarımızın bu yerliyi ele alırken onu cahillikle vasıflandıracağı muhakkaktır ama bir de Reis'in "tren geçmemiş dünya"sına kendi penceresinden baktığımızda derin bir sükunetle birlikte, acelesiz, telaşsız, rekabetsiz zamanlar güzümüze çarpar. Fakat II. sanayi devriminin lokomotifi olan bu demir at nereden geçmişse o beldenin insanlarına bir şeyler olmuştur. Ahir zaman rüzgarlarının sarsıp sersemlettiği insan tekleri dünyalarına döşenen demir yollarıyla ruhlarına dek ürpermiş, elektriğe tutulmuş bedenler gibi çırpınmışlardır.
 
Mehmet Maruf / diğer yazıları
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler; Peygamberimizin ahlakı
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler; Peygamberimizin ahlakı
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.